KORONA KARACABEY’İ KAVURUYOR

Altı aydır dozer gibi ezip geçen Korona!.. Namı diğer, görünmeyen katil.. Bu güne değin Dünyada 625 bin can alırken, hiç doymamış gibi halen saldıran.. Zayıf yakaladı mı, şakaya yer bırakmayan.. Amerika’da ikinci yüz bin için çalışan.. Türkiye’de ise 5 binlere doğru koşan hayalet canavar!. Neyse ki, her tarafta geriliyor. Türkiye genelinde kontrole girdi. Gözle görülür düşüş olduğu ekranlardan her akşam dillendiriliyor. Gel gör ki,Karacabey’de tam tersi yaşanıyor. Koronalı sayısının her gün biraz daha artması şaşkınlık yaratıyor. Güllük, gülistanlık rüzgarları tersten esmeye başladı. Bu güne değin hastalığın kaynaklarıyla değil de, “Medyaya nasıl bilgi sızdırmayız” çalışmalarına ağırlık verenlerin şimdi ağızları açıldı. Oysa zevahiri kurtarma çabalarındaki beyhude çırpınışlar işe yaramadı. Atı alan Üsküdar’ı geçti. Ne olduysa, son 15 gün içinde oldu. Pozitifli sayısı 150 civarlarından bir anda 1.600’lere fırladı. Birileri görevlerinin sorumluluğunu zamanında yerine getirmediği için canavar hortladı. Gelinen nokta, ürkütüyor, korkutuyor, düşündürüyor.. Gel de şaşırma. Yazının başlığını işçiler attı: Korona Karacabey’i kavuruyor! Kimin umurunda? İşten atılma kaygısı içindeki işçiler, çaresizlikten konuşmamak için önceleri biraz direniyor. Azrail kapıya dayanmış hala susmayı yeğliyor. Nasıl susmasın? Bir yanda,”Baba akşama gelirken ekmek unutma” çığlığı, diğer tarafta, işten atılma kabusu. Adeta yok sayılan işçi, tükenmişliğin sınır ötesinde. Fabrikadan evine taşıdığı virüs, tüm aileyi kıskacına almış. Korona kuşatmasında tutsak kalmışlar. Konuşmak istemese de gözleri doluyor. İsim yazılmaması koşulu ile yavaş yavaş çözülüyor. Bursa adresli, iki gıda fabrikası. İkisinin de işçi potansiyeli Karacabey. Fabrika çalışanlarının yüzde 80’i Koronalı. İşçiler izin istiyor, verilmiyor! İşçiler kısa süreli kapanma öneriyor, kimse tınnamıyor. Olanlar oluyor, sonunda işçiler üçer, beşer hastanenin yolunu tutuyor. En acısı da, Koronaya yakalananın yeri, Karacabey Belediyesinin yaptığı duyurularla alınan yeni işçilerle dolduruluyor. İyileştikten sonra iş aramak durumunda kalacağını söyleyen işçiler bakın ne diyor: “İçimiz yanıyor. Bu gidişle Karacabey’de yanar. Arkadaşlarımızın yüzde 80’i fozitifli. salgın hortladı. Bireysel korunmayla başa çıkılmaz. Kısa süreli izin verseydiler, ya da fabrika geçici olarak kapansaydı bunlar yaşanmazdı. Bizi kimse ciddiye almadı. Derdimizi kimseye anlatamadık. Sonunda göz, göre göre biz de yakalandık. Virüsü evimize taşıdık. Ailelerimiz de risk altında. Çocuklarımızın durumu ne olacak? Ne yapacağımızı şaşırdık. Kocaman bir belirsizlik tünelindeyiz. Koronayı mı düşünelim, işsiz kaldığımızı mı? Yoksa eve nasıl ekmek götüreceğimize mi yanalım? Yazıklar olsun! İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı.” İşçilerin haklı çığlığı yürek yakıyor. Çaresizliğe mahkum edilen işçilere üzülmemek elde değil. Tümüne geçmiş olsun, sağlık dileklerimizi iletiyorum. Paradan başka düşünce taşımayan insafsızları yuhlamamız yeterli olur mu bilmiyorum. Böyle konuşuyor Koronaya yakalandıktan sonra kaderi ile baş başa bırakılan fabrika işçileri. Doğru ya, insan yaşamı bu kadar ucuzlatılmamalı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.