Berkin yaşasaydı…

Berkin yaşasaydı: güzel günler görebilecek miydi?
Milyonlarca gencimiz için böyle bir umut var mıydı?
Olmasa bile inadına yaşamak, Berkinleri inadına yaşatmak gerekmiyor muydu?
Berkinlerin milyonlarcasının hiç motora binme hayali olmamasına rağmen, “motorları maviliklere sürme” hayaliyle yaşatılması gerekmiyor muydu?
Berkin yaşasaydı öğrenimine devam edecekti. Daha fazla eğitim alabilme rüyası ile cemaatlerden başkasının yaşama olanağı bulamadığı dershanelere gitmek zorunda kalacaktı. Öğretmen çıksaydı ataması yapılamayacaktı. Mühendis olsaydı asgari işçi ücretine çalışmak zorunda kalacak, belki de işsizlikten başka ülkelere gitmeyi çözüm olarak görecekti.
Polis olsa cemaatin pençesine düşürülecek, kendi halkına cop vurarak, su sıkarak, biber gazı fişeği atarak başka Berkinlerin ölümüne neden olacaktı.
Asker olsa “dost” denilen ülkelerin üzerimize sürdüğü terör örgütü ile çarpışırken dağlarda kalacak, belki de genç bedeni yine al bayrağa sarılı olarak evinin önüne getirilecekti.
Berkin yaşasaydı belki de bütün bu olumsuzluklarla mücadele eden gözü pek bir devrimci olacaktı. Diktatörlüğe karşı yürüyen yaşıtları arasında olacak o gün yine polis copunun, basınçlı suyun, biber gazı kapsülünün hedefi olacaktı.
Bu ülkenin gençleri 64 yıldır diktatörlüğe karşı savaşıyor. Henüz mücadele marşları, şarkıları bestelemeyi öğrenemedikleri günlerde eski marşların sözlerini değiştirip devrimci sözlerle tekrarlıyorlardı.
1960’lar yaklaşırken:
“Olur mu böyle olur mu? Kardeş kardeşi vurur mu?
Kahrolası diktatörler. Bu dünya size kalır mı?” Diyordu.
Bu sırada Turan Emeksizler, Nedim Özpolatlar, Ali İhsan Kalmazlar şehit düştü.
1970’ler yaklaşırken:
Gündoğdu hep uyandık. Siperlere dayandık.
Bağımsızlık uğruna al kanlara boyandık.” Diyordu.
Bu dönemde de Taylan Özgürler, Vedat Demircioğlu, Battal Mehetoğlu, Mehmet Cantekin düştü. Ardından Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam sehpalarında, niceleri de kurşunlanarak aramızdan alındı.
1980’lerde 17 yaşındaki Erdal Eren yaşı büyütülerek idama gönderildi. “Asmayalım da besleyelim mi?” sorusu sorularak…
“Asmayalım da besleyelim mi?” diyenleri köşklerde ağırlayanlar, Erdal Eren’in nasıl idam edildiğini meclis kürsüsünde gözyaşları içinde anlatarak anayasayı daha da geri noktalara götürecek değişiklikleri yaptılar. Yargıyı bütünüyle ele geçirdiler. Yargısız infaz yapan polisleri “kahraman” diyerek kutsadılar.
Başbakan tarafından “kahraman” denilerek ikramiye ile ödüllendirilen polisler arasında gezi eylemleri sırasında katledilen gençlerimizin katilleri de vardı.
Evinden ekmek almak için çıktığında başından gaz fişeği ile vurularak komaya giren Berkin Elvan’ı vuran polis de…
Berkin komada olduğu için bunları görmedi.
Mısır’daki Esma için gözyaşı döken Başbakan kendi ülkesinde milyonlarca insanın üzerine göz yaşartıcı bomba attırdı. Biber gazı stokları tükendiği için yeni ihaleler açtı.
Analar çocukları için gözyaşı dökerken Başbakan ve çocukları evdeki paraları sıfırlamak için ter döküyordu.
Berkin Elvan yaşasaydı pek çok kötülüğü de görecekti. Güzel günleri de görecekti.
En azından yıkılmaz sanılan bir diktatörün yıkılışını görecekti. Sırf bu yıkılışı görmek için bile bunca kötülüğü yaşamaya değerdi.
Şimdi geride milyonlarca Berkin Elvan var. Onlar bu dünyanın kötülüklerini de yaşayacaklar. Ama hepsi birden aynı güzelliği yaşayarak bu kez sevinç göz yaşları dökecekler.
Bir diktatörün yıkılışını görecekler.
Güzel günler göreceğiz çocuklar.
Motorları maviliklere süreceğiz…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.