Aydemir: Yarı yıl tatilini iyi değerlendirin

Aydemir: Yarı yıl tatilini iyi değerlendirin
Karacabey Eğitim-Bir-Sen Temsilcisi İsa Aydemir 2007-2008 eğitim öğretim yılının ilk yarısının sona ermesiyle verilen arada öğrencilerin ve öğretmenlerin ruhen, zihnen ve bedenen dinlenme fırsatı bulduklarını bildirdi.
Aydemir, bu dönemde boş durmak yerine yeniden başlayacak ikinci eğitim-öğretim dönemine hazırlanmanın önemine değindi. Aydemir, “ Tatil asla boş oturma veya sadece eğlenme ve dinlenme zamanı olmayıp, hem öğretmenlerimiz açısından hem de öğrencilerimiz açısından kendilerini geliştirmeye yönelik “kültür eserleri” okumak için ideal bir zaman dilimidir. Bu altın kıymetindeki zamanı başta 100 Temel Eser olmak üzere, kültür, bilim, sanat ve edebiyat eserlerinden yapacağımız okumalarla değerlendirmeliyiz” diye konuştu.
Aydemir, yaptığı yazılı açıklamada gündemde yer alan konulara değinerek, görüşlerini kamuoyuyla paylaştı. Aydemir, “Yeni döneme, umuyor ve diliyoruz ki, yıllardır ülkemizde bir sunî gerginlik ve hak gaspının simgesi olarak uygulanan keyfi başörtüsü engellemesini sona erdirmiş olarak gireriz. Bu konuda yeni anayasayı beklemeye de gerek yoktur. Gerek Ak Parti’nin, gerekse MHP başta olmak üzere sorunun çözümü için destek veren siyasi partilerimizin bu konudaki girişimlerini, bütün toplum olarak içtenlikle destekliyor ve bu sorunu artık mutlak biçimde sona erdirmelerini istiyoruz. Hiçbir kadın, inancımızın, kültürümüzün, geleneğimizin şık bir parçası olan başörtüsü sebebiyle ne eğitim hakkından ne çalışma hakkından asla mahrum edilmemelidir. Yapılacak hukuki düzenlemenin, bu iki hak gaspını önleyici olması şarttır.
Yeni Anayasa’da olmazsa olmazlarımız
Yeni anayasa çalışmalarının hızlandırılmasını önemsiyoruz. Yeni anayasada başta YÖK olmak üzere kimi anayasal kurumların görev ve yetki tanımları, milli iradeyi devre dışı bırakma anlamı taşımayacak ve amiyane tabirle “devlet içinde devlet” olmayacak şekilde titizlikle düzenlenmelidir. Eğitim, öğretim ve çalışma hayatının önündeki her türden hukuk dışı engellemeler mutlaka sona erdirilmelidir.
Bu yeni ve sivil anayasamızda YÖK anayasal kurum olmaktan çıkarılmalı. Evrensel hukuk değerlerine aykırı nitelikte, eğitim ve çalışma özgürlüğü açısından engel oluşturan başörtüsü yasağı sona erdirilmeli. Eğitimde fırsat ve imkân eşitliğinin somut olarak gerçekleşmesini engelleyen katsayı uygulaması kaldırılmalı. Din eğitimi ve öğretimi konusundaki sınırlamalar sona erdirilmeli. Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin içeriği zenginleştirilerek zorunlu ders niteliği korunmalı. Sendikal hak ve özgürlükler açısından işçi-memur ayırımı kaldırılarak “çalışanlar” ifadesine yer verilmeli. Kamu görevlilerine toplu sözleşme ve grev hakkı tanınmalı. Devlet memuru statüsünde görev yapan kamu görevlilerine yönelik siyaset yasağı kaldırılmalıdır.
Dünya Bankası’nın aldatmacası
Bilindiği gibi Dünya Bankası denen kerameti kendinden menkul kuruluş, eğitim çalışanlarının maaşlarıyla ilgili bir spekülasyona kapı açtı. OECD ülkeleri arasında GSMH’ye oranı bakımından güya en yüksek maaşı Türkiye’nin öğretmenleri alıyormuş! Bu kesinlikle gerçek dışı bir açıklamadır. Bizi, bir ilimiz küçüklüğündeki ülkelerle karşılaştırma ve küçük mantığının bir uzantısı olan bu yaklaşım, her bakımdan olduğu gibi ücretler ve kazanımlar bakımından da Amerika, İngiltere, Almanya ve Fransa gibi ülkelerle yarışmamız gerektiği gerçeğini gözden kaçırmaya hizmet etmektedir. Ne yazık ki Türkiye, yukarıda adını andığımız ülkeler içinde öğretmenine de hizmetli ve memuruna da en düşük maaşı veren ülkedir. Çabamız ve arzumuz bu tablonun kökten değişmesi yönündedir.
Ek ders kaosu
Eğitim çalışanları bir mağduriyeti de ek dersler konusunda yaşamaktadırlar. Ek derslerle ilgili mevzuat öyle garip bir şekilde düzenlenmiştir ki, dini bayramlar sebebiyle bir gün okula gitmeyen öğretmenin o hafta alacağı ek ders ücretinin tümü kesilebilmektedir. Konuyla ilgili gerekli düzenlemelerin yapılması yönündeki girişimlerimizi, sonuç alıncaya kadar sürdüreceğiz.

Memur, ekonomik iyileşmeden pay istiyor:
Ekonomik büyüme, enflasyondaki düşüş, üretim ve ihracat gelirlerindeki katlanan artışlar, bugüne kadar çalışanlara doğrudan yansımamıştır. Düzelişini memnuniyetle izlediğimiz ve istikrar içinde devamını arzu ettiğimiz bu ekonomik iyileşmeler, ücret artışı ve hayat standardının yükselişi biçiminde mutlaka kamu çalışanlarına da yansımalı, gelir dağılımında yeni adaletsizliklere fırsat verilmemelidir.
Farklı bakanlıklar ve kurumlarda aynı işi yapan devlet memurlarının özlük hakları ve ücretler bakımından eşitlenmesi, aynı işi yapanın aynı maaşı alması konusunda düzenleme yapılması da büyük bir aciliyettir” dedi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.