Kiracılar

Kiracılar
Yerel seçimler yaklaştı ya, ortalık toz duman. Hatırlar mısınız? Bankalar arasındaki rekabetin kızıştığı zamanlarda bir banka reklamı vardı. Müşteriler bir o bankaya, bir bu bankaya koşuşturuyorlardı.
Şimdi de potansiyel seçmenler partiler arasında gelip gidiyorlar.
CHP, kara çarşaflı kadınları toplamış, partisine katmakla meşgul. Baykal’ın elinde bir avuç rozet, yakaları görünmediği için çarşaflara iliştiriyor.
Proje, İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin’e aitmiş. Genel Başkan da, projeyi mal bulmuş mağrip gibi sahiplenmiş.
Diğer tarafta da, başı açık ve bakımlı oldukları her halinden anlaşılan hanımefendiler hidayete ermişler(!) Kabe’nin Türkiye Şubesi’ne yüz sürmeye gelmişler. Başbakan Erdoğan’ın işi kolay. Rozet takmakta zorlanmıyor. Yakaları açık. İliştiriveriyor. Vitrindeki diğer hanımefendiler ile birlikte eller havaya.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın ki öyle mi? Kara çarşaflı hanımefendilerin benzerleri CHP vitrininde yok ki. Bütün iş Baykal’ın üstüne düşüyor.
Transferlerde AKP daha şanslı görülüyor. Ne de olsa iktidar nimetleri elinde. Yeni gelenler kurulu sofraya oturuyor. CHP öyle mi? Ortada sofra yok. Geleceksin, kazanacaksın, kazanmak için de sıkı bir şekilde çalışacaksın ki, sofra kurmaya ve yedirip içirmeye zemin hazırlayacaksın.
Kıyıda köşede DP ve ANAP gibi partilerin belediye başkanları, partilerinden umudunu kesmiş ve seçilme şansları kalmamış olanları ise AKP’ye kapak atmaya çalışmaktalar. Belediye nimetlerinin, ancak AKP tarafından kendilerine sunulacağına inanmaktalar.
Bunlarda vefa duygusu erozyonu meydana gelmiş demektir. Bazılarında ise manevi değer başından beri hiç oluşmamış. Onlar için maddi değerler vardır, gerisi faso-fisodur.
Biz bu türlerin pek çoğunu gördük. Partileri tarafından bakanlık seviyesine çıkarılmış nice anlı şanlı kişiler, daha sonra bir milletvekilliği için partisini bir gecede terk etmişler.
Netice ortada. Gittikleri partide kiracı konumunda ezilip büzülmüşler. Onların istediği kadar konuşabilmişler, onların istediği kadar gülebilmişler. Onlar, oranın kiracıları olmuşlardır.
Ev sahibi, istediği zaman tahliyesini gerçekleştirmiş; kapının önüne koyuvermiştir. Siyasi tarihimiz bunların örnekleri ile doludur.
Siyasi parti yöneticilerinin artık şunu bilmesi gerekir. Kendi partisinin felsefesine inanmamış ve ihanet etmiş birisi; hangi seviyede olursa olsun size faydadan çok zarar verir. İhanet etme duygusu olan kişilerin, yeni ihanetlerin içinde yer almayacağını kim düşünebilir.
Herkes şapkasını önüne koysun ve düşünsün. Tamamen menfaate dayalı bu gelişler ve gidişler hiçbir siyasi partiye hayır getirmez. Türk siyasetindeki yozlaşmanın bir kat daha artmasına neden olmaktan başka hiç bir işe yaramazlar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.