ATATÜRKÇÜLÜK DERS KİTABINDA HURAFE VE ÇARPITMALAR (2)

MUSTAFA SOLAK KÖŞE YAZISI

İşgallerin suçu Damat Ferit’e yükleniyor, padişahtan bahsedilmiyor.
Yeni ders kitabındavatanın düşman çizmesi altında bulunmasının, Kuvayi Milliye’ye kaşı isyan örgütlenilmesinin, Atatürk’ün ve milli mücadeleye katılanların “hain” ilan edilmesinin suçu sadece Osmanlı Hükümetleri’ne, özellikle Damat Ferit’e yüklüyor. Padişahın olumsuz rolünden bahsedilmeyerek padişah aklanıyor.
“7-8 Temmuz 1919 gecesi Saray Başkatibi Ali Fuat imzasıyla gönderilen bir telgrafta Mustafa Kemal’e görevinden alındığı bildirildi. Bunun üzerine Mustafa Kemal  aynı gece, önce Harbiye Nezareti’ne (Bakanlığı’na) sonra da padişaha istifasını sundu.”[11] ifadesiyle padişahın grevden almadan haberi yokmuş, Atatürk’ün de padişahın bu telgraflaşmalardan padişah habersizmiş gibi istifa ettiği algısı yaratılıyor. Oysaki padişah başından beri hükümetle Atatürk’ün telgraflaşmasından haberdardı. Atatürk Nutuk’ta bunu şöyle anlatıyor:
“Harbiye Nezareti, ‘İstanbul’a gel!’ diyor. Padişah, ‘Evvela hava değişimi al, Anadolu’da bir yerde otur, fakat bir işe karışma’ diye başladı. Nihayet, ikisi birlikte ‘Mutlaka gelmelisin!’ dedi. ‘Gelemem!’ dedim. Nihayet 8/9 Temmuz 1919 gecesi, sarayla açılan bir telgraf başı haberleşmesi esnasında, birdenbire perde kapandı ve 8 Haziran’dan 8 Temmuz’a kadar bir aydır devam eden oyun sona erdi. İstanbul, benim o dakikada resmi memuriyetime son vermiş oldu. Ben de aynı dakikada, 8/9 Temmuz gecesi saat 10.50 sonrada Harbiye Nezareti’ne, saat 11 sonra da Padişah’a memurluk vazifemle beraber askerlik mesleğinden istifamı bildiren telgrafları vermiş oldum.”[12]
 “Damat Ferit Paşa’nın ve arkadaşlarının padişahı aldattığı gerekçesi ile padişah ile doğrudan bir bağlantı kurmak istemişse de Damat Ferit Paşa’nın bunu engellemesi üzerine”[13] Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’la ilişkilerin kesildiğine dair ifade verilerek Atatürk’ün padişaha bağlı olduğu hissi yaratılmak isteniyor. Oysa gerçek, işgallerdeki işbirlikçi tutumuna rağmen hala Atatürk’ün yanında savaşan halkın ve komutanların padişaha bağlılığı, padişahın emperyalistleri önleyeceği düşüncesi nedenleriyle Atatürk’ün doğrudan padişah yerine Damat Ferit’i hedef almasıdır. Bundan dolayı komutanları ve halkı zaman içinde ikna etmek için padişahla iletişimi koparmamıştır. Atatürk, kendini görevden esas alanın padişah olduğunu bildiği halde Vahdettin’e, Damat Ferit’i niye şikayet etsin!
Oysa Önceki ders kitabında Damat Ferit’in padişaha rağmen değil, padişahın isteğiyle milli güçleri engellemek üzere sadrazamlığa atandığı aşağıdaki gibi belirtiliyordu:
“İstanbul’un resmen işgalinin hemen ardından hükûmeti kurma görevi Damat Ferit Paşa’ya verildi. Damat Ferit Paşa’nın sadrazam yapılmasının temel amacı, her ne pahasına olursa olsun Anadolu’da millî hareketin güçlenmesini engellemekti.”[14]
Musul’un kaybı ile Şeyh Sait ve İngiltere arasındaki bağ koparıldı.
