Yönümüz Devrimcilik; Mustafa Kemal Yürüyüşü

AHMET AYGÜN ATA KÖŞE YAZISI

Türk Ulusu 200 yılı aşkın süredir devrimcilerin etkisiyle feodalite, yobazlık, sömürgecilik ile savaştı. Fransız Devriminin etkisiyle dünya Ulus Devlet kavramıyla tanıştı. Bu Anadolu’da da yer buldu. Saltanat sallandıkça Milli Devletçiler, Jöntürkler, İttihat ve Terakkiciler dönem dönem devrimci kimlikleriyle Tanzimat Fermanı, 1. ve 2. Meşrutiyet ilanları ile 1907 Hürriyet Devriminin öncüleri oldular. Hanedan kendi varlığını sürdürmek adına tanı koyamıyordu. Türk insanı ile arasındaki çıkar çatışması toplumu suskunlaştırıyor, köşeye çekilmesini sağlıyordu. Tam bu ortamda Atatürk Fransız, Amerikan, Çin, İran, Rus devrimlerinin özellikle Asya’yı etkilemesini doğru gözlemledi. Teoride Askeri Lisede olgunlaşan Devrimciliği Çanakkale’de, Trablus’ta, Suriye’de pratiğin ilk adımları oldu.
Bilimselciliği; suskunlaştırılan, ezilen Türk Ulusunun Ulusal kimliğinde eyleme dönüştü. Halkın iradesini yansıtacak yönetim biçiminin Cumhuriyet olduğunu saptamıştı. 23 Nisan 1920’de Ulusun Meclisi Ankara’da açıldı. Yurdun dört bir yanından gelen temsilciler salt Kurtuluş Savaşı ile ilgili kararlar almadı. Türkiye Cumhuriyetinin geleceğine yönelik eğitiminden sağlığına, Ulusal güvenliğinden ekonomisine dek kararlar aldı, yasalar çıkardı.
Bir ülkenin iç ve dış siyasetini coğrafi yeri ve jeopolitik konumu belirler.2000 yılı aşkındır; Türklerin Anadolu’da var olduğu yeni bulgularla kanıtlandı. Kökleri Asya’daydı. Asya; dünyaya “uygarlığı insan” temelinde yaymıştı. Ticaret, tarım Asya’da biçimlenmişti. İpek Yolu bunun en büyük kanıtı; ticari gemilerle dünyaya yayılan farklı tarım ürünleri ve tarım kültürü de ayrı bir kanıtıdır. Türkler Orta Asya’dan Anadolu’ya gelene Asyalıydı. Asyalılık büyük devletler kurmasını, Türk kültürünün etkinliği ile sömürge durumuna Osmanlı’nın duraklama dönemine düşmedi. Araplaşan Osmanlı Türklük ve kültürünü yok etmeye çalıştığı içinde tarihe gömüldü.
Türk Devriminin çağdaş, ilerici, kamuyu, halkçı ve milli kazanımları 1945’de Atlantik sistemine yönlendirilmemiz ile yeniden budanmaya başladı. Eşref Bitlis’in katledilmesi, Yurtsever Aydınlara suikastler, TSK’ya ve aydınlara kumpaslar ile Atatürk’ün değerlerine sahip çıkanlara yani Atatürk’ün “Biz Türkler Avrasyalı bir milletiz” düsturuna sarılanlara yapıldı. Günümüzde bu çarpışma sürüyor. Eğilim ve yöneliş Avrasya’ya tüm etken ve etmenleriyle döndü. Artık dönülmeyecek evreye geldi. Atlantik sistemi buna karşı hemen plan uygulamaya koydu.
Atlantik sistemine bağlı iki cephe oluşmuş durumda. Bir yanda, Chp yönetimi -Pkk/Hdp-merkez partisi girişimi-her türlü fetöcü; öte yanda, Saray-Mhp-Devletin baskı aygıtlarının büyük bir bölümü. Birincisini Abd denetliyor ve yönlendiriyor. Öte tarafta Mhp hızla eriyor. Devletin “şimdilik” ayakta tuttuğu saray ise uluslararası alanda hızla Noriega ve Saddam konumuna itiliyor. Mevcut siyasi iktidar Türkiye’nin küresel müttefiklerini değiştirebilecek güce, ülkeyi bölmek isteyen güçlere karşı Devlet’in ve Halkın güvenilir temsilcisi olma niteliğine sahip değil. Sahip değil, çünkü dış politikada deneysel ve pazarlıkçı (kendisi için);iç politikada ise “çözüm süreci” gibi bedeli çok ağır olan tutarsızlıkların faili. Üstelik sınıfsal tabanı, yani yoktan var ettiği zenginler sınıfı, neoliberal iktisat politikalarını terk edip kamusal ve planlı ekonomiye geçmesine izin vermeyecektir. (1)
Bu iki cephe tabanında yer alan ve aynı zamanda kendisini arada sıkışmış hisseden hem bölücülüğe/bölücülere hem de ümmetçiliğe/tarikat cemaat hakimiyetine karşı çok geniş bir kitle var. 2007’de ve 2013’de sokakları dolduran milyonlarca insan buharlaşmadı herhalde. O kitle içinde Chp üyesi, merkez sağcı, sosyalist, Mhp’li, TGB’li her görüşten insan vardı. Laiklik başta olmak üzere Cumhuriyet Değerlerinde birleşmiş bir kitleydi. (2)
Cumhuriyet Devrimlerine bağlı bu muazzam kitleyi Chp-Hdp’nin işbirlikçi çizgisine ya da merkez partisi gibi oluşumlara kanalize ederek sisteme geri dönüştürmeye çalışan güçlere karşı üçüncü bir siyasi çizginin (bu konuda programı olan) içine katılması gerekir. Siz ülke çapında Mustafa Kemal Yürüyüşleri yapmazsınız (Denizleşmezseniz) birileri Hdp’yle kol kola adalet yürüyüşü yapar. Emperyalizme karşı ümmetçilerle ya da ümmetçilere karşı emperyalizmle iş tutmayan siyasi bir kurucu irade oluşmazsa ülke felakete sürüklenecektir. Bunca patlayıcı madde uzun süre bir arada kalamaz.(3)
DİPNOT:1-2-3 yazan paragraflar Değerli Hocam YAVUZ ALOGAN’dan alınmıştır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.