Hz. Ali (K.V.)’den seçme sözler

Hz. Ali (K.V.)’den seçme sözler
 -Her kap içine bir şey konulunca daralır, bilgi kabı ise dolduruldukça genişler.
-Her şey Allah’a karşı yoklukta, her şey Allah ile varlıkta.
-Her fenalıktan uzak kalmanın yolu, dilini tutmaktır.
-Verdiğin sözden dönme! Ahdine hiyanet etme! Düşmanın bile olsa aldatma!
-Çok kimse sanki varisleri kavga etsinler diye mal toplamaya çalışır.
-Allah’a dayanan yıkılmaz.
-Az ibadet edip, çok çalışmak; çok ibadet edip, az çalışmaktan üstündür.
-Kendini beğenme! Nefsine güvenme! Yüzüne karşı övülmeyi isteme!
-Hayır bulmak isteyen, işleri hayra yorsun.
-Şahsınıza kötülük edenleri affediniz; vatan ve milletinize kötülük edenleri asla!…
-Akıl ve tekbiri bozan iki şey: Biri acele iş, öbürü olmayacak şeyi istemektir.
-Yükseklik istedim, alçak gönüllülükte buldum,
Baş olmak istedim, bilgi sahipliğinde buldum,
Keramet istedim, takva ve ibadette buldum,
Rahat istedim, kıskançlığı bırakmakta buldum,
Yardım istedim, sabır ve tevekkülde buldum,
Şükür istedim, rıza ve kanaatte buldum,
-İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar.
-Dalkavuklardan sakın! Onlar arı gibidir. Ağzında bal, kuyruğunda zehir taşırlar.
-Haksızlıklara isyan etmeyenler, o yüzden gelecek felaketlere katlansınlar.
-En büyük insan; hırstan, intikamdan kurtulmuş olandır.
-Konuşmakta acele etmek, dinleyene tiksinti verir.
-İnsan bir şeye başlamakla değil, onu tamamlamakla övülmeye layık olur.
-Bildiği halde susmak, bilmediği halde söylemek kadar çirkindir…
-Akıl gibi mal, iyi huy gibi dost, edep gibi miras, bilgi gibi şeref olmaz.
-Kötülük eden insan, aynı kötülüğün kendisine de döneceğini bilmelidir.
-Öksüzü ağlatmaktan büyük zulüm olmaz.
-Söz söyleyenlerden olmazsan, dinleyenlerden ol.
-Eksiklikler içinde en kötüsü akıl eksikliğidir.
-Kazançlardan beklenen nice faydalar vardır ki; yoksulluktan başka bir şey getirmez.
-Hikmet, mü’minin nerede bulsa alacağı kaybedilmiş malıdır.
-Tamahlar yalancıdır.
-Dünyanın nimeti fani olduğu gibi, mihneti de geçicidir.
-Eşya nasıl bir birine kıyasla anlaşılırsa, insan da yakınlarına nispetle belli olur.
-Ölüm öyle bir geçittir ki, herkes oradan geçmek zorundadır.
-Her gecenin sonunda bir gündüz olduğu gibi, darlık ve karanlıktan sonra da bir genişlik ve aydınlık vardır.
-Kelam, süngü ve mızraktan daha tesirlidir.
-Akıllı düşman, cahil ve ahmak dosttan hayırlıdır.
-Bela gelince sızlanmak, tepinip yırtınmak, felaketi kemaline erdirir.
-Oburlukla sağlık birleşmez, kibirle büyüklük birleşmez,
Hasislikle ihsan birleşmez, edepsizlikle şeref birleşmez,
Kıskançlıkla rahat birleşmez, kin ile din birleşmez.
-Allah korkusu ile dökülen gözyaşı, gözlerin nurudur.
-Süs ve ziynete düşkün erkek, erkek olsa da mert olamaz.
-Bir kimse senden emin olmadı mı, sen de ondan emin olamazsın.
-Evlat sahibinin rızkı çoğalır.
-Kimseye karşı ihtiyaç sahibi olma ki, haysiyetin yükselsin.
-Mal, mülk insanın gözünü doyurmaz! Kalp zenginliğine çalış!
-Bilene danışmak sizi doğruya iletir.
-Sözü yerinde söylemezsen itibarını kaybedersin.
-Ne yükselme ile sevin, ne de alçalma ile mahzun ol.
-Sen kendini küçük bir yaratık sanırsın, bilmezsin ki “Ekber” olan senin içindedir!
-İnsan cahili olduğu şeyin düşmanıdır.
-Öfke; ızdırap ve rahatsızlıktır.
-Tembellik, insanı vaktinden önce yıpratır.
-Düşünmeden söz söyleme, alacağın cevaptan mahçup olursun.
-İntikam hissi ile efendilik, bir arada barınmaz.
-Yalancıdan mürvet beklenmez.
-Hasis müslümandansa, cömert kafiri tercih ederim.
-Nice kimseye vefa gösterdimse de, onlardan karşılık göremedim. Böyle iken vefa göstermekten asla vazgeçmedim.
-Bir hakikati müdafaa ederken, ona önce kendiniz inanmalısınız! Başkasını inandırmak sonraki iş…
-Ey nefs; senin sözün gümüş bile olsa, sükutun altındır.
-Her derdin bir ilacı vardır ama, ahlak bozukluğunun yok…
-Anaya ve Babaya saygı ve bağlılık, Allah rızası için edilen ibadetlerle beraberdir.
-Dostluk Allah için oldumu, halis ve gerçektir; menfaat için olunca da zararlı ve yalancı…
-Başkalarının felaketinden hisse kapanlar ve ona göre davranmaya bakanlar, bahtiyar insanlardır.
