Her Şey Fakültesi

Cumhurbaşkanı, Dokuz Eylül Üniversitesi akademik yıl açılış töreninde yaptığı konuşmada AKP’nin Türkiye’de üniversiteleri getirdiği durumdan şikayet ederek bir anlamda günah çıkartmış. RTE konuşmasında: “Türkiye’nin nasıl oluyor da dünyanın en büyük ilk 500 üniversite arasında esamesi okunmuyor? Demek ki bir şeyleri kaybettik, bir yerde bir sıkıntı var. Bir şeyleri unuttuk, ihmal ettik.” İtirafında bulunmuş.
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 73 olan üniversite sayısı 2018 verilerine göre 206 olmuş, yine 2002 yılında 1,5 milyon olan üniversite öğrencisi sayısı 2018 yılında 7,5 milyonu aşarken üniversitelerin ve eğitimin kalitesi birkaç üniversite dışta tutulursa adeta çakılmıştır. Siyasal iktidar şimdi kendi yarattığı bu tablodan yakınmaktadır.
Aslında 12 Eylül sonrası uygulanan politikalarla üretimden vazgeçilmiş, hızla artan genç nüfusa iş yaratmak yerine gençlerin iş hayatına atılma yaşı sürekli ötelenerek üniversite eğitimi gençleri oyalama çarkına dönüştürülmüştür. AKP iktidarı bu politikanın daha sıkı uygulayıcısı olmuştur. Gençlerimiz yetenek ve istekleri yerine açık kontenjanları doldurarak hiç istemedikleri alanlarda öğrenim görmüş, sonuçta ne mezun oldukları alanda, ne de başka bir alanda iş bulabilmişlerdir. Ailelerinin büyük bir özveri ve umutla okuttukları genç nesil sonunda ya hiçbir işe yerleşememiş ya da ne iş olursa yapmak durumunda kalmıştır. Pek çok iş yerinde üniversite mezunu gençler alanlarının dışında ve çok daha az bir eğitimle çalışılabilecek işlerde boğaz tokluğuna çalışmak zorunda bırakılmıştır.
Büyük alışveriş merkezlerinde ödeme kasalarında, yeme-içme bölümlerinde, hatta boş tabak toplayan komi adı verilen hizmetlerde, güvenlik birimlerinde çalışan genç insanlarla konuşursanız durumun ciddiyetini öğrenirsiniz. Bazen aileler ya da gençler bu durumdan utanarak çalıştıkları yerleri gizlemekte, bazen de “idealimdi” diyerek durumu kurtarmaktadır.
Yurdun neredeyse tüm illerinde açılmış tabela üniversitelerinde adları değişik bile olsa açılan fakülteler “ne iş olursa yaparım abi” fakültesine dönüşmüştür. Biz buna kısaca “her şey fakültesi” diyoruz. İş bulamayınca her şeyi yapabilen ama yaptığı iş konusunda eğitim almamış, mutsuz milyonlarca genç insanla karşı karşıyayız. Gençlerimizin büyük kısmı da iş bulamadıkları için herhangi bir hedefe yönelmeden yakaladıkları boşluktan ilerleyerek “akademik kariyer” adı altında laboratuarsız, kitaplıksız, deneyimsiz üniversitelerde oyalanmakta; maddi olanakları uygun olanlar ise yurt dışına kapağı atarak umut aramaktadır.
“Her şey fakültesi” bize geçtiğimiz yüz yılda Güney Amerika ülkelerinde yaşanan durumu anımsatmaktadır. Eduarda Galeano bu tabloyu çarpıcı şekilde çizer. Bu yıllarda Güney Amerika ülkelerinde iş umuduyla büyük kentlere göç edip gecekonduları oluşturan milyonlarca insan büyük sosyal patlamalara yol açmıştır. Brezilya’nın Rio De Janeiro kentinde bu semtlere Favela adı verilirken, Şili’nin Başkenti Santiago’da Callampa, Meksico’da Jacal, Caracas’ta Barrio, Lima’da Barriada, Buenos Aires’de Villa Miseria, Montevideo’da Cantegril adı veriliyordu. Yerel Keçuva dilinde “huaico” toprak kayması anlamına gelirken aynı zamanda kırlardan kentlere iş bulma umudu ile gelen aç yığınları da ifade etmektedir. Perulular da iş arayan insan seline aynı adı vermektedir. Caracas’da taşradan iş umuduyla gelenlere “her şeyci” anlamında “tudero” adı verilmektedir. Yani her işi yapan insan.
Güney Amerika’nın “her şeyci”leri kırsal kesimden gelen cahil insanlardan oluşurken, Türkiye’nin “her şeyci”leri ailelerinin ve ülkenin kaynaklarını büyük umutlarla kullanıp sonunda aç kalmamak için her işi yapan üniversite mezunlarından, hatta yüksek lisans, doktora yapmış genç insanlardan oluşmaktadır.
AKP iktidarda tam 16 yılını doldurmuştur. Yani bir gencin ilkokuldan başlayarak üniversite eğitimi almaya yetecek kadar süreye eşit bir zaman… Günümüz Türkiye’sinin “her şeyci”lerinin sorumlusu AKP iktidarıdır. Cumhurbaşkanı aslında bunu itiraf etmektedir. Yine yanılmıştır…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.