Atatürk yarınlardır…

10 Kasım ölümü değil, özgürlüğü, bağımsızlığı, demokrasiyi, adaleti, uygarlığı, üretkenliği, eşitliği, saygıyı, sevgiyi, barışı anımsatıyor…
Gel gör ki, 10 Kasım’larda, 15 yıldır numaracı cumhuriyetçiler ve gardrop Atatürkçüleri sahne alıyor ve insanlık onurunun kurtarıcısı, çağdaş Türkiye’nin kurucusu, Dünya Lideri Mustafa Kemal’e “Ayyaş” diyor..
Oysa, tarihin akışını değiştiren Atatürk, 10 Kasım’larda umut oluyor, umutların bittiği yerde düşüyor önümüze, aydınlık yarınların yolunu gösteriyor, mücadele yüklüyor omuzlarımıza.
Nedense 10 Kasım’ları bir türlü kabullenemiyorum. Atatürk ve ölüm sözcüğünü yan yana koyamıyorum. Bunu düşünmek bile istemiyorum.
O ölmedi, kimliğimiz oldu, iliklerimizde dolaşıyor. Birbirimize daha da yakınlaştık.
Öyle ya, Atatürk ile ölüm sözcüğünün yan yana gelmesini yobazlardan başkası düşünebilir mi?
O’na Dünya saygı duyuyor.
Bir kaç örneğe bakalım, Dünya, Mustafa Kemal Atatürk için ne düşünüyor:
Atatürk gibi cesur, zeki ve önsezileri olağanüstü güçlü liderler yer yüzüne 100 yılda, 200 yılda bir gelir. O da Türk’lere nasip oldu. Winston CHURCHİLL (İngiltere)
Atatürk, büyük insanların tarihi başarılarını, Türk halkına ilham veren liderliğini, modern dünyanın ileri görüşlü anlayışını ve bir askeri lider olarak kudret ve yüksek cesaretini hatırlatmaktadır. Çöküntü halindeki bir imparatorluktan özgür Türkiye’nin doğması, yeni Türkiye’nin özgürlük ve bağımsızlığını şerefli bir şekilde ilan etmesi ve o zamandan beri koruması, ancak Atatürk’ün ve Türk Halkının işidir. Şüphesiz ki, Türkiye’de giriştiği derin ve geniş inkilaplar kadar bir kitlenin kendisine olan güvenini gösteren daha başarılı bir örnek yoktur. John F. KENNEDY (A.B.D. Başkanı)
Atatürk bir asker olarak, amansız ve bazı anlarda ümitsiz görünen bir mücadeleden muzaffer çıkmış ve sonra da devlet sorumluluğunu üzerine almıştır. 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanı, O’nun diplomatik dehasının bir eseridir. Türk Devleti’nin demokratik gelişmesini engelleyen, maziden kalma bazı gelenek, örf ve adetlerin değiştirilmesi veya kaldırılması gerekiyordu. O cesurhane ve azimkarhane ideallerle bunu başardı. Yılmak bilmeyen bir yaratıcılıkla Dünya ile entegre olan modern eserler gerçekleştirdi. Ludwig ERHARD (Alman Cumhurbaşkanı)
Şöhreti cihana yayılmış olan tecrübeli Başkan’ın yönetimi herkesin sevgi ve saygısını kazanmış büyük Türk Milleti’nin milli bağımsızlığını kalıcı bir başarı ile taçlandırmıştır. Eşsiz bir dahi, kahraman bir asker ve çok başarılı bir siyaset adamı. (Sovyet Başbakanı KALİNİN)
Bizim aslımızın rengi uçmuş bir kıvılcım iken, O’nun bakışı ile cihanı kaplayan ve aydınlatan bir güneş haline geldik. (Pakistan)
Dünyanın çıkardığı en büyük lider. (Japonya)
Dünyanın yetiştirdiği en büyük dahilerdendir. Dünya tarihinin akışını değiştirmiştir. (Lübnan)
Dünya bu savaş ve barış kahramanı büyük adamın ölümüyle yoksul kalmıştır. (Macaristan)
Atatürk, tarihte, Dünyanın en büyük adamlarından biri olarak yaşayacaktır. (Norveç)
Çok akıllı ve barışçı yöntemlerle gerçekleştirdiği çağdaş eserlerin, Dünya tarihindeki izleri kalıcı olacaktır. Albert LEBRUN (Fransa Cumhurbaşkanı)
Atatürk yalnız Türk Milleti’nin değil, özgürlüğü uğruna savaşan bütün milletlerin önderiydi. Biz o yoldan yürüyerek özgürlüğümüze kavuştuk. (Hindistan)
Atatürk gibi insanlar, bir nesil için doğmadıkları gibi bir devre için de doğmazlar. O’nlar önderlikleriyle yeryüzündeki milletlerin tarihinde yüzyıllarca ilham olacak insanlardır. (İran)
Örneklerin tümünü tek tek yazarak fazla uzatmak istemiyorum. Kısaca özetlemek gerekirse Dünya’nın tüm ülkeleri Atatürk’le ilgili görüş belirtirken, sözbirliği etmişçesine O’nun devrimleriyle ve düşünceleriyle ölümsüzleştiğini anlatmaktadır.
