Tunç: “Eğitim yılı bitti sorunlar hala çözüm bekliyor!”

Karacabey Eğitim-Sen İlçe Temsilcisi Salih Tunç, Eğitim sisteminin ve emekçilerinin geçtiğimiz yıllarda yaşanan sorunlarının 2007-2008 eğitim-öğretim yılında da çözüme kavuşturulamadığını belirtti.
Eğitimin ve eğitim emekçilerinin sorunlarını çözme noktasında hemen hemen hiçbir somut adımın atılmadığı vurgulayan Tunç, “Hükümet bu yıl da eğitimin sorunlarına yaklaşırken samimiyetsiz bir tutum içinde olmuştur. Sorunlara bütünlüklü çözüm üretmek yerine kendi önceliklerini gözetmiş, eğitime ilişkin haklar ve özgürlükler konusunu ise hep kendine yontarak yorumlamıştır.
Örneğin; üniversite kapıları önündeki birikmeyi engelleyecek, orta öğretimi tamamlayan örencilerin aldıkları eğitim, yetenekleri ve istihdam olanakları gözetilerek üniversiteye yerleşmelerini sağlayacak kapsamlı çözümlere yoğunlaşmak yerine, imam hatipler önündeki katsayı engelini aşmayı sağlayacak formüllere yoğunlaşmıştır. Bu doğrultuda “İngiliz modeli” gibi özünde katsayı engelini aşmaya yardım edecek formüller önerilmiştir. Bu tür öneriler ise doğal olarak soruna çözüm getirmekten çok uzakta kalmıştır.
    Hükümet her fırsatta eğitim hakkı, eğitime erişim, eşitlik, düşünce özgürlük konularına vurgu yapsa da, uygulamada eğitim hakkından ve özgürlükten sadece kendisi gibi düşünenleri anladığını görülmüştür. Eğitim hakkı bağlamında başörtüsü düzenlemesine ilişkin Anayasa değişikliğine gidilmiş, buna karşın yüzbinlerce çocuğu eğitim hakkı elinden alınmış, milyonlarcası da bu riskle karşı karşıya kalmıştır. Hükümet, çocukların çalıştırılmasına karşı bir şey yapmayı aklından geçirmemiştir. AİHM kararına karşın zorunlu din dersi uygulamasında da ısrarını korumuştur. Tüm bunlara bakıldığında hükümetin özgürlükten, haktan ne anladığı çok açık görülebilmektedir” dedi.
Ülkemizde eğitimin içeriğinde ırkçı, şoven ve cinsiyet ayrımcı unsurlar olduğunu iddia eden Tunç, AKP iktidarı döneminde bu unsurlarda artış olduğu yönünde bulgulara rastlandığını kaydetti.
Tunç, “Türkiye özellikle 80 sonrasında uygulanan Türk-İslam sentezci politikalarla, dışlayıcı ve muhafazakar bir düşüncenin etkisine girmiştir. 12 Eylül, toplumsal ve kamusal alanı Türk-İslam sentezci düşünce ekseninde düzenlenmiş, eğitim kurumları da öğretim içeriğinde yapılan oyunlarla, yıllardır süren kadrolaşma ile bu gerici dalganın içerisine sokulmuştur. Son dönemde de AKP eliyle bu politikalar özellikle eğitim alanındaki kadrolaşma, imam hatiplerdeki öğrenci sayısının artışı ve ders içeriklerine ilişkin müdahalelerle sürdürülmüştür. AKP zihniyeti kimi zaman abdest suyunda şifa arayarak, kimi zaman Fransız Devrimi’ni anlatan bir portrede göğsü açık olan bir kadının üzerini örterek, birisinin yazdığı Yaradılış Aldatmacası adlı bir atlası okullarda dağıttırarak, İlköğretim müfredatında evrim kuramı yerine yaradılış düşüncesini yerleştirerek eğitim müfredatını İslami motiflerle değiştirme yoluna gitmiştir” diye konuştu.
