Karacabey Ovası katliamı…

Karacabey Ovası katliamı…
Yazılarımı okumak zahmetine katlananlar, bilirler ki; ben Bursa/M.Kemalpaşa’da doğup büyüdüm. Çocukluğum, Cenab-ı Hak’kın her türlü bereketi lütfettiği, bu -cennet Bursa’nın- ilçesinde geçti.
Karacabey -Susurluk-M.K. Paşa, birbirine her açıdan benzer ve bağlı yerleşim birimleridir. Halkın çoğu da, birbiri ile akrabadır.
Şimdi, bu cennet köşeleri ile ilgili, inanılmaz katliam girişimlerini öğrenince, şok oldum. Tüm benliğim tepki verdi. Bunu, değerli okurlarla paylaşmayı görev bildim:
Bizim bölge; her türlü meyve ve sebzenin yetiştiği bir yerdir. (Nitekim çok sayıda salça ve konserve fabrikası mevcuttur.) Halkın büyük çoğunluğu, geçimini tarımdan sağlar. Domates, soğan, mısır, karpuz, ayçiçeği, kırmızıbiber, vb. ürünlerinde, Dünya sıralamasına germektedir. Ayrıca, hayvancılık ve ipekböcekçiliği gelişmiş durumdadır. Çok sayıda tohum firması da mevcuttur.
– Türkiye’nin en değerli ve verimli ovalarının başında yer alan, Bursa Ovası’nın en büyük bölümü, 537 km2’lik Karacabey Ovası’dır. (Osmanlı döneminde, padişahlar, dinlenmek üzere, burayı tercih ederlerdi.)
1- İlk şok, şubat ayında yaşandı. Şahin köyü yakınına, bir çimento fabrikası kurulacağı haberi, gündeme bomba gibi düştü. Herkes ayağa kalktı. (Tüm köyler ve ilçe halkı. Ziraat Odası liderliğinde, tüm STK’ları. Tüm partiler.)
Bu arada, AKP Bursa Milletvekili Şerif Birinç ile CHP milletvekili Mehmet Küçükaşık; üstün bir gayret sergilediler. (Ne yazık ki, Şerif Birinç, bu seçimde aday gösterilmedi. Cezalandırıldı.)
Medyanın büyük desteği ile konu ciddi biçimde savunuldu. Doğacak zararlar anlatıldı. Bölgede yapılacak Gölecik Barajı havzasının önemi; ilçeye hakim olan poyraz rüzgarı sebebiyle doğacak ciddi hava kirliliği (ve bunun insanlara, hayvanlara, bitkilere vereceği zararlar), detayı ile dile getirildi. Şükran ve takdir ile belirtmek gerekir ki, (bu konular da çok ciddi ve titiz tavırlar sergileyen -nitekim aynı tavrı; Aliağa’da gemi söküm tesisleri ile ilgili olarak, (parti teşkilatının devreye girmesine rağmen) sergilediğinin de şahidiyim- günün Çevre ve Orman Bakanı, Osman Pepe; Üstyapı AŞ’nin talebini reddetti. (Ne yazık ki, o da cezalandırıldı ve bakan yapılmadı.) ÇED Raporu verilmedi.
2- Daha oh demeden, aradan 8 ay bile geçmeden; Abdullah Unakıtan ve kardeşlerinin AB Gıda San. ve Tic. Anonim Şirketi ortaya çıktı. Aynı yerde, kireç ocağı ve kireç tozu fabrikası için talepte bulundu.
Ve inanılmaz bir tablo; Çevre ve Orman Bakanlığı, ÇED Raporu’na bile gerek görmeden, faaliyet iznini verdi.
Şimdi, tüm ilçe ve 30 köyün halkı isyan halinde. Bu yüz kızartıcı olaya karşı mücadele içinde. (Sadece, AKP teşkilatı yönetimi dışında herkes, mücadele veriyor.) Belediye Başkanı (Gerçekten çok iyi yetişmiş biri olan, geçmişte Teşvik Uygulama Genel Müdürü olarak, harika hizmetler veren) Ergün Koç kardeşimiz de, ne yapacağını şaşırmış durumda. Zira, iktidarın, başkana önem verdiği yok. (Gerçi, halka da önem veren yok.)
Sayın Çevre ve Orman Bakanımız. Sizi, İSKİ Genel Müdürlüğü döneminizden beri tanır ve severim. Lütfen konuya sahip çıkın. Bu katliama suç ortaklığı etmeyin.
AKP Teşkilatı’nın il ve ilçe yöneticileri; büyük vebal altındasınız. İktidar olmak, pervasız davranma, ülke zenginliklerini yok etme hakkını vermez. Size, bu kadar çok oy veren halka, ihanet etmeyin. Nankörlük yapmayın. (Şüphesiz, en büyük vebal, Sn.Faruk Çelik’e düşmektedir. Zira Bursa’da AKP demek, F. Çelik demektir. Kendisinin izni ve bilgisi dışında, kuş bile uçamaz.) Gün gelir, halkın içine çıkamazsınız.

Abdullah Unakıtan yeğenim. (Senin amcan sayılırım. Zira, babanla 1970’ten bu yana dostluğumuz vardır. – Her ne kadar, şimdi yollar ayrılmış olsa da – şimdi, bu yazdıklarıma gönül koyacağını da biliyorum. Ama önce ülkem gelir, sonra dostluklar. Kaldı ki, benden önce, senin babanı düşünmen gerekmez mi? Hangi taş kaldırılsa, altından sen çıkıyorsun.)
Nedir, bu hırs? Niçin, bu kadar çok gündeme geliyor, mevcutla (ki, maşallah, çok genç yaşta, büyük bir servet sahibi oldun) yetinmiyorsun? Niçin, devlet imkânlarından, kamu kaynaklarından uzak durmuyorsunuz? Niçin, babanızı, partinizi ve iktidarı yıpratıyorsunuz?
Babanız, gençliğinde, itibarın servetten çok daha önemli olduğunu, iyi bilirdi. Bunu, size de aşılamış olmalıydı.
İktidarlar gelip geçicidir. Önemli olan; insanların nefretini kazanmamaktır. Saçı bitmemiş yetim hakkına bulaşmamaktır.
İtibar, servetle kazanılmaz. Herkesin bedduasını alarak, bir yere varmak da mümkün olamaz.
Türk halkı sizlere karşı, niçin bu kadar tepki duymaktadır? Bir düşünün. Para uğruna; insanları, hayvanları ve bitkileri zehirlemek gafletine düşmeyin.
Seni, samimi duygularla uyarıyorum… Hırs; gözünü ve vicdanını perdelemesin. Cenab-ı Hak’ka hesap verirken, iktidar gücünün ve imkânlarının hiçbir işe yaramayacağını unutma…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.