İşçisiz büyüme masalı

2002-2008 yılları arasında ülkemizde hem enflasyon düşmüş,
hem de büyüme (ulusal gelir düzeyindeki artış) 
gerçekleşmiş, ancak sağlanan bu büyüme hızları istihdamda (çalışan
sayısı) bir ilerleme sağlayamamış, istihdam yaratmayan bu büyüme modeli ilgililerce
sorgulanmaya başlanmıştır. Sıcak para, ucuz döviz ortamında işçiyi ve ücreti
azaltarak ihracatı devam ettirme çabalarına biz istihdamsız büyüme diyoruz.
Dikkatli baktığımızda enflasyon ve büyümede yakalanan bu kısmi başarının
altında ucuz ithal malları ve bol ABD dolarlarının oluşturduğu bir saadet
zincirinin varlığı görülmektedir. Bu dönemde uygulanan yüksek faiz düşük kur
modeli, ulusal ara mamul sanayimizin çökmesine, ülkemizin adeta bir ithalat
cennetine dönüşmesine yol açmıştır. Yalnız 2002 – 2009 yılları arasında
toplamda 235 milyar dolar dış ticaret açığı vermiş olmamız, bize ithalat
düşkünlüğümüzü açıklamakta yeterli değil midir? Ulusal sanayimizin, ara malların
montaj üretimine dayalı düşük katma değer yaratan bir taşeron sektör haline
dönüştürülme gayretlerine dur dememizin zamanı gelmedi mi? Aşırı değerli hale
getirilen Türk lirası,  ithalatı
desteklemekte, ithalat yapılan ülkenin istihdamına katkı vermekte, ülkemizde
ise ithalatı yapılan iş kolunda ve yan sanayinde istihdamı bitirmektedir. 2008’in
son çeyreğinde baş gösteren küresel kriz dünya üzerinde en büyük tahribatını
istihdam üzerinde sağlamıştır. Grafikler G. Afrika ve İspanya’dan sonra en
yüksek işsizliği barındıran ülke olduğumuzu,  
%10’larda seyreden işsizliğin resmi rakamlara göre 2009’da  %14’lere tırmandığını, bu da her dört gençten
birinin işsiz olduğunu göstermektedir. İstihdamsız işçisiz olarak özelleştirme
adı altında bina ve arsaların satışı ile yalnız 2002-2007 döneminde 17843 kurum
çalışanının işinden edildiğine tanık olmaktayız. Yüksek nüfus artışımız
nedeniyle her yıl iş gücüne katılan sekiz yüz bin genç nüfusa iş bulmak için en
az  % 5’in altında bir büyüme
gerçekleştirmememiz gerektiği bilindiğine göre, ucuz ithalat nedeniyle kapanan
işyerlerinden ayrılmak zorunda bırakılan insanların oluşturduğu işsizler
ordusuna hangi milli gelirden pay verilecektir? ILO ( Uluslar arası Çalışma
Örgütü ) önümüzdeki 4-5 yıl içinde kalıcı işsizliğin ve durgunluğun devam
edeceğini bildirerek dikkatleri üzerine çekmiştir. Ülkemizde yatırımların zayıf
kalması, büyüme istihdam ilişkisi ve istihdam eğitim ilişkisi birbiriyle
örtüşmemektedir. Sanayinin ve hizmet sektörlerinin beklediği eleman profilini
eğitim kurumlarımız maalesef verememektedir. İstihdam üzerindeki vergi ve prim
yüklerinin kaldırılması, yatırımların, üretimin, büyümenin istihdam odaklı
yapılması ve bunu teşvik edici paketlerin acilen uygulamaya konulması; bozulan
sosyal dengelerin yeniden tesisi bakımından son derece önemlidir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.