Krizin İlanı

Türkiye’de ekonomik kriz var mıydı? Yok muydu? İktidar partisi arada bir, boş bulunup itiraf etse de en yetkili ağızlar kriz olmadığını söylüyor. Sıradan yurttaşlar, emekliler, işçiler, köylüler, esnaf, küçük-büyük sanayici krizi etinde kemiğinde hissediyor. Ancak yetkililer “kriz var” diyemiyor.
Yandaş basın ve havuzcular, gazetelerinde krizi ima edecek bir şey yazamıyor. Ancak ister muhalif, ister havuzcu, ister yandaş olsun, gazeteleri açtığınızda çarşaf çarşaf krizin ilan edildiğini görüveriyorsunuz.
İlgili olmayanlar gazetelerin resmi ilan sayfalarına pek bakmazlar. İhale ilanlarını da ilgili firmalar izler. Ancak son günlerde tüm gazetelerde neredeyse sayfanın tümünü kaplayacak boyutta resmi ilanlar yer alıyor ve bu ilanların neredeyse tamamı icra dairelerinin satış duyuruları ile değişik illerin vergi dairelerinin alacak duyuruları. Vergi dairelerinin alacaklı olduğu şahıs ve firmaların sayıları binlerce. Alacak miktarı ise dudak uçuklatacak kadar büyük.
İcra dairelerinin satış ilanları ise can acıtacak cinsten. Evler, arsalar, tarlalar, dükkân ve atölyeler özellikleri belirtilerek duyuruluyor. İlk satış için duyurulan rakamlar doğru olsa bile ikinci satışta bu değerlerin yok pahasına elden çıkartılacağı kesin. En acısı da fabrika ve atölyelerle ilgili ilanlar. Özellikleri belirtilerek listelenmiş üretim araçları haraç mezat satılacak. Neler yok ki? Takım tezgâhından preslere, dokuma tezgâhından el matkabına, yarı mamul mallardan akaryakıt tanklarına, bidonlara kadar bin bir emekle elde edilmiş her şey icra yoluyla satışta.
Bir ülke topyekûn iflas ediyor.
Konkordato talepleri gizlenirken iktidar el çabukluğu ile Konkordato Yasasını değiştirme peşine düşmüş. Bankaların eline geçen varlıkları bilen yok. Bankaların, telefon şirketlerinin icra takiplerini yapan avukatlar vergi rekortmeni oluyor.
Devletin resmi UYAP sitesinde bugün itibarı ile icra dosyası sayısı tam 19 milyon 821 bin 310 olarak ilan edilmiş. Çocuklar ile çok yaşlılar çıkarıldığında ülkenin bir yarısı diğer yarısını icraya vermiş durumda. Aynı dosyada birden fazla borçlu ile birden fazla alacaklı olması halinde ise kişi başına birkaç dosya olduğu ortaya çıkacak. Ancak bu konuda bir veriye ulaşmak zor. İcra dosyalarındaki meblağlar toplanacak olsa ortaya neler çıkacak hiç bilinmiyor.
Ülkede bütün bunlar olurken bankalar kâr rekorları kırıyor. Kamu bankalarının batık olduğu söylentisi yaygın.
16 Kasım 2018 tarihli bir günlük gazetede büyük bir ilin 14. İcra dairesinden yapılan duyurudaki rakamlar bankalardaki soygunun büyüklüğünü gözler önüne seriyor. İlana göre ilgili bankanın asıl alacağı 8 bin 357 TL. Tahakkuk eden faiz tam 182 bin 79 TL. Protesto masrafı 22 bin 300 TL. Banka ve Sigorta vergisi 9 bin 104 TL. Toplam borç daha sonra ortaya çıkacaklar hariç olmak üzere 221 bin 840 TL.
Üretim tesisleri iflas ederken, vatandaşlar mallarını mülklerini kaybederken, iliği kemiği sömürülürken bankacılık sistemi bir sülük gibi kanımızı emiyor. Vatandaş bakkalda bir ekmeği bile kredi kartı adı verilen plastik para ile ödüyor. Kredi kartı ile basit bir alışveriş yaptığınız anda bankanızdan cep telefonunuza yapacağınız ödemeyi taksitlendirme önerisi geliyor. En küçük borçlanma sülükleri besliyor.
Türkiye’de halen kriz var mı? Yok mu? Tartışılıyor. Kriz gazeteler yolu ile iç sayfalarda ilan edilmiş. Davul zurna ile ilan etmeye gerek var mı?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.