İşsizlik

İşsizlik
İşsiz, geçimini sağlayacak bir işe sahip olmayan insan demektir. Şu anda Türkiye’nin en büyük sorunu işsizliktir.
Dünyada ve ülkemizde işsizliğin en önemli sebeplerinden biri teknolojinin gelişmesi, tarımda ve sanayide makinalaşmadır. Fabrikalarda insan gücünün yerini makinalar, hatta robotlar almıştır. Bir fabrikada 20 hatta daha fazla işçinin yapabileceği bir işi, bugün bir makine yapabilmektedir.
Tarımda makineleşme, erozyon, verimli tarım arazileri üzerinde yapılaşma; tarım kesiminde ve köylerde işsizliği dolayısıyla yoksulluğu arttırmıştır. Tarım kesiminde işsizliğin ve yoksulluğun artış sebeplerinden biri de; aşırı nüfus artışına bağlı olarak, toprakların parçalanması, var olan toprakların ise köylüyü, beslememesidir. Köylerimizde işsiz kalan insanlarımız, iş bulurum umuduyla şehirlere göç etmekte, bu durum şehirlerdeki işsiz sayısını daha da arttırmaktadır.
Ülkemizdeki işsizliğin diğer bir sebebi; bazı ekonomistlerin söylediğine göre, üniversitelerimizden ihtiyaçtan fazla öğrenci mezun edilmesi, sanayimiz için gerekli olan teknik elemanların yetiştirilmesine önem verilmemesidir. Bugün ülkemizde bu duruma bağlı olarak, binlerce üniversiteyi bitirmiş gencimiz işsizdir.
Ülkemizde ve dünyanın diğer ülkelerinde işsizliğin, yoksulluğun diğer bir sebebi; meydana gelen ekonomik krizlerdir. Amerika’dan kaynaklanan global ekonomik kriz, başta Amerika, olmak üzere tüm dünya ülkelerini etkiledi… Bütün dünya ülkeleri ve ülkemizde, milyonlarca işyeri kapandı, milyonlarca insan işsiz kaldı.
Siyaset bilimcileri, savaşların ekonomik krizler sonucu çıktığını söylüyorlar. Gerek 1. gerek 2. Dünya Savaşı’nın, o yıllarda meydana gelen ekonomik krizler sonucu çıktığı ileri sürülüyor.
İşsiz insan; güçsüzdür, mutsuzdur; hayattan zevk almaz. İnsanların hayatlarını mutlu, huzurlu geçirebilmeleri için mutlaka bir iş sahibi olmaları gerekir.
Basında okuyoruz, çevremizde görüyoruz. Aileler çocuklarını yıllarca okutuyorlar, üniversiteyi bitirterek bir meslek sahibi yapıyorlar… Sonuç olarak çocukları yıllarca iş arıyor, bulamıyor. Bu durum, gençleri ve ailelerini kahrediyor. Gençler, ailelerinin eline bakıyorlar. Onların verdiği parayla ihtiyaçlarını gideriyorlar. İşsiz gençler, psikolojik olarak da yıkılıyor. Bu yüzden intihar edenler bile oluyor.
Ülkemizde, daha önce ki yıllarda pek karşılaşmadığımız bazı üzücü olaylara tanık oluyoruz; Hırsızlık olayları, banka, postane, işyeri soygunları, gasp olayları, cinayetler, insanların eşlerini, çocuklarını, anne ve babalarını katletmelerini görüyoruz.
Uzmanlar, bu kötü olayların artmasının en önemli sebeplerinden birinin; ülkemizdeki ekonomik kriz ve buna bağlı olarak artan işsizlik ve yoksulluk olduğunu söylüyorlar.
Son üç-beş ay içersinde binlerce işyerinin kapandığını, 500 bin çalışanın işsiz kaldığını üzülerek okuyoruz. Bu insanların çoğunluğu büyük şehirlerde yaşıyor. Evleri kira, okuyan çocukları var. Bu insanlar için hayatın nasıl acımasız ve üzücü bir hal aldığını bir düşünelim.
Ekonomik kriz belirli bir azınlık hariç, tüm insanlarımızı etkilemeye başladı. Ya kendi çocuğumuz, yada bir yakınımızın çocuğu kriz sebebiyle işsiz kaldı.
Sonuç olarak, huzurlu, mutlu, barış içersinde yaşamak istiyorsak; bu krizden kurtulmak için toplumsal bir seferberlik başlatmalıyız.
Toplumumuzun her ferdi, bu konuda üzerine düşen görevi yapmalıdır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.