AKP, eğitim hakkı, eşitlik ve özgürlükler konusunda iki yüzlü davrandı
“Eğitim sorunları karşısında siyasi iktidarın “üç maymunu” oynamış, Eğitim-Sen’in sorunların tespiti ve çözümüne yönelik önerileri görmezden gelinerek, kendi bildiğini okumaya devam etmiştir diyen Tunç, sonuçta hiçbir sorunun çözülemediğine değindi.
Tunç, “Bir insan hakkı olarak ve kamusal bir hak olarak baktığımızda “eğitim hakkı”nın ülkemizde, devletin sorumluluğunda bir hak olmaktan çok, parası olanlar için bir “fırsat” olduğu açıktır. Herkesin, eğitim hakkından eşit ve parasız şekilde yararlanamadığı dikkate alındığında, ülkemizin eşit, parasız, nitelikli eğitim açısından, diğer ülkelerle kıyaslanamayacak kadar geride olduğu söylenebilir.
Eğitim sistemi, her kademeden öğretmenler, farklı statülerdeki üniversite çalışanları, memurlar ve yardımcı hizmet personeli ile bir bütündür. Çünkü tüm eğitim ve bilim emekçileri, aralarındaki statü farklılıklarına rağmen, benzer ekonomik ve sosyal sorunları yaşıyor ve bir taraftan sorunları ile uğraşırken, diğer taraftan görevlerini yerine getirmeye çalışıyorlar. Eğitim sisteminde yaşanan sorunlar tüm eğitim emekçilerini olumsuz etkilemektedir. Yıllardır grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı mücadelemizin ne kadar doğru olduğu bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Siyasi iktidarlar, kendilerini zorlayacak bir gücü karşılarında görmeyince sorunların çözümü için adım atmamaktadır.
Eğitim sisteminin içinde bulunduğu sorunların aşılması ve Türkiye’de toplumun eğitim düzeyini yükseltmek, ancak gerçekleştirilecek köklü değişikliklerle olanaklı olabilir. Bu nedenle eğitim sisteminde yapısal değişiklikler gereklidir. Okul öncesi eğitimden başlayarak eğitim yatırımlarına, ders kitaplarının hazırlanmasından eğitim yöneticilerinin belirlenmesine; sınıf mevcutlarından eğitimin laik, bilimsel, demokratik ve kamusal yönünün geliştirilmesine özen gösterilmelidir. Derslik, okul, öğretmen açıklarından eğitimin genel bütçe içindeki payına kadar, eğitimin hemen her alanında köklü bir değişime gereksinim vardır. Gerekli değişiklikler yapılmadan atılacak her adım, sorunlarımızın sonraki yıllara ertelenmesinden öteye gitmeyecektir” şeklinde konuştu.
    Tunç, 2007-2008 eğitim öğretim yılı sonunda öne çıkan sorunları ise şöyle sıraladı: “Bütün gösterişli kampanyalara rağmen eğitimde istenilen okullaşma oranlarına ulaşılamamış, okul terkleri engellenememiş, özellikle kız çocuklarının okullaşma sorunu çözülememiştir. Eğitimin ticarileştirilmesi hedefi ve sosyal devlet uygulamasından vazgeçilmesinden dolayı eğitimin altyapısına ilişkin sorunlar çözülmemiş, aksine artmıştır. Bütçeden eğitime ayrılan pay yerinde saymıştır. Eğitim emekçilerinin gelirleri, giderlerini karşılamaya yetmemektedir. Atama bekleyen işsiz öğretmen adaylarına bu yıl yenileri eklenmiş, öğretmenlerin kadrolu istihdam sorunu çözülmemiştir. Eğitim bu yıl da sınava endeksli olmayı sürdürmüş ve bundan karlı çıkan özel dershane sektörü olmuştur. AKP hükümeti eğitim hakkı, eşitlik ve özgürlük konularında iki yüzlü davranmıştır. Eğitimde cinsiyet ayrımcılığını önlemeye yönelik adım atılmamıştır.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.