BASKIN SEÇİM Mİ?

AKP, toplumu geren siyaset dilini iyice ağırlaştırdı.

Özellikle CHP’ye, Kemal Kılıçdaroğlu üzerinden yapılan saldırılar yenilir, yutulur gibi değil.

Durduk yerde vites yükseltmenin nedeni ne olabilir ki?

Öyle ya, hol yok, yumurta yok. Nedir bu giderek yükselen ses kirliliği.

İktidar açısından havalar iyi gitmiyor. İzmir, İstanbul ve Ankara’yı yitirdikten sonra bir yıldır gündemi Ana Muhalefet Partisi belirlemeye başladı. Musluklar kesildi.

Ekonomik kriz dayanılmaz boyutlara tırmandı. Üstüne üstlük dünyayı sarsan Koranavirüsün getireceği fatura bilinmiyor. En azından halkın üzerindeki baskısı net değil.

İşsizler ordusu sürekli artıyor, “Baba evde ekmek yok” çığlıkları intiharlara neden olmaya  başladı.

Çözüm üretilememe, tükenme işaretleri olamaz mı?

Dozu giderek yükselen siyaset dilinden, “Baskın seçim” çıkabilir.

“Milet İttifakı” Belediye Başkanlarının başarılı çalışmaları ve toplumda giderek yükselen bir karşılık bulması, AKP’ye sandığı düşündürebilir.

Koronayla katlanan ekonomik krizin acı faturası, Sonbahar da daha net hissedilecek. Zaman, AKP’nin aleyhine işliyor.

Gördüğümüz sert tırmanış, değişim olasılığı kaygısından olamaz mı?

“Biz bu krizle yıl başını geçiremeyebiliriz. Koronayı başarı helvasına çevirip, Eylül ya da, Ekim’de baskın bir erken seçim yapalım” kurnazlığı kimseyi şaşırtmamalıdır.

Çünkü, alabildiğine sertleşen ve toplumun korku moduna girmesinden beslenen AKP, bu olasılığı deneyecek gibi tutum izlemektedir.

Sözcü Gazetesi geçen hafta, Avrasya Şirketinin, Millet İttifakı Belediye Başkanları oylarının giderek yükseldiğini gösteren araştırma sonuçlarını yayımladı.

AKP, “Bırakalım da biraz daha güçlensinler” olgunluğu gösterebilir mi?

***

“T.C.” KALKARSA EMEKLİLER ÇIRAK ÇIKAR.!

Herkes çok iyi biliyor ki, 17-25 Aralık’ta kırılma oldu ve RTE geri dönülmez bir yola girdi. Hiç arkasına bakmadı. Yara yara, kıra kıra yürüdü.

Benzin bitti. 2023 hedefine ulaşma olasılığı kalmadı.

Eski dostlar düşman oldu. Tüm kapılar yüzümüze kapandı. Umutlar bir, bir tükendi.

Gelinen noktada siyaset de tıkandı gibi. Üstüne üstlük, ekonomik kriz tavan yaptı. Para basmanın çözüm olmadığı da biliniyor.

Görünen o ki, Türkiye, değişime gebe.

Ne olacak şimdi?

Anadolu İslam Cumhuriyeti.

Tek çıkış, emekli maaşlarında.

Anayasadan “T.C’yi kaldırmak istemeleri boşuna mı?

Hiç düşündünüz mü?

Yeni bir anayasa ile, “T.C” kalkarsa ne olacağını hiç aklınıza getirdiniz mi?

İsterseniz birlikte değerlendirelim:

Eski Yugoslavya feshedildi. Yugoslavya’daki anayasa değişmeden önce önünde, bizdeki “T.C.” gibi, “JUG” vardı, sonra kalktı!

Ne oldu biliyor musunuz?

“Emekli maaşlarını, gidin eski “JUG”dan alın” dediler.

Ama eski “JUG” yok!

Bizde ne oldu?

Osmanlı Devleti tuğrası feshedilince, Osmanlı emeklileri de aynı sonuçla karşılaştı.

Saddam’ın Irak Devleti fesh edilince, emekliler boşlukta kaldı.

İran’da, Şah Devleti fesh edilince, emekliler başını vuracak taş bulamadı.

Hepsi çırak çıktı!

Oylamayla rumuzu değişen devletlerde; eski devletin emekli maaşlarından, yeni devlet hukuken sorumlu değildir..!

“T.C.” den 10 milyon insanımız emekli maaşı alıyor!

Ekonomisi batmış ülkelerde, çaresiz kalan iktidarlar nedense çözümü, öncelikle emeklilerde arar.

Emeklilerden kısa yoldan kurtulmanın tek çıkar yolu da; “T.C.”nin anayasadan çıkarılmasıdır!

Hem de emeklilerin, kendi elleriyle verecekleri oylarla.

Verirler mi? Verebilirler!

Hala anlamadınız değil mi, kurumlardaki T.C. İbarelerinin birer, birer, alıştıra, alıştıra neden kaldırıldıklarını?

Kendi düşen ağlamaz..!

Babu elden gittikten sonra uçkur bağlanmaz…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.