Amaçları, Anayasa ve HSYK’ya baskı kurmak!

CHP İlçe Sekreteri
Ersel Öktem, referandumda oylanacak 2 maddeye dikkat çekti:

Karacabey Cumhuriyet Halk Partisi Sekreteri Ersel Öktem, 12
Eylül’de yapılacak referandumun AKP’nin bir oyunu olduğunu ileri sürdü.

            Referandumda
oylanacak 26 maddeden 2’sinin önemli olduğuna değinen Öktem, “Aslında bu bile
başlı başına AKP’nin bir oyunudur. 24 maddeden yalnızca 2’sini geçirmek isteyen
AKP, Anayasa tasarısının içine makyaj olsun, milletin gözü boyansın diye süslü
maddeler koyuyor. Burada önemli olan yalnızca iki maddedir” dedi.

            CHP’nin
yüksek sesle karşı çıktığı 2 maddeye açıklık getiren Ersel Öktem şunları
söyledi; “Burada, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu ile Anayasa Mahkemesinin
yapısını ve üye sayısını değiştirmek istiyorlar.

            Hakimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu yapısı değişirse, 21 üyeden 16’sını iktidar
belirleyecek, ancak 5’i bağımsız olacak. Bu durumda yargının bağımsızlığından
söz edilebilir mi? İyi niyetli olsalar Adalet Bakanı ve Müsteşarı’nın bu kurula
doğal üye olmasını tasarıdan çıkarırlardı. Bir de ‘Bakanın ve Müsteşarın fazla
yetkisi yok onlar sadece sembolik olacak’ diyorlar. Acaba öyle mi? Başkan;
Kurulu temsil ediyor. Bir mahkemenin kurulması veya kaldırılması teklifi
Bakandan geliyor. Hakimler ve Savcılar hakkında soruşturma izni verme yetkisi
Bakana ait. Genel Sekreteri yine Bakan atıyor. Geçici veya sabit mahkemelerde
görev yapacak Hakim ve Savcıları atama yetkisi de Bakana ait olacak. HSYK’yı
bağımlı hale getirmekteki amaç nedir?

            İktidarın
yargı üzerinde bugünde var olan baskısını iyice tescillemek istiyorlar.
HSYK’nın yapısını bu şekilde değiştirdikten sonra bağımsız kurumlar olan
Danıştay ve Yargıtay üyelerini bağımlı HSYK’ya seçtirip bu kurumları da bağımlı
hale getirmek amacındalar.

            Anayasa
Mahkemesinin yapısı ve üye sayısının değiştirilmesi konusunda ise, şu anda 11
olan Anayasa Mahkemesi üye sayısı yeni tasarı kabul edilirse 17 ye çıkacak ve
bu üyelerin 14 ünü Cumhurbaşkanı 3 ünü meclis seçecek. Anayasa Mahkemesi aynı
zamanda milletvekillerinin Yüce Divan olarak yargılama görevini de yerine
getiriyor. Bunlar teknik ayrıntılar. Biz şimdi gelelim bu değişikliklerin
devlete ve millete nasıl yansıyabileceğinin somut örneklerine.

Oynanan tezgahlar!

Mayınlı araziler 17 Haziran 2009 tarihinde çıkan yasayla
AKP hükümeti Suriye sınırında 510 kilometre uzunluğunda 300 kilometre
derinliğinde Kıbrıs’ın 3 katı büyüklüğünde bir araziyi buradaki mayınları
temizleme karşılığında İsrail’li bir firmaya (Kuşadası limanını üç kuruş paraya
peşkeş çektikleri İsrail’li işadamı Sami Ofer’e) 49 yıllığına verdi. Burada
oynanan tezgahı gören CHP, Anayasa Mahkemesine bu araziyi kendimiz temizleyelim
ve o bölgedeki topraksız köylümüze dağıtalım hem köylü topraksız kalmasın hem
de bölgedeki terörü durdurmaya yararı olur düşüncesiyle dava açtı. Anayasa
Mahkemesi bu tezgah yasasını 23 Temmuz 2009 tarihinde iptal etti. Daha sonra
yapılan araştırmalarda bu bölgede en az 4 trilyon dolarlık petrol rezervi
olduğu meydana çıktı. Görüyor musunuz tezgahı! Eğer Anayasa Mahkemesi şu anda yapılmak
istendiği gibi AKP yandaşı Fetoş yetiştirmesi yargıçlarla dolu olsaydı bu
konudaki kararı sizce nasıl olurdu?