-Eğer ararsak kendimize kolayca bir düşman bulabiliriz, fakat ne kadar arasak dost bulmak kolay iş değil…
-Nice kimseler vardır ki yüzünüze güler ve arkanızdan söylemediğini bırakmazlar. Bunlar ne samimi bir dost, ne de hakiki bir düşman olabilirler. Ancak hiçliklerini ve ahlaksızlıklarını meydana çıkartmakla kalırlar.
-Sana yapılmasını istemediğin bir şeyi başkalarına yapmamak, düsturun olsun.
-Günah işleyen bir kimsenin tevbe ve istiğfar etmesi farz… Fakat günah işlememeye dikkat etmesi ondan üstündür.
-İhtiyarlığında huzur bulmak için, gençliğinde çalışmış ve tedbir almış olan kimse, selim akıllıdır.
-Gün görmüş, tecrübe sahibi kimselerden öğüt alanlar yanılmaz.
-Zulüm ve kötülüğün her çeşidine felaket nazarı ile bakmayan, onun daha belasına uğrar.
-Kamil insan herkesin hayrını isteyendir.
-Sen nasıl rızkını ararsan, o da seni arar ve mutlaka bulur.
-Akıllı insan ne sırrını ifşa eder, ne de başkalarının sırrını kurcalar.
Özgüven Özeleştiri
“Tabiat kanunlarına uyumlu olmayan her kanun, zaman içinde yok olmaya mahkumdur.”
Hayata ve olaylara daha yüksekten bakabilmek yarışı getirir. Kâmil bir insan, şahsi menfaatlerini değil, bilgisini, ilmini, hoşgörüsünü ve marifetini kullanır. Tabiatta eşitlik değil, çeşitlilik zenginliktir. Dinde zorlama olmaz. Aile de, Devlet de, tavsiye eder, yol gösterir. Başkalarına zarar vermeye başladığınız anda, size sınırlar koyar. Israr cezayı getirir. İşlenen suç ferde aittir. Hakim olan Allah’da, Mahkemedeki Yargıç da, işlenen suçtan dolayı suçluyu yargılar. Toplumun bir kesimi veya tamamı yargılanamaz. Hele, hele suçu işlememiş birini, bu suçu sen gelecekte işleyebilirsin diye yargısız infaz, insaf sahibi bir kimseye yakışmaz.
Son zamanlarda ülkenin kamuoyu, “türban!…” kelimesine sıkıştırılan, başörtüsüne kilitlendi. Bu durum bütün toplumu rahatsız eder hale geldi. Biz terimlerin manasını unutunca, istişare etmeyi, diyalog kurmayı, karşılıklı saygıyı ve toplumsal sevgiyi unuttuk. Tartışmıyoruz, kavga ediyoruz!…
Halbuki; özgüven, özeleştiri yapabilmemizi sağlar. Yeri geldikçe özeleştiri yapabilen insanlar selim akılla tartışabilirler. Gelin beraberce şu soruları kendimize sorarak özeleştiri yapalım ve gönüllerimizde cevap bulmaya çalışalım…
-Temel hak ve özgürlükler tartışılamaz.
-Başkasının adına gelecekte ne düşünür veya ne yapar diye hüküm verilemez.
-Yasaklar toplumları kutuplaştırır.
-İnançlar maddi ve manevi rant sebebi olmamalıdır.
-Din de, laiklik de, Cumhuriyet kazanımları da, başörtüsü yüzünden yıkılacak kadar çürük temeller üzerinde değildir.
-Tartışmaları sertleştirmek, kutuplaşmayı arttırır, mağdurları güçlendirir.
-Sosyal devlet ve sosyal yapı batıda baskın olduğu halde, Türk toplumunda aile ve devlet etkin ve koruyucudur.
-Liberal kapitalist sistem toplumsal içe kapanmayı getirmiştir. Bu da muhafazakar yapıyı arttırıp, yenileşmeyi, kendini aşmayı, en önemlisi teşebbüs sinerjisini bitiriyor. Ekonomik yönden ve rant bakımından, büyükleri büyütürken; küçük ve orta boy işletmeleri yok ediyor.
-İslam dini başörtüsü çerçevesine sıkıştırılmaya çalışılarak, dinin; iman, ahlak ve edep yönü kapatılıyor.
-Bizde mahalle; sosyal dayanışmayı sağlar. Sosyal yapıdaki intibaksızları giderir. Hz. Peygamber; “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” buyuruyor.
-Bütün dünyada olduğu gibi; bizde de kontrol edilebilir insan yetiştiren eğitim modellerinin ürünleri test ediliyor.
-Yeni dünya modelini sunanların; kendi istedikleri ve kontrol edebilecekleri bir din oluşturmaya çalıştıkları aşikardır. Bu havanın yaydığı etki ile kendi doğru sandıklarımızı topluma dayatıyoruz.
-Dinin de, demokrasinin de, verdiği ferdi tasarruf ve hareket hakkına yasak koyuyoruz. Çeşitli baskılarla sosyolojik ve psikolojik zulüm uyguluyoruz.
-İnsan; Atatürkçü, Cumhuriyetçi, Demokrat, Milliyetçi ve İnançlı olabilir. Bunların arasında hiçbir çelişki ve kavga yoktur. Kurtuluş savaşını yapan, bağımsızlığı için yedi düvele baş kaldırıp kanları ve canları pahasına bu ülkeyi bize bırakan Atalarımız, ölürken şehit oldular.
Gönül yüksekte gezer, dembedem yoldan azar,
Dış yüzüne o sızar, içersinde ne var ise,
Sağır işitmez sözü, gece sanır gündüzü,
Kördür münkirin gözü, alem münevver olsa,
Sen, seni ne sanırsan, ayruğa da onu san,
Dört kitabın manası, budur eğer bilirsen.
Hz.Yunus Emre(k.s.)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.