2000’li yılların kadın modasına MOR’g damgası…

Atatürk’ün yenilikçi atılımlarından biri de kadınımıza 1934
yılında seçme ve seçilme hakkının verilmesi olmuştur. Gel zaman git zaman
kadınlarımız toplumda olması gereken noktaya düşe kalka olsa da gelmeye
çalışmışlardır. Son yıllarda ise ekonomik özgürlükleri şöyle dursun yaşamdaki
ev kadınlığı bile zora girmiştir. Hele hele 12 Eylül referandumunda elde
ettikleri POZİTİF AYRIMCILIĞA rağmen bu sıkıntıyı sıkça yaşar olmaları çok
düşündürücüdür.

Bizde hep böyle olur zaten. Misal vermek gerekirse, bakan
düzeyindeki açıklamalar düşünün akaryakıta, elektriğe, doğalgaza, zam yok
dediler mi biliriz ki hepsine zam eli kulağındadır. Bu yüzden 12 Eylül
referandumunda da verilmiş olan kadınlara pozitif ayrımcılık sözü NEGATİF
olarak yaşam bulmuştur.

Gün geçmiyor ki, yazılı ya da görsel medyada KADINA ŞİDDET
haberi yer almasın. Kadın bırakın pozitif ayrımcılığı eşit bile olamamanın
ezikliği ile yedikleri dayaktan MOR lara boyasız boyanmaktadır.  Kadının son dönemki modası şöyle oluşmaktadır.
Yüzleri güzelleşmek uğruna yaptırdıkları botoks tan değil yediği yumruk
darbelerinden şişmektedir. Yani göz çevresine mor hâkim. Göz içleri ve tokat ya
da yumrukla şişirilmiş dudaklar kan kırmızıdır. Saçlar yolunmuş ve dağınık
olarak tamamlayıcı unsur olarak göze çarpmaktadır.

            İster genç
ister orta yaş olsunlar modayı hepsinin takip ettiği gerçeği göze çarpmaktadır.

Günümüz kadınına biçilen rolün en az 3 çocuktan geçtiğini
hiç unutmaz isek kadınında bu tür şiddetlere maruz kalması bir yerde kaçınılmaz
olmaktadır. 3 çocuk yapan kadın evden dışarı adım dahi atamaz duruma
kendiliğinden gelir zaten. Ömrünün en verimli yıllarını hamilelikle arta kalan
kısmını da çocuk bakmakla geçiren kadın 
kırkına gelince zaten iş yaşamına giremeyeceği için ekonomik özgürlüğü
hayal olmaktadır.

Kadın üzerindeki hükümranlığını daha ileri boyutlara
taşıyanlara gelince bunları günün modası da kesmez oluyor. Çünkü onlar için
dayak yetmiyor şiddetlerini canilikle birleştirip ömürlerini bitiriyorlar
kadınların. Yani kadınları MORG a yollamış oluyorlar. Son yıllardaki kadın
cinayetleri hızlı bir artış göstermektedir. Bu akıl almaz durum bir şeylerin
ele alınmasında geç bile kalındığının göstergesidir. Tedbirler alınamaz ve
devlet her vatandaşı gibi kadınını da korumakta güçlük çekiyorsa eğer, iki kere
düşünmek gereklidir.

            Yazımı, bu
tip haberleri bir daha okumama ya da seyretmeme dileğiyle noktalıyorum.
Kadınlarımızın ve gelecekte kadın olacak goncalarımızın 8 Mart dünya kadınlar
gününü kutluyorum. Kabul buyurursanız eğer soyadımın KIRMIZI, SARI, PEMBE,
BEYAZ her türünden kucak dolusu yolluyorum… 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.