O filmin müthiş bir sloganı vardı

Güneş gitti, Stefan Kuntz geldi.

Futbol, kaldığı yerden devam ediyor.

Norveç maçında ne değişti?

Şapkadan tavşan çıkar.

Ama birisi oraya koyduğu içindir bu.

Bunu bile bile kanarız o numaraya.

Kuntz, saha kenarında daha ateşli, futbolcusuyla anı yaşamaya çalışan bir görüntü verdi.

Kısa sürede elinde bir sihirli değnek olsa belki de bu kadar yapabilirdi.

Doğru ile yanlış zıt kardeştir.

Aynı yerdedirler ama kendilerini aynı anda pek belli etmezler.

Futbolda da bu böyledir.

Hayatta da…

Hatırlar mısınız, Bursa’da çekilen bir futbol filmi vardı.

“Dar Alanda Kısa Paslaşmalar” adını taşıyordu.

Yakışıklı golcü rolünde şarkı Rafet El Roman vardı.

Kalede Meskensporlu Erkan Can rol alıyordu.

O filmin müthiş bir sloganı vardı.

“Futbol fena halde hayata benzer” deniliyordu.

Tersi de söylenebilir tabii.

Hayat fena halde futbola benzer.

İkisi de birbirine benzer aslında.

Küçük ayrıntılar var elbette.

Sahada 22 oyuncu yer alıyor.

Amaçları topu karşı takımın kalesine atmaktır.

Bunu yapabilmek için birbirlerini tamamlamak zorundadırlar.

Başarı ancak böyle mümkündür.

Hayat da böyle değil mi?

Ailenizle önce takımsınızdır.

Sonra çalıştığınız yerdekilerle.

Nihayetinde yaşadığınız ülkedeki insanların tümüyle.

Oyunu doğru oynayan ülkeler bugün dünyanın oyun kurucuları arasında yer alırken, takım olmayı beceremeyen ülkeler gelişmekte ve ikinci dünya gibi isimlerle alt basamaklara itilmiyor mu?

Hayat fena halde futbola benzediği için futbol bugün, dünyanın her tarafında milyarlarca insanı etkilemeye devam ediyor.

Milyarlarca insan futbolla yatıp futbolla kalkıyor.

Maç mı ne oldu?

Şu söz bir yanıt olabilir mi?

“Türk gibi başladık, Alman gibi bitiremedik.”

Norveç maçını kazanıp kazanmamak ne kadar önemlidir dersek, futbolun içinde olanlarla, futbolun büyüsünden faydalananlar çok önemli diyecek.

Oysa futbolu hayattan ayıran en önemli özelliği bir oyun olmasıdır.

Kuralına göre oynanan oyun sonuç verir.

Gerisi tesadüftür.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.