Atatürksüz müfredat hükümsüzdür

AHMET AYGÜN ATA KÖŞE YAZISI

“Nush (öğüt) ile uslanmayanın hakkı tekdir (azarlama);tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.” özdeyişini pratikte yaşayan Akp anlaşılan halâ Atatürk ve Cumhuriyet Değerleriyle çatışmaktan vazgeçmeyecek. Abd destekli fetö darbesi ile her yeri Atatürk’ümüzün dev resimleri ile süslemeleri sığınma uzmanı oldukları takıyyecilik ile açıklanabilir.
“Ne istediler de verdikleri” ışık evleri çıkışlı fetö terör örgütüne son bir yıldır Atatürk ve Cumhuriyet Değerlerine düşman Gaybubet evleri çıkışlı Menzil tarikatı ile devam ediyorlar. Hazırladıkları Milli Eğitim müfredatında bilimsel olmayan, din dışı bilgilere, Arap gelenek ve göreneklerine yer verdiler. “Cihat” kavramını Abd’nin buyurduğu anlamda görüyorlar. Dini İslam olanların birbirleriyle verdikleri savaşa “cihat” diyorlar. Fetö darbesi bir cihat değil Türkiye Cumhuriyetine karşı bir saldırıdır. Kurtuluş Savaşı ile darbe direnişini bir tutmak ise akıl ve izan dışıdır, birilerine yaranmaya çalışmaktır.1960’larda başlayan bu yapılanma dini İsrailiyat ile değiştirerek şeyh, şıh, hocaefendi dini durumuna getirdi. Tarih biliminden bihaber Akp Fetöyü yorumlarken yanlışlarına yeni yanlışlar kattı. Cihat kavramını Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk İlke ve Devrimleri, Cumhuriyet Değerleriyle çatışmaya indirgediler, emperyalizm kurgusu mezhepsel kavgalara destek verdiler. Türkiye’de bu kavgaya meydan vermeyecek Yurtsever, Ulusalcı, Kemalist kitle örgütlerinin ve yurttaşların tepkisi nedeniyle “bu yıllık kaydıyla” cihat adlı içi boş konuyu müfredattan çıkardılar.
Atatürk ve Cumhuriyet gerçeklerini devlet kurumlarından, logolarından çıkarttıktan sonra sıra Milli Eğitime geldi. Bir ülkenin Milli Eğitiminden Bağımsızlığımızın Başkomutanını, Cumhuriyetinin Kurucusunu çıkarmak aymazlıktır. Acı olanda “kadını insan sıfatına sokan” Laiklikle siyasette etkin olan Akp’li kadınların gıkının çıkmaması. Atatürk’ün varlığını, gerçeklerini müfredattan çıkarmak, çıkarmaya çalışmak hatta düşünmek bile ülkenin ve ulusun birliğine dinamit koymaktır. Milli olmayan eğitim ülkenin bölünmesine hizmet eder. “Tek” sözcüğü ardına sığınarak ülkenin bütünlüğü, Ulusun birliğine hizmet edilemez. Bu bile Akp’nin Türkiye Cumhuriyetinin hükümeti olmadığının, olamadığının, olamayacağının kanıtıdır.
1980 Amerikancı darbesiyle Abd’nin Türkiye’yi bölme öğretileri devreye sokularak Milli Devleti savunanların tasfiyesi başladı. Yanı sıra Ab’ye girme sevdalısı siyasi partiler Ab’nin Atatürk’ü ve Devrimlerini silin talimatını hem görmezden geldi hem de uygulamaya başladı. Sözüm ona çağdaşlaşmak Atatürk’ü silerek olacaktı. Çağdaşlaşma zaten Atatürk Devrimleri ile başlamıştı. 1950’lerden başlayarak saltanat artıkları ve sömürgeciliğin işbirlikçileri siyasi partilerde yeniden yer almaya başlamıştı. Süreç içinde etnik, dinsel özgürlük diyen emperyalist işbirlikçilerde çağdaşlaşmanın ardına sığınarak özgürlükleri bölücülükle aynı anlamda işlemeye başladı. 1990’lar Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmenin yolu olarak sızmalarla ve bu sızmalara özgürlük adı verilerek desteklenmekle geçti. Pentagon doktrini “Yeni Türkiye ” Akp’de zemin buldu. 70 yıldır Atatürk’e ve Cumhuriyete saldırılar için “demokrasi etiketi” yapıştırılan siyasi partiler ve iktidarlar ile sürüyor. Onca yitiğimize karşın başarılması, başarılamayacak da…
Türkiye Cumhuriyeti’ne bunca saldırıya karşın Milliyetçi, Cumhuriyetçi kesimlerin giderek hizmet eden suskunluğu, mücadelesizliğine karşın Atatürk’ün Çocukları, Atatürk’ün Kadınları durmuyor. “ATATÜRKSÜZ MÜFREDAT HÜKÜMSÜZDÜR ” diyen Türkiye Gençlik Birliği, Türkiye Talebe Birliği, Cumhuriyet Kadınları Derneği ve Öncü Gençliği alınlarından öpüyorum. Gençlerimiz ve Kadınlarımız emanete sahip çıkıyor. “Atatürk’ü Tarih Kitaplarından Çıkarabilirsiniz; Ancak Tarihten Silemeyeceksiniz”…Bunu anlayamıyor iseniz, anlamamakta devam edeceksiniz; tarihin karanlık ve lanetlenmişler sayfaları sizleri bekliyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.