Ailemizden çıkan ilk Kovid-19 vakası!
Salgın sürecinde yakın ailemden hiç kimse Kovid-19’a yakalanmadı.
Veteriner hekim olarak uzun yıllardır ‘Kedi koronası’ konusunda çalışan eşim Melike Baysal’ın konuyu çok iyi bilmesi ve de sıkıyönetimi andıran önlemleriyle, ailemizin diğer bireylerinin azami dikkati sayesinde hastalık bize ulaşmadı.
84 yaşında olan annem de dahil buna…
Ağabeyim Oktay Baysal’ın tahsis ettiği evde tek başına oturan, zorunlu haller dışında dışarı çıkmayan annem yaz nedeniyle Rize-İkizdere-Güney mahallesindeki evine gitti.
Bilenler bilir, bizim köy evleri diğer şehirlerdeki gibi değildir, ayrı ayrı yerlerde konuşlanmışlardır.
Birinin ötekisine korona bulaştırması için özel gayret gerekir.
****
Ne yazık ki bu durum gerçekleşti.
Bir düğüne katılan dayım, annemi ziyaret etti. Cuma namazı öncesinde evde abdest de aldı.
Sonuç, 10 gündür annem canıyla uğraşıyor.
****
Oysa iki doz Çin aşısı olmuştu, ona rağmen çok ağır geçiriyor.
Şükür ki, hastanelik bir durumu olmadı, köyün temiz havasında ilaçlarla kendine gelmeye çalışıyor.
****
Burada iki ihmal var.
Biri hükümetin ihmali…
En baştan itibaren en ucuz aşıyı almak için ısrar etti. Koruyuculuğu yüzde 90 olan Alman aşısı yerine Çin aşısının tercih edilmesi pek çok canın yanmasına neden oldu.
Hükümetin vebali büyük…
****
Halkımız da hiç masum değil…
Sanki hiç sokağa çıkmamışlar gibi, sanki salgın süreci bitmiş gibi davranıyorlar.
Oysa bu hastalığı bulaştıran kişi aslında cinayete teşebbüs ediyor demektir.
****
Bir de aşı karşıtları var ki, onları Allah ıslah etsin diyeceğim ama ıslah olmazlar, ‘Kör inançlılar!” diyerek geçeyim.
Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca açıkladı, şu anda bu hastalığa yakalananların yüzde 87’si aşısını olmamış kişiler…
Aşılı olup hastalığa yakalananların oranı yüzde 5’den az…
Daha da önemli bir sayı, hastaneye yatanların yüzde 95’i aşısı tamamlanmamış olanlar…
Bilim böyle bir şey, o istatistikler aşının ne kadar doğru bir adım olduğunu ortaya koymuyor mu?
****
Bu noktada şunun altını çizmem lazım; hükümetin atması gereken bir başka adım ise aşı zorunluluğunun getirilmesi…
Türkiye Cumhuriyeti kurulurken yapılan jakoben uygulamalardan biri de zorla-zorunlu aşıydı.
‘Hastalığın Allah’tan geleceğini, onun dışında bir şifa olmayacağını’ iddia eden o dönemki cehalete karşı jandarma zoruyla aşı gerçekleşti ki, toplumun yüzde 50’sinden fazlasının hasta olduğu bir dönemdi.
Trahoma, verem başta olmak üzere bilinen bütün salgın hastalıklar vardı.
Onun için ‘Cumhuriyet aynı zamanda bir sağlık devrimidir’ (https://enbursa.com/yazarlar/yuksel-baysal-35/cumhuriyet-ayni-zamanda-bir-saglik-devrimidir-9505.html) diye yazmıştım geçmişte…
Neden benzer bir uygulama olmasın?
Aşı olmayanlar AVM’lere, sinemalara, kamu kurumlarına hastanelere, adliyelere, okullara girmesin, bakın bakalım o 22 milyon sorumsuz ne yapacak?