RAKAMLARIN RAKSI

RAKAMLARIN RAKSI Bu gün çok neşeliyim. Havalarda uçuyorum. Durup dururken neden neşeleniyorum? Tabidir ki siz de merak ediyorsunuzdur. IMF’ye olan borcumuz hiç yok denecek kadar azalmış. Bunu, en yetkili kişi açıklıyor. Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN O kadar azalmış ki, sadaka denecek kadar. Tam tamına 8,5 Milyar Amerikan Doları. İkinci bir müjde daha veriyor Bay Erdoğan, “Bu yıl içinde yapılacak ödemeler ile borç 6,5 Milyar Amerikan Dolarına inecek. Nasıl neşelenmeyeyim? Borç altında inlemiş, dış ve iç politikası alacaklıların direktifi ile oluşturulmuş bir ülkenin ferdi olarak sevinmem gerekmiyor mu? Fakat kazın ayağı öyle değilmiş. Sevincim kursağımda kaldı. Bay Erdoğan’ın Meclis Gurubunda yapmış olduğu açıklamaların hemen ardından Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın açıklamaları geldi. Merkez Bankası kayıtlarına göre, iç ve dış borç stokumuz 350 Milyar Amerikan Dolarını aşmış. Yani Türkiye’nin Gayr-i Safi Milli Hasılasına denk. Bir başka deyimle, 2006 yılı içerisinde üretilmiş mal ve hizmetlerin tümü kadar iç ve dış borcumuz oluşmuş. Yine başka bir ifadeyle üretilen mal ve hizmetler, diş karıştırılacak bir çöp dahi harcamasak borcumuzu ödemeye ancak yetecek. Bu ne iştir? Bay Erdoğan’ın açıkladığı borç rakamı başka, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın açıkladığı rakam başka. Kaçırdığım bazı noktalar olmuş. Bay Erdoğan sadece devletin IMF’ye olan borcunu açıklıyormuş. Özel sektörün ve devletin içerdeki ve dışarıdaki diğer kuruluşlara olan borcuna karışmayız diyor. Bunların içerisinde Hazine kefaleti borçlar ve bankaların yurt dışı finans kuruluşlarından aldıkları sendikasyon kredileri mevcut. Belediyelerin yurt dışına olan borçlarının ise ne yazık ki takibi pek mümkün değil. Kaldı ki, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Botaş A.Ş.’ye olan borcu hakkında dahi çeşitli rakamlar telaffuz edilmektedir. Bay Erdoğan tarafından yapılan ikinci müjdeli açıklama ise Türkiye Cumhuriyeti merkez Bankası’nın döviz rezervi. Aynen şöyle: “Biz iktidara geldiğimizde döviz rezervimiz 23,5 Milyar Amerikan Doları idi. Şimdi ki rezervimiz ise sıkı durun, tam 64 Milyar Amerikan Doları. 23,5 Milyar dolar nire, 64 Milyar dolar nire?” Meclis Gurup toplantı salonunda, hatibe soru yöneltecek kimse yok nasıl olsa. Koltuklarda oturanlar asker, sandalyede oturanlar ve ayakta tezahürat yapanlar ise amigo, görevleri kürsüdeki konuşanın alkışlanması. Konuşulanlar gerçeği yansıtıyor mu, yansıtmıyor mu düşünen yok. Neyse, o mekanda olmadığımız için anında bazı soruları sormak imkanına sahip olamıyoruz. Hoş, o mekanda olsak da adama soru sordurmazlar. Ben yinede ifade edilmeyen ve sorulması gerekip de sorulmayan soruları buradan sorayım. 1-Hazine garantili olarak yurt dışından alınmış olan borçları kim ödeyecek? 2-IMF’in dışındaki finans kuruluşlarından alınan borçlar devletin borç stokuna dahil değil midir? 3-Madem IMF’ye 8.5 milyar dolar borcumuz var, tamamını ödeyiverelim de, IMF’nin üçüncü sınıf bürokratlarının önünde, TC bakanlarının el pençe divan durmasına son versek olmaz mı? 4-Siz iktidara geldiğinizde ödemeler dengesindeki cari açık ve yurt dışından gelen sıcak para ne kadardı? 5-Şu an ödemeler dengesindeki cari açık ne kadar ve gayri safi milli hasılaya oranı nedir? 6-Şu an yurt dışından gelen sıcak para ne kadardır? Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının döviz rezervinin ne kadar sıcak paradan oluşmaktadır? Hiç kimse popülist politika uğruna rakamları çarpıtmasın. Sokaktaki adam dahi biliyor, ülkenin nasıl borç batağına sokulduğunu. Kimlerin soktuğunu da biliyor. Eline fırsat geçtiğinde de cezasını veriyor. Bundan öncekilere seçim sandığında tokadı nasıl vurduysa, bundan sonrada vurmasını bilecektir. Öyle Meclis Grup Toplantı Salonuna bir bölük tezahüratçı getirip, kendini alkışlatmak özenilecek bir marifet değildir. Şunun şurasında 4 Kasıma ne kaldı?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.