50 yıl arayla Bursa’ya bakış!

Bir süre önce Necdet Yazıcıoğlu ile Dr. Ceyhun İrgil’in birlikte yazdıkları ‘Bursa’dan Kore’ye 80 Yıllık Öykü’ adlı kitaptan söz etmiştim.

Kore savaşında bulunmuş, oradaki acımasızlığı yaşamış, aradan bunca yıl geçtikten sonra savaşı, oraya gidiş nedenimizi sorgulayan Necdet Yazıcıoğlu’nun anılarından bir bölümü aktarmıştım.
 *** 
1929 yılında Bursa’da doğan, eğitim yaşamının ardından profesyonel askerliğe geçen Necdet Yazıcıoğlu, kitapta uzun yıllar ayrı kaldığı Bursa’ya bir yabancı heyetle birlikte dönerken şu gözlemlerini aktarır:

Yalova’dan memleketim Bursa’ya geçtik. Uludağ’a çıktık. Haziran yürüyüş ve gezi için Uludağ’ın en güzel zamanlarıdır. Yaz ayında Uludağ zirve tepede karları görünce şaşkınlığını gizleyemedi. Yüzüne kar sürüyorken eşi de ‘Bak Necdet kollarım, yüzüm, omuzlarım güneşten yandı. İngiltere’de bu güzel güneş yok. Hep yağmur var’ dedi.

Kirazlıyayla’da yemek için durduk. ‘Kendin pişir kendi ye’ kebapları ile salata ekmek yiyip, o şurup gibi suyu içince mest oldular. Teleferikle aşağıya Bursa’ya indik. Araba ile Yeşil Cami’nin arkasındaki kafelerin birinde çay içmek için oturduğumuzda İngiliz misafirimiz bana dikkatlice bakarak, ‘Sana bir şey söylemek istiyorum’ deyip başını yukarı kaldırıp eliyle işaret ederek, ‘Ey Allah’ım, sen ne adaletsizsin. Yeteri kadar çalışmayan bu insanlara dünyanın en güzel ülkelerinden birini vermişsin’ deyip bana dönerek, ‘İstanbul’u gezdik. Yollarda, duraklarda çöpler, sigara izmaritleri, yere tüküren insanlar var. Adalar son derece güzel ama bakımsız. Yeterli ilgi gösterebilseydiniz çok daha fazla turist gelebilirdi. Ama siz bunu yapamazsınız’ deyince çok üzüldüm.”

(Sayfa-148).

1970’li yıllarda yaşadığı bu anıyı kaleme alan Necdet Yazıcıoğlu’nun yolu, aradan yaklaşık 50 yıl geçtikten sonra bir kez daha doğduğu, büyüdüğü topraklara düştüğünde şunları söyler:

Yarım asır sonra çocukluğumun Bursa’sında tekrar hatıralarımı yaşamak için eski mahallemiz ve çarşıyı gezerken o yeşil Bursa’nın talan edildiğini görmek… Özellikle Tophane tepesinden bakılınca kentin içine hançer gibi saplanmış TOKİ binaları canımı çok acıttı. Bursa ve Bursalılar böylesine inşaat ve kent yağmalarını hak etmiyor. Tarihi ve doğal dokunun son yıllarda talan edilmesi geleceğe aktarılacak bir şey bırakmıyor. Bu yıkım ve betonlaşma ile hatıralarımız, öykülerimiz yok olup gidiyor.”

(Sayfa 211).

100 yaşına merdiven dayamış Necdet Yazıcıoğlu’nun hayal kırıklığıyla anlattığı Bursa’yı bu haliyle bile koruyamıyoruz.

Değerleri muhafaza etmeyi temel ilke bilen muhafazakar bir iktidar Bursa’nın yeşilini, doğasını, tarım alanlarını muhafaza etmemek için bin takla atıyor, bin numara yapıyor.
 *** 
Bu yazının dipnotu: ‘Bursa’dan Kore’ye 80 Yıllık Öykü’ adlı yapıt Halk Kitabevi tarafından yayınlandı. Çok özel bir yaşam öyküsü okumak isteyenlere hararetle öneririm.

ÇANKAYA BELEDİYESİ YEŞİLLENDİRİYOR, BURSA İMARA AÇMAYA ÇALIŞIYOR!



Birkaç gün önce Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’in, Bursa’dan daha fazla yeşili olan Ankara’da yeni yapılacak kent ormanı ve parkla ilgili paylaşımını gördüm:

Kırkkonaklar’dan Boztepe’ye uzanan ve tamamı 750 dönüm olan bu alanın, 550 dönümünü ağaçlandırarak kent ormanı, 200 dönümünü harika bir park yapacağız. Ankara’nın en büyük yeşil alanlarından biri olacak. Proje çalışmamız bitmek üzere. Bu yaz yapımına başlayacağız.”

Bozkır Ankara yeni alanları ağaçlandırıp, yeşille tanıştırırken, Bursa tarım alanlarını organize sanayi bölgelerine dönüştürmeye, havaalanını imara açmaya çalışıyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.