Her Derde Deva Bir Koro

İnsan çoluk çocuğu büyütüp de yuvadan uçurdu mu, hele emekliliği de yakaladı mı, o zamana dek yapmak isteyip de yapamadığı ne varsa, gitmek isteyip de gidemediği neresi varsa bu dünyadan temelli gitmeden hepsini birer birer gerçekleştirmek istiyor.

Ki gözü arkada kalmasın.
Ardında kendi iç dünyasını yansıtan izler bırakabilsin.
Eskinin “ununu eleyip eleğini asma, işi gücü oğlana geline bırakma, torunlara ninelik dedelik yapmaya başlama” yaşlarında yeni bir hayatın kapıları aralanıyor şimdi.
Eskiler gibi kenara çekilmek ne kelime, hayatın tam ortasına dalınıyor.
Evin dört duvarı arasında sıkışıp, sıkılarak yaşamak yerine dışarıya çıkılıyor.
Dışarıda bazen erkek erkeğe, bazen kadın kadına, bazen de hep birlikte yapılabilecek o kadar çok sosyal paylaşım var ki.
Yeter ki insan istesin…
****
2005 yılından beri sadece kadınlardan oluşan, koristleri gibi yaş ortalaması da 4×4‘lük olan bir korosu var Bursa’nın.
“Nilüfer Kadın Korosu”
Emekli öğretmeninden bankacısına, ev hanımından ressamına kadar farklı ortamlardan gelmiş kadınların oluşturduğu bu koronun bir içi geçmişler korosu olduğunu düşünmeyin sakın.
Onların yaşı yok.
Müzikle uğraştıklarına bakıp, hepsinin bir eli yağda bir eli balda hayatlar yaşadıklarını da zannetmeyesiniz.
Aralarında evde hastası olanı da var, kendisi hasta olanı da.
Ya da bilmediğimiz daha ne dertleri olanı da.
Lakin onlar evde oturup dertlenmek yerine dışarı çıkıp iyileşmeyi seçmişler.
Üstelik kendilerini iyileştirmekle kalmayıp çevrelerini de somut olarak iyileştirmeye başlamışlar.
Konser gelirlerini sosyal sorumluluk projelerinde değerlendiren koronun 1 yılda yaptığı bağış 50 bin lira.
İlk konserini 9 Eylül 2005 tarihinde veren koro, kurulduğu günden bugüne 50 küsur konsere çıkmış.
20 kişiyle yola çıkan koronun şu andaki korist sayısı 105.
Koro şefi olan veteriner hekim Aysel Gürel’in gönüllü yönetimiyle bugünlere gelen koronun ilk adı “İkinci Bahar Kadın Korosu” imiş.
1 Ocak 2010 tarihinden itibaren de Nilüfer Kadın Korosu adını almış.
Huzurevinden cezaevine, açık alanlardan kapalı salonlara kadar her yerde söylemişler şarkılarını.
Farklı konseptlerde konserler veren koronun 9 Mart gecesi Dünya Kadınlar Günü kutlamaları kapsamında Nazım Hikmet Kültürevi’nde verdikleri konserin içeriği “Rast Makamından Roman Havasına” idi.
Ve bu konserin gelirini de Saniye Rıza Kız Yetiştirme Yurdu Koruma Derneği’ne bağışladılar.

Konser izlenimlerine gelirsek;
“Konser rast gitsin diye şarkılarına rast makamıyla başlarmış Münir Nurettin Selçuk” diyerek girdi söze Aysel Hoca.
Sonra da rast makamından şarkılar sundular.
İlk bölümde klasik korolardan pek farkları yoktu doğrusu.
Hepsi siyahlar içinde.
Eller göbeğin biraz altında kavuşmuş.
Sakin sakin söylediler şarkılarını.
Arada sololar da oldu ve perde kapandı.
İkinci bölümün başlaması niyeyse biraz gecikti. Sabırsızlanan izleyici tempo tutmaya başladı.
Ve nihayet perde…

Perde açılınca gecikmenin sebebi de anlaşıldı tabi.
Bizim siyahlar içinde halim selim halleriyle kulise yolladığımız koristlerimizin hepsi olmuş mu size birerroman kızı…!
Takıp takıştırmışlar, sürüp sürüştürmüşler, rengarenk kıyafetler içinde hepsinde bir eda bir cilve ki sormayın.
Roman olmayan ilk Roman Korosu’nun şefi Aysel Gürel de ilk bölümde giydiği kar beyaz  tuvaletini değiştirip, dore ışıltılarla bezeli al bir tuvalet giymiş.
Manzara böyle olunca haliyle alkışlar da şelale oldu…
Roman havalarının 9/8’lik ritminin başlamasıyla birlikte kanlar da ufak ufak kaynamaya başladı.
Birkaç dakika sonra kim daha çok söylüyor, kim daha çok oynuyor, kimin sesi daha yüksek çıkıyor, kim daha iyi kıvırıyor  birbirine karıştı.
Bir koro sahnedekiler, diğeri de izleyicilerdi..
Ne protokol vardı ortada şimdi, ne yaş, ne statü, ne cinsiyet.
Müzik herkesi koynuna almış, bağrına basmıştı.
Gecenin sonunda sahneye davet edilen Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de koristlerden az değildi hani.
Repertuarını daha bir genişletmiş, mikrofonla daha bir bütünleşmişti.
Sözü ve müziği koro şefi Aysel Gürel’e ait ve Türkiye’nin ilk kadın marşı olarak tescillenecek olan marşla başlayan gece yine aynı marşla sona eriyordu.
“Onurumuzla, gururumuzla, yaşamak hakkımızdır bu güzel dünyada”
****
Onlar, onurlarından ödün vermeden çıktıkları bu yolda kendilerine köstek değil destek olan ailelerine gurur üzerine gurur yaşatıyorlardı.
Ve ben onları izlerken hem daha önce konserlerine katılmadığıma, hem de evlerinden dışarı adım attırılmayan kadınların böyle mutluluklardan ne kadar mahrum kaldığına ziyadesiyle hayıflandım…

cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.