Şiddet

Şiddet
Mardin’in Mazıdağı İlçesi’ne bağlı Bilge Köyü’nde kadın, çocuk, yaşlı insanların aynı köy nüfusuna kayıtlı yakın akrabaları tarafından katledilmeleri, tüm insanlarımızı şoka uğrattı…
Katledilen insanlar, islami usullere göre yapılan düğün törenine katılmışlardı. Namaz kılıyorlardı. İçlerinde hamile kadınlar, çocuklar vardı. Ölenler arasında köyün imamı da bulunmaktadır. Basından okuduğumuza göre, imam aydın biri. Köyün insanlarına islamı, okumanın-öğrenmenin önemini anlatmak için canla, başla çalışıyor, çocuklar okuldaki derslerinde köyün öğretmeni ile birlikte yardımcı oluyor. Köyün insanlarına, çocuklarına daha fazla yardımcı olmak için Kürtçe öğreniyor.
Olayın bir kan davasından çok, arazi anlaşmazlığından çıktığı anlaşılıyor. Köydeki bazı aileler diğer ailelerin arazilerine haksız olarak el koyuyorlar. Köyün genç imamı bu durumun düzelmesi için mücadele ediyor; ancak başarılı olamıyor.
Bu olayda düşündüren, otomatik silahları ve binlerce mermiyi, onlarca el bombasına katillerin nasıl sahip olduğudur. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da terör örgütü PKK ve halk çeşit çeşit otomatik silaha, mayına, el bombasına, roketatara, lav silahına… nasıl sahip oluyor… Bu silahlar sınırdan Türkiye’ye nasıl giriyor?
Doğu’da ve Güneydoğu’daki özellikle zenginlerin-aşiretlerin düğünlerinde tabancalarla, otomatik kaleşnikof silahlarıyla havaya binlerce mermi sıkılıyor; o yörelerin yoksul, fukara halkı ile alay eder gibi, dolarlar havalarda uçuşuyor. Bütün bu olaylara karşı niçin önlem alınmıyor?
Nedeni ne olursa olsun masum insanların, hamile kadınların, çocukların katledilmesi insanlık dışı bir harekettir.
Yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’de Allah insanlara “Haksız yere bir insanı öldürenin, tüm insanları öldürmüş gibi günaha gireceğini; yine bir insanın hayatını kurtaranın, tüm insanların hayatını kurtarmış gibi sevaba gireceğini” bildiriyor.
Bu olayın Mardin gibi Müslüman, Hıristiyan, Musevi, Süryani… Türk, Arap ve Kürtlerin yüzyıllarca kardeşçe yaşadığı; tam bir mozaik olan, tüm dünyanın tanıdığı bir şehirde yaşanması daha da üzücüdür.
Toplumumuzda bazı insanlar, Güneydoğu’daki terör olaylarını, töre cinayetlerini bahane ederek tüm yöre halkını kına yoluna gidiyorlar… Bu çok yanlış bir tutumdur. Olayların bu yörede daha fazla olmasının en önemli nedenleri; ekonomik ve eğitim yönünden geri kalmışlıktır.
Anadolu üzerinde yaşayan Türk, Kürt, Çerkez, Gürcü, Boşnak… Hep birlikte savaşarak yurdumuzu kurtardık. Yüzyıllardır aynı topraklar üzerinde kardeşçe yaşıyoruz.
Ne yazık ki son yıllarda tüm Türkiye’deki şiddet olayları giderek artıyor: İnsanlar basit nedenlerle en yakınlarını (anne, baba, eş, çocuk…) veya başka suçsuz günahsız insanları katlediyor. Tahsilli okumuş insanlar bile şiddet olaylarına katılıyor: Daha iki gün önce, 55 yaşında emekli bir öğretmenin, evinin bahçesinden erik koparan bir çocuğa ateş ettiğini ve çocuğu yaraladığını okuduk. Böyle bir olayı anlamak, izah etmek mümkün değil…
İntihar olayları her geçen gün artıyor… Türkiye’de bir günde 10 kişi intihar edebiliyor.
Trafik kazalarında dünyanın en önde gelen ülkelerinden biriyiz. Ne sürücüler, ne yayalar, şehir içinde ve dışında trafik kurallarına uymuyor. En küçük bir anlaşmazlıkta insanlar silahına sarılıyor.
Uzmanlar şiddetin, kural tanımazlığın bu hızla artması halinde geleceğimiz hiçde iyi olmayacağını söylüyorlar. Yine uzmanlar, Türkiye’de şiddetin, intihar olaylarının artmasının en önemli nedeninin, bozulan ekonomi ve buna bağlı olarak artan işsizliğin olduğunu söylüyorlar.
Ülkemizde şiddet olaylarını yok etmek için; ekonomik krizin ve işsizliğin önlenmesi gerekiyor; eğitime-öğretime daha fazla önem vermek gerekiyor. Töre cinayetlerinin, şiddetin önlenmesi için; Milli Eğitim Bakanlığı’nın, üniversitelerin ve Diyanet’in daha fazla mücadele etmesi gerekiyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.