Hüseyin Sarı aday olursa kazanır!

Erdek CHP İlçe Başkanlığından istifa eden Hüseyin Sarı, belediye başkanlığına aday adayı olduğunu gösteren ilk adımı attı. Sıra adaylıkta. Bunu da partisinin iç dinamikleri belirleyecek. Ön seçim de olsa, CHP Genel Merkezi araştırma da yapsa, Hüseyin Sarı’nın önü açık, rakibi yok denilecek kadar rahat bir konumda.

Kaldı ki, Erdek halkı Hüseyin Sarı’yı hala belediye başkanı gibi görüyor. Belli ki, unutamıyor. İki dönem belediye başkanlığı yaparken ortaya koyduğu performansı, Sarı’yı öne çıkarıyor. Sıra dışı bir gelişme yaşanmaması durumunda Hüseyin Sarı için, CHP Erdek Belediye Başkan Adayı sıfatını kullanabiliriz.  

Sarı’nın, belediye başkanlığını da kazanabileceğini belirtebiliriz. Bu düşüncemizi güçlendiren verilere bakmadan önce Hüseyin Aysan’ın aday adaylığını açıkladığını anımsatalım. Ancak, Aysan için aynı değerlendirmeyi yapamıyoruz. Çünkü, handikapları çok fazla. Öncelikle 4.5 yıl boyunca sürdürdüğü belediye başkanlığı sürecindeki karnesi çok zayıf.

Aysan’ın, 2009’daki yerel seçimlerde belediye başkanı olurken, seçmene verdiği sözleri anımsayın. Dört ana başlık altında, “1- Sorun Değil, Çözüm Üreteceğiz. 2- Erdek Turizmde Türkiye’nin Yıldızı Olacak. 3- Erdek’te Yeni Bir Dönem Başlayacak. 4- Hayalci Değil, Planlı Uygulama Yapacağız” dedi ve açılımında, on değil, yirmi, değil, otuz değil, tam 43 söz verdi. Seçim yatırımlarının içinde yok, yoktu. İktidar desteğiyle Erdek’in adeta cennet yapılacağı duyuruldu.

Sonuçta ne oldu biliyor musunuz? 43’ten vazgeçtik, 3’ün 1’ini bile alamadık. Erdek’in 4.5 yılı boşa geçerken bol, bol “Enkaz edebiyatı” dinledik. 36 trilyon olan borç, kısa sürede 106 trilyona çıkarken Erdek’in geleceğinin ipoteklenmesine tanık olduk. Belediye’nin tartışmasız iflası yaşanırken karşımızda, kadife eldivenli boksör gibi bir başkan bulduk. Yeniden aday adaylığını açıklayan güleç yüzlü, halkın içinden çıkmayan, ancak makamında pek rastlanılamayan bir başkanla tanıştık.

“43 sözü” bilmeyenimiz yok gibidir. O nedenle ayrıntılara girmeyeceğim. Söz aklın diliyse ki namustur, korunması gerektiğini belirtmeden geçemeyeceğim.

Aysan’ın dört ana başlıkta topladığı sözlere bakıldığında karamsarlığa düşüyoruz:

1) Sorun değil, çözüm üretilecekti! Oysa, çözüm yerine sorun üretildi. Halk, karpuz gibi ikiye bölünmüş durumda. Aysan’cılar ile ötekileştirilenlerin fotoğrafı ortada.

2) Erdek, sözde Türkiye’nin parlayan yıldızı olacaktı! Gel gör ki, esnaf kan ağlıyor. Ağustos’ta çeşmelerden su akmıyor. Elektrik kesintileri bunaltıyor. Sokaklar pislikten geçilmiyor. Gürültü kirliliği, bela okutuyor. Trafik keşmekeşliği çıldırtıyor. Deniz lağım kokuyor. Giderek büyüyen panayır görüntüsü, yaşam kalitesine dip yaptırırken turiste, “Gelmeyin” diye haykırıyor.

3) Yeni bir dönem başlayacaktı. İktidar desteği ile istihdam sağlanacaktı! Ancak yeni dönemin adı; daha çok borç, daha çok yoksulluk, bölücülük ve mutsuzluk oldu.

4) Hayalcilik değil, planlı uygulamacılık sergilenecekti! Bu konuda, sahil yolundaki ömrü iki-üç yıllık göstermelik bir çalışmanın dışında eleştirebileceğimiz ikinci yatırım seçeneği olmadığı için yorum yapamıyorum. Burada granit taş değil de, 1.5 trilyon harcanarak neden beton fayansın tercih edildiğini de anlamış değilim. 43 sözün, hiç olmazsa üçü yerine getirilebilmiş olsaydı, şu anda yatırımların önceliğini, uygulamaların planlı mı, ya da hayalci mi olduğunu tartışabilme olanağı yakalayabilirdik. Kadife eldivenli boksör gibi başkanımız yan gelip yatmış görüntüsü veriyor.

Aysan, ne Erdek’i iktidar nimetlerinden yararlandırabildi, ne de Belediye’nin kendi olanaklarını değerlendirebildi.

Özetleyecek olursak, acemi kaptan gemiyi batırdı.          

Aysan’ın sınıfta kaldığını dillendirebiliriz. Aday olabilir mi? Kolay denilemez. AKP içinde kendisine karşı oluşturulan cephe yabana atılacak gibi değil. Kısaca, işi çok zor. Aday olsa bile kazanma şansı yok gibi.

Aysan’ın neden şansı yok? Sarı neden avantajlı?

Erdek’li seçmenin oyları sürekli iki büyük partide toplanıyor. Yani üçüncü parti seçeneği ile CHP’nin ya da AKP’nin oylarında bölünme kaygısı yaşanmıyor. 2011 seçimlerinde sandıktan çıkana bakıldığında, iki partideki oyların toplamı yüzde 90’ı buluyor. Bunların yüzde 57’sinin CHP’ye, yüzde 32’sinin ise AKP’ye verildiğini görüyoruz. Resmi verilerin ortaya koyduğu tablo böyle.

Altı ay sonra yapılacak seçimlerde köylerdeki seçmenlere, belediye başkanlığı için oy kullanma zorunluluğu getirilmesi, CHP adayının kazanma şansını daha da fazlalaştırıyor. CHP’nin köylerde açık ara önde olması bu şansı arttırdıkça attırıyor.

Üstüne üstlük, “Gezi” olaylarının da AKP’den götüreceği oylar var. Araştırmalar, iktidar partisinin yıprandığını ve büyük yara aldığını söylüyor. Yüzde 10’ların çok üstünde olduğu söylenen bu kayıp oylar nereye gidecek? Bunların çoğunun CHP’de bütünleşeceğini düşünecek olursak, AKP adayındaki umudun ne kadar azaldığı açıkça görülüyor. CHP adayının ise yolunun virajsız olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Her çıkışın bir inişi olduğu unutulmamalıdır.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.