AFRİN’DE ZAFER MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİNİN OLACAKTIR

AHMET AYGÜN ATA KÖŞE YAZISI

2000 yıllık varlığı ile Türk Ordusu hiçbir dönem onun-bunun-şunun ordusu diye anılmamıştır. Taaa ki Mustafa Kemal Atatürk’e dek. Türk Halkı “Mustafa Kemal’in askerleri geliyor” cümlesiyle Bağımsızlık Savaşımızda bunu yazılı olmayan ancak sözle ve sonsuza dek tarihe kazımıştır.
1990’lardan başlayarak bin yıllardır Devrimci çizgiyi içinde barındırmış olan Ordumuz, Özal döneminden başlayan sızmalarla birlikte emperyalistlerce “Türk Ordusu hizadan çıkıyor” denilerek saldırılara uğramaya başlamıştır.90’larda orduya sızma görevi fetö adlı emperyalist örgüte verilmiş. Bu örgüte Dyp-Anap-Dsp-Mhp-Akp-Refah Partisi eliyle “dindar” kisvesi taşıdığından ya mücadele edilmemiş ya da direkt katkı sağlanmıştır. Sonucunda Ordumuz “sızma emperyalist örgüt” Akp’ninde savcılığını, hakimliğini üstlendiği Ergenekon, Balyoz gibi onlarca kumpasın hedefi olmuştur. Yurtsever, Aydın binlerce subay ve astsubayımız kendi ülkesinde “hukuk” kullanılarak tutsak edilmişlerdir. Yurtsever ve Ulusal güçlerin, Cumhuriyete bağlı olanların, Milli Demokratik Devrimi savunanların, tabela değil özde milliyetçilerin Atatürk İlke ve Devrimlerinin önderliğinde verdiği büyük mücadele ile tutsaklıktan kurtarılmıştır. Akp’nin, dinci çevrelerin, yobazların tüm baskılarına; Chp’nin sessizliğine ve mücadelesizliğine karşın ilk tepkiyi 24 Temmuz 2015 (Lozan Antlaşmasının yıl dönümünde) günü Akp’nin göz yumduğu, emperyalizmin destek verdiği “hendeklere” harekata başlamıştır. Her yeri tuzaklanan Güneydoğu kentlerimizde yüzlerce şehit ve gazi vererek emperyalizmin piyonlarını hendeklere gömmüştür. Ne acıdır ki; Türkiye Cumhuriyeti Millet Meclisindeki siyasi partilerin tümü direkt ya da dolaylı bu harekatların karşısında olmuş. Kara propagandalara alet olarak Türk Ordusuna “katil” damgasını vurabilme bozgunculuğu rütbesini almışlardır. Türk Ulusuna güvensizlikleri ve genel siyasetlerini Abd, Ab, liberalizm ve emperyalizme uygun olduğundan Halkımızı korkuya ve sinmeye sevk etmişlerdir. Aynı senaryo 1990’larda da uygulanmış, Türk Halkı ordusuna kuşkuyla bakar duruma getirilmişti.
Bir yandan güneydoğu sınırlarımızdaki terörden yakınmışlar (!),bir yandan uydu devlet diğer adıyla Kürdistan adlı 2.İsrail’e karşı olduklarını(!) yarım ağızla söylemişler. Diğer yandan çadır tiyatroları sahneye koymuşlar, “dağı taşı vuruyorlar” söylemleriyle yapılan harekatları küçümsemişlerdir. Ordumuzun El-Bab, Fırat Kalkanı, Asos Dağı, Kuzey Irak harekatları gibi ülkemizin bölünmezliğine yönelik operasyonlarına dil uzatmış. Gerçekte olmayan bir yer Kobane’ye (doğrusu orada petrol arayan bir Alman şirketinin adıdır; gerçek adı Ayn el Arab’tır) giderek teröristlerle fotoğraflar çektirmiş. “Dinci” görünümlü bir diğer emperyalist piyon örgütlere topraklarımızda eğitim yaptırarak, besleyip doyurarak, para ve silah yardımı yaparak Ordumuzun mücadele ettiği oluşumlara destek olmuşlardır. Bu süreçte Ordumuz içindeki Amerikancı fetöyü saptamaya çalışırken operasyonlarını sürdürmüştür. 15 Temmuz 2016’da beraber yürütenlerin,”hocaefendi diyenlerin”, “cemaat tehlikeli değildir” diyenlerin olduğu ülkemizde fetö Abd destekli bir darbe yapmaya kalkışmıştır. Onca saptırmaya yönelik sözlere, onca darbe tiyatrosu söylemlerine karşın, onca on yıllardır düşmanı olup ……. çömleğe düşünce Atatürk bayrağına sarılanlara karşın Ordumuz Türk Ulusunun Birliği, Vatanın Bütünlüğü için bu darbeyi de tepelemiştir. Hem de Güneydoğu’da sürdürdüğü operasyonlara karşın…
…Ve şimdi Afrin’de uydu devleti Akdeniz’e bağlayacak pkk/pyd/ypg/daeş adlı soysuz örgütlerce işgal edilerek koridor yapılacak yere askeri harekatımız başlamıştır. Hemde neye ve kimlere karşı? Toprakları işgal edilmiş ülkenin liderine “Katil Esad” diyenlere (ki pyd’yi Vatan Haini” ilan etmiştir…”Dantelli kefenlerini giyerek onlar gitsin” diyenlere…”Operasyon yapılsın-yapılmasın” tartışmasına girip ben “iyiyim” diyenlere…Halkı sokaklara çağırıp faşist, ırkçı, Abd piyonu, bölücü partinin “direnelim” söylemlerine karşın…
Şu unutulmamalıdır ki; Mustafa Kemal’in Askerleri ordunun içinde 1 tane kalsa bile “Devrimci”, “Yurtsever” çizgiden asla konmayacak, koparılamayacaktır. Zafer Mustafa Kemal’in Askerlerinin olacaktır. Zafer Mehmetçiğin olacaktır. Zafer Türk Ordusunun olacaktır.
Diyenler mi?… Tarih önünde hüküm gitmişlerdir…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.