ADD’de yeni sayfa

Atatürkçü Düşünce Derneği Erdek Şubesi'nde yeni bir sayfa açıldı. Beraberinde elbette ki yeni bir süreç başladı.
Yeni sayfada ve yeni süreçte neler olduğuna geçmeden önce, öncelikle bu noktaya nasıl geldiğimize bakmakta yarar var.
Anımsayacaksınız, altı ay önce bu köşede yazmıştım. Sakine Kılıç'ın keyfi uygulamaları sonunda gerçekleşen şaibeli kongrede tüzük ihlali yapıldığına dikkat çekerek kaygılarımı dile getirmiştim.
Ne oldu?
Sakine Kılıç, yanlışı düzeltme yoluna gideceğine, şaibe olmadığı ve tüzük ihlali yapılmadığı yönünde açıklama yaparak soluğu mahkemede aldı. Yargı süreci devam ettiği için bu konuda yorum yapmayacağım.
Sonra ne oldu?
Keyfi uygulamalar rahatsızlık yaratınca, ADD Genel Merkezi geniş çaplı bir inceleme başlattı. Erdek'e gelen müfettişler, onlarca ADD üyesi ile görüştü. Konuyu en ince ayrıntılarıyla araştırarak düzenledikleri raporu Genel Merkeze iletti.
İddiaların doğruluğunu gören Genel Merkez, Sakine Kılıç'ın ihracını isteyerek, Yüksek Disiplin Kurulu'na başvurdu. ADD Yüksek Disiplin Kurulu da ihracın istemi doğrultusunda karar alarak gereğini yaptı.
Böylece, Atatürkçü Düşünce Derneklerinde keyfi uygulama yapılamayacağı gerçeği bir kez daha ortaya çıktı.
Daha sonra ne oldu?
ADD Erdek Şubesi tarafından yapılan açıklamayla, Sakine Kılıç'ın, sağlık sorunları nedeniyle istifa ettiği belirtildi.
Her nedense gerçekler gizlendi.
Bu durumda Sakine Kılıç, ADD Erdek Şubesi Başkanlığı'ndan istifa mı etti, istifa etmek durumunda mı kaldı?
Ne dersiniz? ADD Yüksek Disiplin Kurulu tarafından ihraç edilen biri istifa edebilir mi?
Herkes şapkasını önüne koymalı ve dürüstçe değerlendirme yapmalıdır.
Kimse gerçekleri gizleyerek halkı kandırmaya çalışmamalıdır. Hele, hele Atatürkçü Düşünce Derneğinde sorumluluk üstlenmiş olanlar, hiç bir zaman yalan söylememelidir.
Atatürkçü Düşünce vatansa, ki öyledir. Bu kurumda görev yapmak onurdur.
Özellikle ADD yöneticileri öncelikle dürüst olmak zorundadır. Bir adım atarken, kılı kırka yararak düşünmelidir. Yemesine, içmesine, giyinmesine, kuşanmasına, yürümesine, durmasına, en önemlisi konuşmasına çok dikkat etmelidir.
“Atatürkçüyüm” demeyle Atatürkçü olunmaz. Atatürkçülük söylemde değil, eylemdedir.
Öyle değil mi?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.