Sabahattin Ali’nin yalnızlığı ilk değil

Gönüllülük ilkesiyle çalışan insanların biraraya gelerek kurduğu sivil toplum örgütü Artı Sanat Eğitim ve Kültür Derneği, Görükle’deki Çağdaş Eğitim Kooperatifi Kültür Merkezi’nde Sabahattin Ali’yi andı ve anlattı.
Nilüfer Belediyesi’nin 2013 yılını ‘Sabahattin Ali Yılı’ olarak ilan etmesiyle birlikte bu etkinliklere nasıl bir katkı yapabiliriz diyen Artı Sanat, Sabahattin Ali’yi araştırmaya başlamış.
Araştırmalarla birlikte engin bir deryaya daldıklarını fark etmeleri ve bu deryada olgunlaşmaları sonucu, Sabahattin Ali üzerine olan çalışmalarını paylaşmak istemişler.
Sanat Danışmanları Mine Tülek “Sosyal hayatta uyumlu insanlar, mutlu toplumlar yarattığının bilincinde olarak, kişilerin bireysel mutluluklarını sanatsal yollarla ifade etmelerini sağlamak için çalışır” demiş tanıtım yazısında.
Projelerini ilk olarak Nazım Hikmet Kültürevi’nde sahneleyen grup, ikinci paylaşımını öğrenci nüfusunun epey kalabalık olduğu Görükle’deki, Çağdaş Eğitim Kooperatifi Kültür Merkezi’nde sahneledi.
Öğrencilerin pek rağbet etmemesinden dolayı izleyeni az ama anlatımı çok bir gece oldu.
Adını usta kalemin son eseri ‘Hep Genç Kalacağım’dan alan projenin sahnelendiği gecede, Sabahattin Ali’nin 41 yıllık hayatından kesitler, bazı şiirleri ve bestelenmiş şiirlerinin şarkı halleri seslendirildi.
Zerrin Arıcan’ın hazırladığı sunum metnini seslendiren Sena Arıcan ve Murat Girgin, edebi birikimiyle ve dünya görüşüyle döneminin ötesinde bir değer olan Sabahattin Ali’nin muhalif tavrı nedeniyle yaşadığı tutukluluk dönemlerini ve o dönemlerde ara vermek zorunda kaldığı öğretmenlik ve çevirmenlik görevinden tamamen ayrılışını, hayatına yalnızca yazarak devam etme kararı verişini anlattılar.
Aşka aşık ve 15 gün dahi aşksız kalamayan yazarın şiirleri hep hüzünlüydü.
Ölümünün ardındaki şaibe hâlâ tazeydi.
Bedenen yaşamıyor olsa dahi eserleriyle ölümsüzlüğü yakalamış, “Hep Genç Kalacağım” diyerek genç kalmayı başarmıştı.
Şimdi artık klasikleşmiş pek çok şarkının sözleri hep Sabahattin Ali’ye aitti.
Benim Meskenim Dağlardır Dağlar, Göklerde Kartal Gibiydim, Melankoli, Eşkiya Dünya, Rüzgâr, Çocuklar Gibi, Leylim Ley…
Şarkılar söylenip şiirler okurken gözlerimi kapattığımda genç adamı görüyor, iç çekişlerini dahi duyabiliyordum.
Tartışılan siyasî yanı, tartışılmayan insanî ve edebî yanı…
Ve kısacık bir ömre sığan onca yazı.
“Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi?” diye soran bir Sabahattin Ali’ydi işte o.
Yeni neslin tanımadığı değerlerden biriydi.
Bu gece olduğu gibi arada sırada ayrılan bir saatte neler öğrenilirdi oysa.
Değişen dünyanın yeni gençlerine ulaşabilmek için onların dünyasına girip göz atmalı ve ilişkiyi orada kurmalıydı belki de.
Belki de gençlere ulaşmak için farklı yollar denenmeli, değişen dünyaya ayak uydurmalıydı.
Ayşe Kulin’in “Siz resmî tarihe bakmayın, her gelen iktidar kendi görüşü doğrultusunda bir tarih yazıyor, gerçek tarihse romanların içlerinde saklı” dediği gibi gerçek geçmiş sanatta yatıyordu.
Geçmişini bilmeyen geleceğini doğru kuramıyordu…
cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.