Hukuk ve Kanun

Tevfik Fikret’in bir dizesi hiç aklımdan çıkmamıştır.

“Kanun kanun diye kanun tepelendi

 Nice cebinler
yerlere sürtüldü.”

Hafızam beni yanıltmıyorsa, lise yıllarında edebiyat konusu
olarak işlemiş idik Fikret’in şiirini. Fikret, kanun uygulayıcılarının, kanun
kanun diye diye, kanunu berbat ettiklerini ve çok sayıda cebinin ise yerlere
sürtüldüğünü; yani mağdur edildiğini belirtmektedir.

Bu arada belirteyim.Yeni nesil  “cebin” kelimesinin “alın” anlamında
kullanıldığını bilmeyebilir.

Ülkemizde zaman zaman gündeme gelir. “HUKUK DEVLETİ” “KANUN
DEVLETİ” “HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ” Bazıları çıkar, hukukun üstünlüğünden ve hukuk
devletinden dem vurur; bazıları ise kanunların noksansız uygulanmasını savunur.
Aralarında teorik olarak pek bir fark yoktur. Fark uygulamalarda kendisini
gösteriyor.

Eğer bir ülkede çıkarılan kanunlar, hukuk normlarına uygun
değilse veya pekçok noksanlık taşıyorsa veya daha önce çıkarılmış kanunlarla
çelişen maddeleri varsa veya başlangıçta daha bazı kesimlerin çıkarları
düşünülmüş ise veya en önemlisi de, yoruma ve takdir hakkına haddinden çok yer
veriliyorsa; işte bu tür kanunların uygulanması aşamasında, pek çok problem
ortaya çıkar.

Hele hele bir toplum düşününki, çoğunluğu hak hukuk
konusunda genel prensiplere ulaşmamış ise, sorunların ardı arkası kesilmez.

Mahkemelerin kararları, değişik kesimlerde değişik şekilde
tartışılır. Kanunlar, yoruma ve takdir hakkına fazlaca yer veriyor ise, kanun
uygulayıcılarında da muhtelif sebeplerle yorum ve takdir  hakkının sınırlarına dayanma meyli var ise;
işte o zaman adaletin tecelli etmesi ve toplumda kabul görmesi o derece
zorlaşır. Büyük şair Fikret’in ifade ettiği gibi, kanun tepelenir ve cebinler
yere sürtülür.

En kötüsü de, bir toplumda hukuka saygının azalması veya
yok olmasıdır. Bu, toplumda kargaşa ve anarşinin başlaması demektir.
Hatırlanacaktır, bir zamanlar bir devlet büyüğü; kanunları delmekten bahsetmiş
idi. Bu ise daha kötüsüdür sanırım.

Toplumsal barışın tesis olunmasının tek yolu, hukukun
üstünlüğü, kanunların açıksız, noksansız ve diğer bir kanunla çelişmesiz olarak
çıkarılması ve de kanun uygulayıcıları tarafından objektif olarak
uygulanmasıdır.

Akademide, Medeni Hukuk ve Borçlar Hukukunu derslerini
okutan merhum hocamız Prf Yusuf Ziya Binatlı’ın telkini, yaşamım boyunca
düsturum olmuştur. “Devlette çalışırsanız, devletin çıkarlarını ön planda
tutup, vatandaşın haklarını ezmeyin. Eğer özel sektörde çalışırsanız, kişilerin
çıkarlarını ön plana çıkarıp, devletin haklarını ezmeyin. Çünkü; hak ve hukuk
kutsaldır.”

Tarafsız ve adil karar, hukuka uygunluğu, kişi hak ve
özgürlüklerinin tesisini ve en başta da kararı veren makamın yücelmesini
sağlar. Aksi ise, gayet tabiidir ki, aksini sağlar.

Doğruyu, iyiyi ve güzeli gerçekleştirmek; yanlışı, kötüyü
ve fitneyi gerçekleştirmekten daha kolaydır. Doğruya ve güzele ulaşmak
umuduyla.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.