Birbirimiz neden anlamayız!

BİRBİRİMİZİ NEDEN ANLAMAYIZ!
Birbirimizi neden anlamayız? “Anlamak istemediğimiz için.” Peki neden “Anlamak istemeyiz?” Bu sorunun yanıtı çoğunlulukla o kişi ya da o konu hakkında önyargımız vardır. “Kişinin ne söyleyeceğini, ne yazacağını ya da neden söyleyip neden yazacağını” bildiğimizi düşünmemiz bizde önyargı oluşturmuştur. Bu da söyleneni dinlememizi veya yazılanı anlamamızı engeller. Dinliyormuş gibi yapar ama aslında dinlemeyiz. Veya okuduğumuzu peşin yargı ile okuruz. Bu durum en çok ev içindeki bireylerin birbirleriyle olan ilişkilerinde, işyerlerindeki ilişkilerde, kitle iletişim araçlarına karşı olan tutumlarımızda görülür. Bu önyargıların temelindeki önemli yanlış ise, “ onun ne diyeceği bellidir” veya “Onun yazdıkları zaten hep aynı” gibi önyargılı tutumlar birbirimizi anlamayı engeller. Bu yüzden de birbirimizi anlama özürlüsü durumuna düşeriz.
Karşımızdakini dinleme biçimlerimiz çok çeşitlidir. Kimisi anlatılanları “Can kulağı” ile dinler, kimisi “Bilinen malum yer ile”.
“Can kulağı ile dinlemek,”Empatik dinlemenin tanımıdır. “Can kulağı,” yüreğimizin, gönlümüzün kulağıdır ve “Anlamak için dinlediğimizi” belirtir. Empatik dinleme; kendimizi onun yerine koyarak dinleme, anlamak için dinleme demektir ve iletişimin çok değerli bir anahtar davranışıdır. Empatik dinlemeyi bilen ve uygulayan birisi, karşısındaki ile iletişim kurmada en önemli basamağı çıkmış demektir. Bu konuda güzel bir söz vardır; “Yürekten çıkan söz, yüreğe ulaşır, ağızdan çıkan söz kulakta kalır” derler. Türk Milletinde de genelde işine gelmeyenleri kulak arkasına atmak gibi bir özellik vardır. Bu da söylenenleri veya yazılanları hiç önem vermeden dinlemek veya okumak anlamına gelir.” Sen onu külahıma anlat” deyimi de, söylenenlere veya yazılanlara inanılmadığını belirtir.
İletişim kurmak için mutlaka birbirimizi “Empatik dinleme” ile dinlemeyi başarmalıyız. Bunun yolu da “Karşımızdakini anlamak için dinlemenin içtenliği’nden geçer.İçten olalım yeter…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.