8 Mart’ın önemi

Dünya tarihi eşitlik ve özgürlük mücadeleleri ile doludur. Bu mücadelelerin içinde kadınların eşitlik mücadelesi ayrı bir yer tutar. Çünkü kadınlar toplumun en çok ezilen kesimidir. Bütün toplumlarda kadınlar eşitsiz ayrımcı ezen bir anlayışın altında sürekli ezilmişlerdir. Kadınlar eğitimsiz bırakılmış ve ikinci sınıf sayılmışlardır. Kadınlar evde , tarlada , iş yerinde her yerde çalışır üretir fakat emeğinin karşılığını alamaz. Birleşmiş Milletler’in 1977 verilerine göre dünyadaki işlerin %66 kadınlar yaparken gelirin sadece %10 sahip olmuşlardır. Kadınların, bilinen, ilk eşitlik mücadelesi 1857 yılında ABD’nin Newyork kentinde olmuştur.
40 000 kadın işçi, eşit işe eşit ücret ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi isteği ile greve gitmişti. Polis, grev yapan , işçilere saldırarak onları fabrikaya kilitledi ve fabrikanın önüne barikat kurdu. Fakat bu sırada fabrikada yangın çıktı. Fabrikaya kilitlenen işçiler kurulan barikatlardan dolayı fabrikayı çabucak boşaltamamış ve 129 kadın içeride yanarak can vermiştir. İstedikler sadece çalışmalarının karşılığında erkeklerle aynı ücreti almak ve biraz daha insani koşullarda çalışmaktı ve bunu canları ile ödediler.
Daha sonra 1910 yılında Danimarka’nın Kopenhag kentinde Sosyalist Enternasyonel’e bağlı kadınlar toplantısında, Alman Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin 8 martın 1857 yılında ölen kadınları anmak ve kadın emeğine dikkat çekmek için kadınlar günü olarak belirlenmesini önerdi. Öneri oy birliği ile kabul edildi. Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesi daha sonraki yılarda da pek çok baskı ve engellemeye rağmen devam etti. Birleşmiş Milletler 1977 yılının aralık ayının 16’sında 8 martı Dünya Kadınlar günü olarak kabul etti. Türkiye’de ilk kadınlar günü kutlaması 1921 yılında oldu. Bu tarih, Cumhuriyeti kuran kadroların zihniyetini anlamak açısından önemlidir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşından sonra yaptığı devrimlerle kadınlara resmi nikah, tek eşlilik, boşanma hakkı mirasta eşitlik, seçme ve seçilme hakkı , çalışma hakkı gibi pek çok hakları kadınlara daha istemeden verdi. Fakat, önemli bir sorun vardı. Kadınlar, bu haklara, kavuşmalarına rağmen bunların ne kadar değerli olduğunun pek çoğu farkında değildi. Üstelik kadın sorunun önemli bir kısmı zihinlerde idi. Kadını aşağılayan, ikinci sınıf gören, onunla eşit hak paylaşımını kabul etmeyen bu zihniyet hala ayakta ve hala güçlü. Bu yüzden kadınların mücadelesi devam ediyor, etmeli , etmek zorunda. Kadın ile erkek eşit olamaz , bu fıtrata ters diyenler, ya eşitlikten kadınların ne kasıd ettiğini bilmiyor, yada bilerek konuyu saptırmaya çalışıyor. Çünkü bizler zaten kadın ile erkeğin fiziken ve ruhen aynı olmadığını biliyoruz. Böyle bir iddiamızda yok. Bizler sadece yaşamın her alanında fırsat eşitliği istiyoruz. Bize karşı olan haksız ayrımcı anlayışın sona ermesini istiyoruz. Giyimimizi, yaşantımızı, evimizi, aile ilişkilerimizi, çocuk sayımızı tavsiye adı altında kimsenin yönlendirmesini ve yönetmesini istemiyoruz. Zaten zor olan iş bulma ve çalışma koşullarının, sözde bize iyilik ediyor görünerek, çocuk bakım izni adı altında, daha da zorlaştırılmasını istemiyoruz. İşsiz bırakılarak eve hapsedilmek istemiyoruz. Kadına uygulanan şiddet bir insanlık suçudur.
Bu konuda polisin adli makamların görevlerini yapmaları gerekirken aile içi mesele diyerek barıştırılıp, şiddete uğrayan kadının dayakçı kocaya geri gönderilmesi maalesef cinayetlerle son bulmaktadır. Kadınların uğradığı taciz ve tecavüz vakalarında. Kadınların giyimlerinin, etek boylarının, bulunma yerlerinin, yaptıkları işlerin, bu gibi suçlara mazeret olarak görülüp ceza indirimi yapılmasını asla kabul kabul edilecek bir durum değildir. Bizler bize uygulanan haksız ve adaletsiz uygulamaların son bulması için, öncelikle bu eşitlik olgusunu iyi anlamalı ve ne istediğimizi iyi bilmeliyiz. Yasalarımızda kadınları koruyan onca kanuna rağmen uygulamaların sürekli kadınların aleyhine olması bizlerin haklarımızı bilmememizden ve beklide bu durumu kabul etmiş olmamızdan kaynaklanıyor. Bizler bazılarının kasıtlı olarak saptırmaya çalıştığı gibi, erkeklerden üstün olmak veya erkeklere özenme arzusunda değiliz. Biz sadece bize yapılan eşitsiz ve haksız uygulamaların son bulmalarını istiyoruz İstediğimiz sadece fırsat eşitliği. Kadınlar bunu hak ediyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.