Yeni ders kitabında Musul’un kaybı ile Şeyh Sait ve İngiltere arasındaki bağı açıklayan ifadeler kaldırıldı. Önceki ders kitabında 1925 yılında başlayan Musul görüşmeleri çıkmaza girince İngiltere’nin, Musul üzerindeki haklarından vazgeçeceğini hesap ederek Türkiye’nin iç sorunlarıyla uğraşmaya başladığı, bu esnada Şeyh Sait’in başlattığı ayaklanmanın “İngiltere’nin silah ve para desteği sonucu kısa sürede yayıldı”ğı belirtilmişti.”[15]
Dahası Şeyh Sait Ayaklanması’nda İngiliz parmağı şu şekilde açıklanmıştı:
“Milletler Cemiyetinde oluşturulan bir komisyon, Musul’un Irak’a bırakılması gerektiğine karar verdi. Türkiye Cumhuriyeti, bu kararı kabul etmedi. İngiliz orduları, olası bir Türk saldırısına karşı Musul’da önlem aldılar ve Akdeniz’deki İngiliz filosu İskenderun açıklarına gelerek saldırı için emir beklemeye başladı. Bununla da yetinmeyen İngiltere, Şeyh Sait İsyanı’nın çıkmasında ve yayılmasında etkili oldu. Böylece Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin askerî açıdan zor duruma düşürmek istiyordu. Şeyh Sait İsyanı’nın yol açtığı zararlar yüzünden Türkiye, İngiltere ile silahlı bir çatışmayı göze alamadığından İngilizlerle görüşmelere başladı.”[16]
Şeyh Sait Ayaklanması’nın adı “doğu illerinde patlak veren isyan” oldu.
Terakkiperver Cumhuriyet Partisi’nin kapatılmasında, partinin yöneticilerinin Şeyh Sait Ayaklanması’ndaki rolü, bu ayaklanmanın adı verilmeden “doğu illerinde patlak veren isyan”[17] şeklinde belirtilerek anlatıldı.
Saltanatın kaldırılışı milli egemenliğe değil ikiliğe bağlanıyor.
Kitapta saltanatın kaldırılması Lozan Barış Görüşmeleri’ne hem İstanbul Hükûmeti’nin hem de TBMM’nin çağrılması nedeniyle,  TBMM’nin ülke yönetiminde oluşan ikiliği kaldırma amacına bağlanıyor.[18] Oysa mesele öncelikle egemenliği milletle vermekle ilgiliydi. Bunun için de padişahlık kaldırılmalıydı. Oysa kitap padişahlığın kaldırılmasını İstanbul Hükûmeti ile TBMM olarak iki ayrı gücün olmayacağına bağlayarak saltanatın TBMM’ye alternatif bir otorite olduğunu bilinçlerden uzaklaştırıyor.
Vahdettin’in ülkeyi terk etmesi yeni müfredattan önceki ders kitabında “savaş sonrası toplumun tepkisinden çekinen Vahdettin, 17 Kasım 1922’de İngiltere’ye sığınarak yurdumuzdan ayrıldı”[19] cümlesiyle açıklanmıştı. Yeni ders kitabında ise “Vahdettin padişahlık haklarını kaybetti ve 17 Kasım 1922’de ülkeyi terk ederek Malta Adası’na gitti”[20] ifadesiyle toplumun tepkisinden çekindiği ifadesi kaldırılmıştır. Bu ifade olsaydı, öğrenci “neden çekindi?” diye soracaktır.
Atatürk ilkeleri 34 sayfadan 5 sayfaya indirildi.
