KURBAN

Bir Kurban Bayramını daha bitirdik. İnsanlığa çok tanrılı ilk çağlardan miras kalan, İslamiyet öncesinden gelen bu dinsel ritüel hiç sorgulanmadan kanlı bir gelenek olarak sürüyor.
Bu geleneğin sürmesi için de, yoksulların yılda bir kez et yiyebilme olanağına kavuştuğu var sayılıyor. Bu varsayımın ne kadar gerçekleştiği konusunda sağlıklı veriler olmasa bile güçlü gözlemler var.
Öncelikle kendi gözlemlerimiz ve yakın çevremizden edindiğimiz izlenimlerle 40-50 yıl öncesine göre Kurban Bayramları yoksulların et yemesine daha az vasıta oluyor.
Geleneğin, eski kurallara göre sürdüğü Anadolu’nun kırsal kesimleri yoksullaştığı ve nüfusu azaldığı için yoksulların et ile buluşması buralarda yeterince gerçekleşmiyor. Kalabalıktan giderek yaşanmaz hale gelen büyük kentlerde ise, artık, yoksullar ile varsıllar aynı mahalleleri paylaşmadığı için, varsılların oturduğu lüks gettolarda kesilen kurban etini dağıtacak yoksul bulunamazken, yoksulların mahallelerinde kurban kesecek güçte insan kalmadı. Üstelik gerek büyük kentlerde, gerekse kırsal kesimde kurban kesme gücüne sahip olanlar, özellikle yaz bayramlarında, tatil yörelerine hücum ediyorlar. Kurban da kesmiyorlar.
Önemli miktardaki kurban ise hayır kurumlarına, tarikatlara, cemaatlere bağışlanıyor. Sonuç olarak her Kurban Bayramında, önemli sayıda hayvan bir anda kesiliyor. Derisinden bağırsağına, etine, kanına kadar, milli servet sayılan hayvansal ürün ehil olmayan ellerde heba oluyor. Son yıllarda fiyatların anormal artışıyla kırmızı et, yoksulların ulaşamadığı yiyecek olmaya devam ediyor.
Bir tek günde, 4 milyona yakın hayvanın boğazlanıp yok edilmesine rağmen Türk halkı kırmızı et açısından, kişi başına düşen tüketimde, Afrika ülkeleri arasında yer alıyor.
Kırsal kesimde yapılan kayıt dışı satışları dikkate almadığımız durumda, geçen yıl ülkemizde 2 milyon yedi yüz bini küçükbaş, sekiz yüz altmış yedi bini büyük baş olmak üzere toplam 3 milyon beş yüz altmış yedi bin hayvan kurban edilmiş. Ziraat Odaları Birliğinin açıklamasına göre bu yıl 3 milyonu küçük baş, dokuz yüz elli bini büyük baş olmak üzere toplam 3 milyon dokuz yüz elli bin hayvanın kurban edileceği tahmin edildi. Bu açıklamaya göre en kötü olasılıkla bu yıl bir tek günde 420 milyon kilo et elde edildiğini kabul edebiliriz. Bu ise 80 milyon olduğu söylenen ülke nüfusu ile karşılaştırıldığında, kişi başına 4,250 kg et anlamına geliyor.
Türkiye’de kişi başına yıllık et tüketimi rakamları hakkında ne yazık ki sağlıklı veriler yok, 7,5 kg olduğunu söyleyen de var. 13.5 kg olduğunu söyleyen de var. Dünya Sağlık Örgütü verileri 25,3 kg olduğunu söylüyor. Dünya Sağlık Örgütü dünyanın diğer ülkelerindeki et tüketim rakamlarını da açıkladığı listenin doğru olduğu varsayımı ile bazı ülkelerin et tüketimlerinden şu örnekleri verebiliriz: Bengladeş, 4 kg. Sirilanka 6,3 kg. Etyopya 8,5 kg. Tanzanya, 9,6 kg. Endonezya 11,6 kg. Kenya, 16.7 kg. Angola 22,4 kg. Suriye, 22,8 kg. Türkiye, 25,3 kg. Gürcistan, 25,5 kg. Mısır, 25,6 kg. Tunus, 25,9 kg. Bosna, 27,9 kg. İran, 36,3 kg. Küba, 49,4 kg. Bulgaristan, 53 kg. Çin, 58,2 kg. Rusya, 62,9 kg. Yunanistan, 74,8 kg. İsveç, 80,2 kg. Almanya, 88,9 kg. Kanada, 94,3 kg. İsrail, 96 kg. Avusturya, 102 kg. ABD, 120 kg.
Bu rakamlar elbette bu ülkelerde üretilen kırmızı etin eşit dağıldığı varsayımına göre düzenleniyor. Etin eşit dağılmadığı düşünüldüğünde ortaya çok daha çarpıcı rakamlar çıkıyor.
Örnek vermek gerekirse listenin sonlarında yer alan gelişmiş ülkelere, hele ABD’deki rakamlara baktığımızda, kişi başına günde 330 gr kırmızı et düştüğünü görüyoruz. Bu miktarın eşit dağılmaması halinde bazı varsılların kişi başına günde 1 kg et yediğini ve ABD’de artık hastalık haline gelen obezitenin nedenini anlayabiliyoruz.
Bizim ülkemize dönersek, sıralamada hangi ülkelerle birlikte yer aldığımız, kimlerin gerisinde kaldığımız, tam bir utanç tablosu oluşturuyor.Bu tabloya göre ülkemizde kişi başına düşen yıllık 25,3 kg etin, beşte birinden fazlası sadece Kurban Bayramında tüketilirken, geriye kalan 20 kg’dan az et ile açlık çeken Afrika ülkeleri ile yarışıyoruz. Türkiye’nin kasaplık hayvan varlığının yüzde onunu bir tek günde tüketiyoruz.
İyimser bir bakışla, ülkemizde yoksulların Kurban Bayramı vesilesi ile kırmızı et ile buluştuğunu düşünsek bile, artık fiyat bakımından da ulaşılmaz hale gelen et ve hayvan varlığını ilgilendiren geleneklerimiz konusunu bir kez daha gözden geçirmenin vakti geldi de geçiyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.