ASTANA +SOÇİ = ÇÖZÜME GİDİYOR

AHMET AYGÜN ATA KÖŞE YAZISI

10 dairelik bir apartmanda oturuyorsunuz. Bir başka kentten gelen birisinin apartmandaki yaşamınızı yönlendirmesine, sizin ortak kullanımınızdaki araçlara el koymasına, kira almasına, özel yaşamınızı düzenlemeye kalkmasına izin verir misiniz?
Yanıtınız; hayır olacaktır. Emperyalizm böyle bir şeydir. Süslü sözcükler, allanıp bullanıp göz alıcı eylemler ile sizi teslim alır. Sonu uçurumdur. Geleceğe hesap vermenizi gerektirir. Ve dahi yaşadığınız sürece bir çok bedel ödersiniz. Hatta ölür, öldürürsünüz. Kısaca iliğinize dek yok edilirsiniz.
ABD, böyle bir ülke. Ortadoğu politikaları kan, gözyaşı, ölüm, bölünme getirdi. Bölgesel çıkarları dolayısıyla Türkiye, İran, Rusya, Irak, Suriye, Azerbaycan ve dolaylı görünse de Lübnan bu emperyalist saldırının hedefi. Lübnan on yıllardır İsrail’in ve sözde İslamcı terör örgütlerinin savaş alanı. Irak ve Suriye’nin yaşadığı burnumuzun dibinde. Ve TÜRKİYEMİZ. 1980 Amerikancı darbesi ile dinci ve bölücü terörün hedefinde. Siyasiler çözüm yerine dinci ve bölücü akimlarla demokrasi ile uzlaşılması gerektiğini söylüyor. İki soru geliyor, insanın aklına. Birincisi; neden demokrasi ile en baştan çözüm istemediler? İkincisi; hangi ülke dinci ve bölücü terör ile uzlaşı yolunu seçmiş? Terör ortak çıkarların olduğu dost ve komşu ülkelerle silah yolu ile yok edilir. Örnek; İspanya, Almanya…
Batı emperyalizmi, bölmek istediği ülkelere şunları satar. Kişisel özgürlük, etnik özgürlük, dinsel özgürlük. Bu yolla devşirmeler kullanır. Batı kültüründe ya da yozlaştırılmış din kültüründe yetiştirdiği, beslediği, bulup çıkardığı insan müsveddelerini pazarlar. İpler hep onun elindedir. Vatan ile ilgili, Ulus birliği ile ilgili bir harf bile kullanmanıza izin vermez. Faşistsinizdir, geri kafalısınızdır. Ancak kendi anayasaları, kendi yasaları, kendi kültürlerinde milliyetçilik baş tacıdır. Kendi ülkelerinde öyle kültürel özgürlük, dinsel özgürlük, etnik özgürlük hak getire! Emperyal çıkarları çerçevesinde size göz yumar. Sonra, işiniz bitti mi sizi yok eder.
2015 yılında Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın konuğu olarak Şam’a gitti. Vatan Partisi heyeti bir rapor sundu, Suriye Devletine. Raporda şu öneri vardı. Emperyalist güçlerin Ön Asya’dan gitmesi için Suriye Devleti süregelen iç çatışmalara karışan tüm suçluları af edecek, Suriye Bayrağı altında toplayacak.
Beşar Esad, bu raporun ve Astana-Soçi görüşmelerinin bir adımı olan af yasasını onayladı. Sıra Türkiye ‘nin adımına geldi. Burada en büyük engel Recep Tayyip Erdoğan ‘ın Suriye’deki dinci-dinsiz terör örgütleriyle bağını koparması gerektiğini artık anlamasidır. Suriye ile bağ kuramayan, kurmayan Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan ‘ın 2020’de tek başına iktidarda kalabilmesi mümkün değildir. İslam adına emperyalizmin piyonu dinci-dinsiz terör örgütleriyle bağ kurulması, desteklenmesi Vatan Bütünlüğüne, Ulus Birliğine açık seçik darbedir. Ak Parti ve Erdoğan bunun bedelini ağır bir biçimde öder, ödeyecektir.
Abd’nin bu örgütleri beslediğini bile bile desteklemek aynı safta olmak demektir. Açılımın ülkeyi ne hale getirdiği tüm halkımızın bilincindedir. Dün,bugün ardında olan kalabalıkların apartmanına müdahale edilenler gibi buna razı olacağını sanmak büyük bir yanlıştır. Bu ülkeyi bölünmeye götürür.
Ak Partiye muhalif gibi görünsede diğer partilerin de Abd’ye bağımlılığı nedeniyle iktidar partisinden farklı olmadığı da açıktır. Ak Partinin iflas etmiş açılımını sahiplenmek bunun mecliste görüşülmesini istemek, terör destekçisi Hdp ile seçim ittifakı yapmak, terör destekçisi partiyi demokrasinin gereği görmek, terörü destekleyen ve besleyen ABD ile kurtuluş sağlanacağını düşünmek. Muhalefetin Ak Partileşme kanıtıdır. Megri megri şarkıları ülkeye daha fazla kan getirdi. Sınırdan teröristleri davul zurnayla karşılamak daha fazla kan getirdi. Komşu ülkelerle savaş durumuna getirildik. Şimdi “ama onlar yaptııııı” diyerek bizde yapalım demek nasıl bir siyasi anlayış ve çözümdür? Hesabını vermediler. Evet sayenizde vermediler. Ak Partiyle koalisyon kurmaya kalkmadınız mı? Hem de “sıfır sorun” uzmanı Davutoğlu ile ! Şimdi onun bu ihanetine karşın onun parti kurmasını demokrasi olarak nitelemek, sahaya indi diye övgüler düzmek nasıl bir ikiyüzlülüktür?
Ak Parti ve Erdoğan, Muhalefet çözümün emperyalizm ile emperyalist ülkelerle gelmeyeceğini, gelemeyeceğini anlamalıdır. Anlamadıkları sürece Ak Parti ve muhalefetin ödeyeceği bedel ağırlaşmaktadır. Türk Ulusunun bunu ödetmeyeceğini sanmak, Batı emperyalizminin “bu milletten adam olmaz” söylemini dillendirerek milletine güvenmemek büyük bir aymazlıktır.
Ak Partinin dinci-dinsiz terör örgütleri seçimi, Muhalefetin Batı Emperyalizmi ağzıyla konuşması Nikos Kazancakis’in Zorba adlı romanından şu alıntıyı aklıma getirdi.
“Özgür değilsin, senin bağlı olduğun ip, diğer insanlarınkinden daha uzun, hepsi bu kadar. “
Astana+Soçi= Çözüme gidiyor.
Direnen altında kalır. Ağır bedel öder. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu süreci iktidar ve muhalefete karşın iyi okumuş, okumaktadır. Önündeki iki engel, Türkiye temelinde birleşmeyen iktidar ve muhalefettir.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

BİR SOLUKTA OKUYACAĞINIZ, OKUMANIZ GEREKEN İKİ KİTAP….
Balyoz Kumpasının Yürekli Askeri Sayın Soner POLAT yazdı. Bu kitapları okuyarak ülkemizin jeopolitik yerini bulacaksınız.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.