Demokrasiyi ilk istasyonda inilecek trene benzetmiyorsan gel de 10 Kasım’la ölümü yan yana koy.
Gel de 10 Kasım’ı kabullen.
Bugün özgürlüğü, bağımsızlığı, demokrasiyi, adaleti, uygarlığı, üretkenliği, eşitliği, saygıyı, sevgiyi, barışı özlemle aradığımız 10 Kasım. Atatürk’le birlikte olduğumuz ve yarınla umutla baktığımız gün.
KAL, gözlerimizin ve kulaklarımızın pasını aldı!
Kim ne derse desin, Atatürk çağdaş Dünya’nın yaşam biçimidir. Atatürk bu nedenle ölmez. Atatürk’ün ölmediğini 10 Kasım’da bir kez daha gördük. Daha doğrusu Karacabey Anadolu Lisesi bu gerçeği gösteren okulumuz oldu.
Bu yıl Karacabey’deki “Atatürk’ü Anma Etkinliği” görevini üstlenen KAL gözümüzün ve kulaklarımızın pasını sildi.
Şükran Yemişçioğlu Kültür Merkezi’ndeki yerlerimizi aldık. Okul Müdürü İbrahim Çalı güzel konuşmasıyla açılışı yaptı: Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, çağdaş dünyamızın sembolü, büyük devrimci ve büyük düşünce adamı Atatürk’ü kısaca anlatan Çalı, “Atatürk, çok yönlü bir liderdir. Üstün kişiliğine, öngörüsüne ve barışçıllığına tüm dünya, hatta düşmanları bile saygı göstermiştir.
İdealistti. O’nun idealizmi, yüksek vasıf ve özelliklerine inandığı Türk milletinin, özgürlük ve bağımsızlık aşkından geliyordu. En büyük ideallerinden biri de, milli birlik ve beraberlik duygusu ile kenetlenmiş toplum oluşturmaktı. Özgür ve bağımsız ülke idealini gerçekleştirdikten sonra, Türkiye Cumhuriyeti’ni uygar ülkeler düzeyine taşımaktı.
Atatürk, toplumun her kesimini kucaklayan bir halk adamıydı. Atatürk demek Türkiye demektir” sözleriyle büyük alkış topladı.
Çalı’nın, gerçekçi ve doyurucu konuşmasını aynı içerikle sürdürmesinin sonunda, öğrenciler ve öğretmenler sahne aldı. Şiirlerle, türkülerle Atatürk’ü yaşadık. Nefes almayı unuttuk adeta. KAL’lı öğretmenler ve öğrenciler sahneyi çok güzel doldurdular. Atatürk’ü yaşıyor gibiydiler ve tüm salonu Atatürk yaptılar.
Bravvo KAL.
Karacabey Anadolu Lisesi Müdürü İbrahim Çalı başta olmak üzere etkinliğin gerçekleşmesinde emeği geçen öğretmen ve öğrencileri içtenlikle kutluyorum…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.