Amerikancıların Telaşı!

Kim ne derse desin; Türkiye şu anda Suriye topraklarında fiilen, sınırlarımız içinde de dolaylı olarak ABD ile savaşıyor. Suriye topraklarında kukla bir devletçik kurmak isteyen PKK’nın uzantısı PYD, ABD’den siyasi, taktik ve silah-cephane desteği alıyor. Türk tankları ve askerleri ABD silahları ile vuruluyor. Bu silah ve cephanenin bir kısmı da sınırımızdan içeri sokularak PKK militanları tarafından kullanılıyor. ABD Savunma bakanlığı bütçesinden bu örgütlere resmen kaynak ayrılıyor. Bu durumun artık gizlenecek tarafı yok.
Yetmiş yıla aşkın ABD hayranlığı ile yetiştirilen ve artık ajanlaşmış bazı tipler de bu apaçık durumu savunamadıkları için büyük telaş içindeler. Bu arada ABD heyetlerinden biri gidip diğeri geliyor. Kapalı kapılar ardında neler konuşuluyor bilinmese de bir süre sonra ABD yönetimine yakın gazetelerde ya da ABD’nin dolaylı sözcülerinin açıklamalarından kapalı kapılar ardında neler konuşulduğunu anlayabiliyoruz.
Açıklamaların bazıları aşağıdan alıp “haklısınız” benzeri ifadeler taşısa bile daha önemli zevat tarafından tehdit içeren sözler söylendiğine de tanık oluyoruz.
Diğer taraftan, içeride ruhunu yıllar önce ABD’ye satmış Prof. vb. unvanlı kişiler her akşam TV kanallarına koşarak telaş içinde “ama, ancak, buna karşılık, bununla beraber, gelecek perspektifi, çağdaş batı uygarlığından kopmamak” sözcüklerinin havada uçuştuğu söylevler veriyor. Hele Türkiye’nin NATO’dan çıkmak şöyle dursun, NATO ile ilişkilerini gözden geçirme olasılığı bile bu tipleri çileden çıkartıyor. NATO’dan çıkma konusunda bazı emekli askerler de korku yayacak şekilde “NATO’dan çıkmanın felaket olacağı” yorumlarını yapıyor. Bu askerler içinde yakın geçmişte NATO’nun da başrolde oynadığı Ergenekon tertibi darbesini yiyenler de var.
ABD’nin Türkiye üzerinde oyunları o kadar açık hale geldi ki, en Amerikancılar bile artık ABD’nin Türkiye üzerinde oynadığı oyunları gizleyemiyor. ABD’yi savunamıyor. Bazı iktidar sözcüleri 50 yıl önce ABD emperyalizmine karşı mücadele başlatmış 68 kuşağının söylemleri ile TV ekranlarına çıkıyor. Yıllarca 68’li devrimci gençlere saldırdıklarını unutarak ABD’yi eleştiriyorlar. Bu gelişme elbette bizi mutlu ederken acı acı gülümsetiyor.
Yıllardır “stratejik ortak” olarak sunulan ABD, artık açıkça düşman unsur olarak tanımlanıyor ve bunu rahatlıkla söylemeye başlayanlar var.
Şimdi Amerikancılar bu içinden çıkılmaz durumu toparlamaya çalışıyor. Bazıları ABD’nin aslında kötü olmadığını ancak söz dinlemeyen Amerikan derin devletinde kabahat olduğunu, Trump’ın söz geçiremediğini geveliyor. Ama işleri çok zor. ABD Birinci Körfez Savaşından bu yana bölgede o kadar çok kan döktü ki en Amerikancılar bile bunu kabul ediyor. Artık kimse “Amerika ay lav yu” şarkıları söyleyemiyor. Bu gidişle yıllar önce adı Amerikan salatasına dönen ünlü Rus salatası eski adına dönecek. ABD bu savaştan her ne kadar dolaylı olarak savaşsa da (bu savaşa vekalet savaşı deniyor) büyük yara alarak ve bölgede kaybederek çıkacak. Bölgenin enerji kaynakları üzerinde egemenliği sürse de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.