Ders kitabında tek tek ilkelerin açıklanması ve önemi üzerinde durulmayarak genel bir anlatımla yetinildi. Bu yüzden önceki kitapta 34 sayfada anlatılan Atatürk ilkeleri 5 sayfaya düşürüldü. İlkelerin tanımı, özellikleri yeterince verilmemiştir.
Türk İnkılabının amacı yansıtılmadı.
Üniteni adı “Atatürkçülük ve Türk İnkılabı” ama Atatürkçülüğün tanımı yok. Önceki ders kitabında yer alan “Atatürkçü Düşünce Sistemi, Tanımı ve Önemi”, “Atatürkçülüğün Nitelikleri” başlıkları kaldırıldı. Türk İnkılabının amacı yansıtılmamış. İnkılabın sadece çağdaşlaşmayı, yenileşmeyi sağlayan güç olduğu, Türk toplumuna dinamizm kazandırdığı gibi genel geçer ifadeler kullanılmıştır.
Menemen Olayı ve Kubilay’ın katli konusu kaldırıldı.
 Öğretim programında “Şeyh Sait İsyanı, Takrir-i Sükûn Kanunu, İstiklal Mahkemeleri ve Kubilay Olayı farklı bakış açısı ve kaynaklardan yola çıkarak ele alınır. Mustafa Kemal’e suikast girişimine değinilir” şeklinde yazılıydı.[21] Ancak Kubilay Olayı’na kitapta yer verilmedi.
MEB, Cumhuriyet devrimine ve Atatürk ilkelerine yönelik karşı, padişah ve halife yanlısı Menemen Olayı’nı ve cumhuriyetin yaşaması için başını veren Kubilay’ı ders kitabından neden çıkarır?
Köy Enstitüleri’nden bahsedilmedi.        
Günümüze kadar gelen tarihi, siyasi olaylardan bahseden kitapta Köy Enstitüleri’ne bir cümle dahi yer verilmedi.
 Sonuç olarak; padişahın işbirlikçiliği gizlenmiş, işgallerin suçunda, Kuvayi Milliye’ye karşı isyanların ve Kuvayi İnzibatiye ordusunun örgütlenmesinde, Atatürk’ün İstanbul’a çağrılmasında sorumlular arasında padişah yokmuş gibi davranılmış, tüm suç Osmanlı Hükümetlerine yıkılmıştır. Dahası padişah ile Atatürk arasında işbirliği varmış algısına neden olunmuştur. Padişah ve halifelik yanlısı Şeyh Sait İsyanı konu başlığı olmaktan çıkarılmıştır.
KAYNAKLAR :
[1] Ortaöğretim Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, Yazar: Komisyon, Editör: Tuğrul Özcan,  T.C. MEB Devlet Kitapları, Ankara, 2016, s.8.
[2] Bahattin Demirtaş, Ortaöğretim Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 12, Mevsim Yayıncılık, Ankara, 2019, s.22.
[3] Age, s.50.
[4] Mahmut Ürküt, Ortaöğretim Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, Ata Yayıncılık, Ankara, 2017, s. s.61-62. Ders kitabını şu bağlantıdan indirebilirsiniz: http://www.eba.gov.tr/ekitap?icerik-id=4554.
5] Demirtaş, age, s.72.
[6] Ürküt, age, s.46-47.
[7] Age, s.70.
[8] Aynı yer.
9] Age, s.77.
[10] Age, s.168.
11] Demirtaş, age, s.58.
[12] Atatürk’ün Bütün Eserleri, c.19 (Nutuk), Kaynak Yayınları, İstanbul,  2006, s.52.
[13] Demirtaş, age, s.61.
[14] Ürküt, age, s.72.
[15] Age, s.125-126.
[16] Age, s.233.
17] Demirtaş, age, s.145.
18] Age, s.106. [19] Ürküt, age, s.112.
[20] Demirtaş, age, s.107.
[21] MEB Ortaöğretim Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Dersi Öğretim Programı, s.32.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.