30 AĞUSTOS SONRASI

Uluslar büyük evlatları sayesinde nefes alırlar.

F. Hüsnü DAĞLARCA

Yüzyıllar ender olarak DAHİ’ler yetiştirir.

Ne yazık ki, bu talihsizliğimize Bu DAHİ 20.yüzyılda Türk Milletin’e nasip olmuştur.

Floyd George, İngiltere Başbakanı Büyük Taarruz’dan sonra meclis konuşması.

“O”, bizlere, ingilizlerin yenilebileceğini öğretti.

GANDİ

ATATÜRK’ÜN akşam sofralarına bir süre katılabilseydim; bir fakülte daha bitirmiş olurdum.

Dönemin Fransa B. Elçisi

Bu büyük ulusun büyük evladı, Dahi, akşam sofralarını fakülte düzeyinde eğitim-öğretim yuvasına dönüştüren, emperyalizme karşı ezilen ulusların ilham kaynağı, İnsanlığın aklına ve gönlüne

30 Ağustos’ta ki askeri başarı ve sonrası yaptıkları ile girdi.

Aklı ve yüreği, özgürlük, bağımsızlık erdemiyle, gönlü yurt ve insan sevgisiyle dolu olanlar o gün,

“O”‘nun yanındaydılar.

“O”‘nun yanındaydılar.

Onların Başkomutanları idi. Bizlerin ise;

” ULU ÖNDERİ” Gazi Mustafa Kemal’i ve tüm Yoldaşlarını saygıyla, minnetle anıyorum. Türk Ulusunun bu büyük bayramını yürekten KUTLUYORUM.

***

ATATÜRK’TEN GÜNÜMÜZE MÜTHİŞ ÖNGÖRÜ

May 9th, 2011

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kuruluşundan birkaç gün önce Atatürk, Ali Fuat Cebesoy ve Adnan Adıvar’la İsmet İnönü’nün evinde konuşuyor.

Okuduktan sonra bugün içinde bulunduğumuz durumu bir düşününüz.

*

Oturdular. İsmet Paşa’nın hatırını sordular. Siyasî hayata barış içinde başlamak istedikleri anlaşılıyordu.

Gazi, İsmet Paşa ile konuşan Ali Fuat Paşa’yı izledi bir süre. Gençliğinden beri tanırdı. Kâzım Karabekir’i, Refet Paşa’yı, Rauf Bey’i, Dr. Adnan’ı tanıyalı hayli olmuştu. Siyaset hayatında hiçbirinin deneyimi yoktu. Gelecek günleri düşünerek içi sızladı. Ali Fuat Paşa ile Dr.Adnan Bey’i incitmemeye çalışarak uyarmaya çalıştı:

“Cumhuriyeti güven altına almak ve uygarlık dünyasına katılabilmek için yapılması gereken pek çok iş var…”

“Haklısınız.”

“..Hiç olmazsa bir süre daha, cehaletin, geriliğin ve yoksulluğun üzerine birlikte yürüseydik, daha iyi olmaz mıydı? Birbirimizle çatışırsak bundan kimlerin yararlanacağını kolayca bilebilirsiniz. Çok partili, özgür, ileri bir siyasî hayat Cumhuriyetin gayesidir. Siyasî denetim devletin sağlıklı işlemesini sağlar. Sofya’da ataşemiliterken Bulgar parlamentosundaki tartışmaları imrenerek izlerdim.

Ama halkın çok büyük çoğunluğu okur-yazar değilse, demokrasi fikri, ruhu, bireylere kadar inmemiş, toplum hayatına sinmemişse, aşiretler, kabileler, tarikatlar, başlarındakilerin emrine göre hareket ediyorlarsa, çok partili hayat, ne gerçek bir çok-partili hayat oluyor, ne de seçim gerçek seçim oluyor. İktidar yarışması çok çabuk kavgaya, komitacılığa ya da dini kullanarak oy kazanma mücadelesine, hurafelerle, yalanlarla, iftiralarla, halkı kandırmay dönüşüyor. Yakın tarihimiz bunun acı, uyarıcı, ihmal edilmez örnekleriyle dolu. Millî Mücadele başındaki isyanları unutmayınız. Türlü yollarla doğuda batıda yirmiden fazla isyan çıkarttılar. Siz Ali Fuat Paşa, Bursa’da sahte bir hoca yakalamıştınız, hatırladınız mı?”

“Evet efendim.”

“..İngiliz ajanı çıkmıştı değil mi?”

“Evet paşam.”

“Türlü yollarla, en çok da dini kullanarak halkın bir bölümünü, vatanı kurtarmak için çırpınan orduya karşı harekete geçirebildiler. Bunu unutmuyoruz. Onun için çok dikkatli olmalıyız. Kimse bağnazlığın, yobazlığın sırtını sıvazlamasın. Buna izi vermeyin. Uygarlık hoşgörü demektir. Halkımıza bunu anlatmayı elbirliği ile başarmalıyız.”

Ayağa kalkınca, misafirler de kalktılar. Soğuk bir sesle, “Türkiye’nin şartları bakımından erken olmakla birlikte, çok partili hayata geçilmiş olmasından memnunum” dedi ve ayrıldı. Hiç de memnun olmuş gibi görünmüyordu.

(Turgut Özakman, Cumhuriyet-Türk Mucizesi, İkinci Kitap)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.