            Akkuyu
Nükleer Santrali Rusya’nın İran’da kurduğu 1000 MW güce sahip nükleer santralin
maliyeti 1,5 milyar dolar oldu. Akkuyu’da kurulacak nükleer santralde ise 1000
MW için 4 milyar 166 milyon dolarlık bir yatırım maliyeti çıktı. Olayın bizi
çok yakından ilgilendiren bir de ekonomik kısmı var ki, insan ister istemez,
‘Acaba Akkuyu’da kazıklanıyor muyuz?’ diye sormadan edemiyor. Akkuyu’da kurulacak
nükleer santrali İran’da olduğu gibi Ruslar yapacak. Bu santralde üretilecek
elektrik için öncelikle JSC Atomstroyexport-InterRaoues ve Türk ortağı Park
Teknik 20,79 cent’lik teklif vermişti. Sonra pazarlıklarla fiyat 16 centlere
düşürüldü. Son olarak ise 12,5 cent üzerinden Rusya ile bizzat devletlerarası
bir anlaşma yapıldı. 12,5 cent nerede, 20,79 cent nerede? Bu fark bile
Ruslar’ın niyetini aslında ortaya koyuyor. Kaldı ki 12,5 cent’lik fiyat bile
çok abartılı bulunuyor. İşi bilen uzmanlar verilecek normal fiyatın 8 cent’i
geçmemesi gerektiğini ısrarla vurguladılar. Ruslar’ın ve Türk hükümetinin bu
eleştirilere karşı cevabı ‘Burada yapılacak nükleer tesisin maliyeti 20 milyar
dolardır. Dolayısıyla fiyat makuldür’ oldu. Şimdi sıkı durun. Ruslar’ın İran’da
yaptıkları ve Akkuyu için de hemen hemen aynı teknolojiyi uygulayacakları
santralin maliyeti ne kadar biliyor musunuz? Sadece 1,5 milyar dolar. Yani düz
hesap yaparsak Akkuyu’da kurulacak 4 bin 800 MW kapasiteli santralin
maliyetinin en fazla 7 milyar 200 milyon dolar olması gerekiyor.

            Hadi biraz
hoşgörülü olalım, finansman koşullarının zorlaştığını dikkate alalım ve
yuvarlayıp maliyet için 10 milyar dolar diyelim. Yine de Akkuyu için iddia
edilen rakam iki kat pahalı çıkıyor. 20 milyar dolar!

            Elektrik
alım garantisi ile Türkiye, Ruslar’a 15 yıl için 70 milyara yakın para
ödeyecek. 7 yatır, 70 kazan. Ballı ticaret buna denir herhalde. Acaba kimler bu
işten ne kadar rant sağladı. Bunun içinde CHP Anayasa Mahkemesine gidiyor.
Buradan çıkan pis kokular yurdun her tarafından duyuluyordur herhalde. Konu
henüz birkaç aylık olduğu için kamuoyu tarafından pek fazla bilinmiyor. İşin
ilginç yanı AKP’li Bekir Bozdağ, CHP’nin Akkuyu’da nükleer santral kurulmasına
ilişkin yasa ile Dışişleri Bakanlığı Teşkilat Yasası’nı Anayasa Mahkemesi’ne
götürme kararını değerlendirirken, ‘CHP’nin konuyu Anayasa Mahkemesi’ne
götürmesi Anayasa’nın 90’ıncı maddesine aykırı bir başvurudur’ dedi. Akılları
gidiyor tezgah bozulacak diye.

‘Hayır’ demeliyiz!

Anayasa Mahkemesi ve HSYK ya siyasetçilerin belirleyeceği
hakimlerin atanması bu kurumların serbest piyasanın emrine sokulması ve
vatandaşın çıkarını koruyabilecek, siyasetçilerin yanlış kararlarını halkın
lehine bozabilecek tek mercii olan bağımsız üst yargının sona erip AKP yargısının
meydana çıkması, ülkenin sivil dikta rejimine gitmesi demektir. Görün bakalım
ondan sonra ortada ne Atatürk Cumhuriyeti ve nede 90 yıllık Türkiye sınırları
kalıyor mu? Onun için Recep Tayyip Erdoğan’ın eskortçusu Egemen Bağış’ın
söylediğinin tersine referandum da hayır oyu vermek hem insanın aklının hem de
vatanseverliğinin gerçek göstergesidir.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.