SOSYAL KAYGI / UĞUR OKULLARI REHBER ÖĞRETMENİ NİHAL TEZER

Çocuğunuz yeni biriyle tanışırken aşırı heyecan duyuyor mu? Topluluk önünde konuşma yapmaktan korkuyor mu? Yeni girdiği ortamlarda sürekli ikinci planda mı kalıyor? Teneffüsler de  arkadaşlarıyla vakit geçirmek yerine sınıfta tek başına kalmayı mı tercih ediyor? Bu davranışların sosyal kaygı ve ye sosyal fobi adı verilen durumdan kaynaklı olup olmadığını iyi anlamak gerekir.

Sosyal kaygı, kişinin başkaları tarafından yargılanabileceğini düşündüğü toplumsal ortamlarda, utanç verici bir konuma düşeceği konusunda belirgin ve sürekli korkusunun olduğu bir kaygı bozukluğudur. Bu kişiler, tek başlarına korku ve endişe duymadan yapabildikleri şeyleri, başkalarının yanında aynı rahatlıkta yapamazlar. Sürekli olarak başkalarının ne diyeceği, ne düşüneceği odak noktalarındadır. Bu yoğun duygu durumuyla baş edebilmek için de, sosyal ortam ve faaliyetlerden kaçınmaya çalışırlar.

Erken yıllardan itibaren görülebilen sosyal kaygı okul, iş, aile, sosyal hayat gibi yaşamın pek çok alanında kişinin gelişimini, benlik algısını ve hayat kalitesini olumsuz etkilemektedir. Sosyal kaygı yaşayan öğrenciler derse katılmak, topluluk içinde söz almak, sunum yapmak, tahtaya kalkıp yazı yazmak, öğretmenlerle iletişim kurmak, sosyal etkinliklere, mülakatlara katılmak, karşıt düşüncelerini ifade etmek ya da teneffüslerde yaşıtlarıyla iletişim kurmakta zorlanabilir ve bu durumlardan kaçınma davranışı gösterebilirler. Sosyalleşme ve öğrenme süreçlerinden uzakta kalmak öğrencilerin gelişimini olumsuz yönde etkiler.

SOSYAL KAYGI YAŞAYAN BİREYE DESTEK OLABİLECEK ÖNERİLER            

Çocuğunuzla kurduğunuz iletişim diline özen göstermek, ona model olmak, mükemmeliyetçi yaklaşımdan ve eleştirel dilden uzak durmak çok önemlidir.

 ● Çocuğunuzun çevresindekilerle kıyaslanması kendini yetersiz ve değersiz hissetmesine, içine kapanmasına yol açabilir. Kıyaslamadan kaçınmak ve kendi gösterdiği başarılarından örnek vererek yüreklendirmek kendini geliştirme yönünde daha istekli olmasını sağlayacaktır.

 ● Çocuğunuza yaşına uygun ve başarabileceği görevler vermek, kendini ifade etmesine fırsat tanımak özgüven gelişimine katkı sağlayacak ve kaçınma davranışını azaltacaktır.

● Anne-babanın, çocuğun karşılaştığı her türlü problemde çözümleyici görevini üstlenmesi çocuğun problem çözme becerisinin gelişmesine engel olduğu gibi kendi başına mücadele etmesi gereken durumlarda kaçınma davranışını tetikler. Bu durumlarla karşılaşılmaması için çocuğunuzun problemini çözmek yerine durumu farklı açılardan incelemesine yardımcı olmak, çok yönlü düşünmeye teşvik etmek ve ona çözüm yollarını uygulaması için zaman vermek daha faydalı olacaktır.

● Çocuğunuz okulda arkadaş bulmakta zorlanıyorsa, anlaşabileceği akranlarıyla okul dışı görüşme zamanları ve sosyal etkinlikler organize etmek ilişkilerine destek olacaktır.

● Spor (özellikle takım sporları) ve sanat gibi alanlar çocuğunuzun benzer ilgi alanlarına sahip olduğu yaşıtlarıyla bir araya gelmesi ve sosyal becerilerini geliştirmesi için, ona uygun bir zemin hazırlayacaktır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.