Hastane mi, pastane mi?

Karacabey Devlet Hastanesi'nde sular bir türlü durulmuyor.
Bu köşenin okurları anımsayacaktır. Hastane'deki akıl almaz yanlışları defalarca dile getirdim. Yolsuzluktan, usulsüzlükten tutun da sahte rapor verilmesine, devletin yasak koyduklarına ihale peşkeşlenmesine kadar yazmadığımız rezalet kalmadı.
Bu arada, sahte rapor vermekten Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmakta olan doktorla ilgili, “Tüm suçlardan aklandı, görevinin başına döndü. Devlet Hastanesi Özel Hastane Gibi Çalışıyor” diye düzmece haber yapan sözde gazeteciler de oldu.
Uzatmadan, 2.5 yıldır sahtekarlık suçundan yargılanan Ortopedi Uzmanı Sibel Çalap Ece'nin 16/04/2013 tarihli kararla 1 yıl, 15 gün hapis cezasına çarptırıldığını da anımsatarak asıl konumuza gelelim.
AKP, Karacabey Devlet Hastanesi'nde huzurlu ve verimli bir çalışma ortamı istemiyor herhalde. Son 10 yılda 10'a yakın başhekim değiştirildi. Nevin Demir ile Yavuz Kaan Bütün'ün dışındakiler boş çıktı. Hastaneye hiçbir artı getirmedikleri gibi, kusursuza yakın başarı sağlayan Demir ile Bütün'ün elde ettiği mirasları da hoyratça harcadı.
Demir ile Bütün'ün günahları neydi? Dürüst, üretken, çalışkan olması ve herkesi aynı eşitlik içinde kucaklamasıydı.
Hastane kayıtları ortada, hastalar da burada, bakın bakalım ne göreceksiniz? Sorun bakalım ne duyacaksınız? Nevin Demir ile Yavuz Kaan Bütün'ün dışında kalanların ismi okunuyor mu?
Hastanede, dürüst başhekim, huzurlu ortam ve verimli çalışma aranmış olsa, Demir ile  Bütün, gözle görülen başarı çıtasını sürekli yukarıya taşırlarken görevlerinden uzaklaştırılır mıydı? Ya da AKP, söz konusu iki başarılı bürokratı neden başhekim yaptı? Başhekim yaptığı bu bürokratları neden görevden aldı?
Basiretsizlik mi? Beceriksizlik mi? Akıl tutulması mı?
Anla anlayabilirsen?
Bunun açıklamasını kim yapabilir?
07 Nisan 2011 tarihinde, “Matlı'nın yumuşak karnı hastane” başlıklı yazımıza bakalım neler söylemişiz: “Adı var, kendi yok. Hastane, pastane oldu. Herkes rant peşinde. Kim ne zaman geliyor, ne iş yapıyor, ne zaman gidiyor? anlayana aşk olsun. AKP kendi getirdiği yöneticileri her nedense sık, sık değiştirirken, Hastanede gözle görülen çöküş başladı. İflas kaçınılmaz oldu. Hastalar küçücük rahatsızlıklarında Mustafakemalpaşa'ya, Bursa'ya postalanıyor. Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir anlayışı hüküm sürüyor. Doktorlar birer, birer kaçıyor. Hastaneye gidip de memnun olduğunu söyleyen hasta gösterebilmek çok zor. Örtbas edilen şikayet ve soruşturma dosyalarını çuvallar almaz. Yurt dışındaki ebelere Hastanede yatıyormuş gibi gösterilerek “Sahte rapor” verilmesinden tutun da, tedavi dahi olmayan isimlere, “Diş yapıldı” diye fatura kesilmesine kadar uzanan rezaletler zincirine her gün yenileri ekleniyor. Doktorlar, hemşireler birbirleriyle konuşmuyor. Herkes birbirinin kuyusunu kazıyor. Hastanede huzur yok. Huzur olmayan yerde, verim olur mu?”
Yukarıda okuduklarınızı iki yıl önce dile getirmiştim. Görünen o ki, değişen bir şey yok.
Hastane, her gün gazetelerin boy hedefinde: “Bir koltuktan iki maaş… Kimileri istifa ediyor… Kimileri emekliye ayrılıyor… Devlet Hastanesinde sular bir türlü durulmuyor… Uzman doktorlar neden kaçıyor..? İpekoğlu, Hastanedeki ilginç uygulamalarıyla tepki çekiyor… Başhekim eleştirilerin odağında… Sahte rapora 1 yıl 15 gün hapis cezası…”
Son aylarda çıkan gazetelerdeki manşetler de böyle.
    Hastane, sanki pastane.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.