Hak aramaya noter ambargosu

Anadolu’da spor gazeteciliği yapanların yıllardır çile çektikleri bir konu var.
İstanbul dükalığının bir uzantısı olan Türkiye Spor Yazarları Derneği’ne üye olmadan, sahalarda maç izlemenin olanağı yok.
Nasıl ki, futbolda İstanbul klüpleri, hakemler, spor basını ve de Federasyon tarafından devamlı kollanır ve korunur, TSYD’nin sultası da yine aynı ekip tarafından sürdürülmek isteniyor.
            İşte buna karşı Anadolu’da direnişi temsil eden bir örgüt var.
Kısa adı ASGD olan dernek uzun süreden beri Anadolu’daki spor gazetecilerinin hakkını korumak için hukuksal mücadele veriyor.
ASGD, Başbakanlık Gençlik Spor Genel Müdürlüğü’nün, TSYD’yi koruyan “Müsabaka yerlerine serbest giriş yönetmeliği” ilgili maddesini Danıştay’a götürerek iptal ettirdi.
Haziran 2008 tarihinde Danıştay’ın verdiği iptal kararı ne yazık ki, Gençlik Spor Genel Müdürlüğü tarafından uygulamaya konulmadı.
Yani TSYD’ye imtiyaz tanınmaya devam ediyor.
Sanki mahkeme aksi karar vermemiş gibi TSYD basın kuruluşlarına yazı göndererek, “giriş kartı” vermeyi sürdürüyor.
Başbakanlık Gençlik Spor Genel Müdürlüğü’nün bu vurdumduymazlığına karşı ASGD avukatı Amaç Bursalı, mahkeme kararını uygulamayan bu kuruluş hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Amaç Bursalı bununla da yetinmeyerek, hukuki süreci anlatan ve yapılan suç duyurusunu hatırlatan bir dilekçeyi de Başbakanlığa göndermek istedi.
İşte işin belki en trajik yanı bu…
Başbakanlığın adını duyan hiçbir noter bir tür tebligat içeren dilekçeyi kabul etmemiş…
Akıl alacak gibi değil…
İnternete girdim, Noterler Kanunu’nu gözden geçirdim.
Noterler Kanununun daha birinci maddesi, noterleri “Anlaşmazlıkları önlemek için işlemleri belgelendirir” diye tanımlıyor.
Yani içeriğinde bir suç yoksa bir belgelendirmeyi reddetmek ne kadar mantıklı?
Yine kanunun 70. maddesinde diyor ki, “Tebliğ istenen her nevi kağıt ise tebliğ olunur.”
Acaba noterler kendi kanunlarındaki bu maddeyi bilmiyor mu?
Başbakanlığın ilgili biriminde iki yıl görev yapan biriyim.
Hemen hergün Başbakanlığa 100’ün üzerinde dilekçe-mektup gelir.
Şimdi bir o kadar da ileti gelmeye başladı.
Ayrıca yine Halkla İlişkiler bünyesinde oluşturulan Bilgi Edinme Kurulu da, onlarca başvuruyu değerlendirip, ilgili birimlere gönderiyor.
Yani diyeceğim o ki, sayın ve de sevgili noterler!
Korkmayın, Başbakanlık hak aramanın önünde engel değil…
Tersine Tayyip Erdoğan’ın bizzat talimatı vardı; “Hak arayanın yanında olun” diye…
 
Bu kıskançlık niye?
 
ASGD Genel Başkanlığını 2005’ten bu yana Genel Yayın Yönetmenimiz İbrahim Erdoğan yürütüyor. Geçtiğimiz yıl tek listeyle girilen kongrede oybirliği ile yeniden seçildi.
Aldığım bilgiye göre, o başkan olana dek dernek gırtlağa kadar borç batağındaymış. Şimdi, borçları ödenmiş, icralardan kurtarılan, kasasında parası olan, eksiklilikleri tamamlanıp ruhsatları alınarak tesisleri yasallaştırılan, güçlü bir dernek oldu ASGD.
İşte bugünlerde de, Danıştay’ın verdiği kararının uygulanmamasına karşı mücadele bayrağını yükseltiyor.
Bu arada ASGD genel merkezine karşı yerel basındaki haber ambargosunun devam etmesi anlaşılır gibi değil… Daha iki gün önce ASGD, ünlü spor adamı Vedat Okyar’ın(TSYD üyesi olduğu halde) son derece anlamlı bir başsağlığı mesajı yayınladı, bunu Anadolu Ajansı da ülke geneline döndü ama tıpkı diğer ASGD Genel Merkeziyle ilgili haberlerde olduğu gibi Meydan’ın haricindeki gazetelerde tek satır yer almadı. Gerekçesi ne olursa olsun bir mesleki ayıptır bu.
Aslında nedenini de sordum öğrendim. İbrahim Erdoğan’ın genel başkanlığı öncesinde 17 yönetim kurulu üyesinin neredeyse tamamı Bursa’dan seçilirmiş şimdi sadece 6’sı Bursa’dan, 11’i Anadolu’dan.
İşte Bursalı meslektaşlarımızın bazıları da bunu bir türlü kabullenmemişler. 40 küsur ilde örgütlü, 800’ü aşkın üyesinin 700’e yakını diğer kentlerden olan ve adında da ‘Anadolu’ olan bir derneğin Anadolu’yu kucaklaması kadar mantıklı bir açılım olamaz. Bence ASGD gibi önemli bir gücü avuçlarının içinden kaçıran üç-beş kişinin dernekteki büyük değişimi hazmedemeyişi ile ilgili bir durum bu.
Bir de genel kurullarda üyelerin ortaya koyduğu irade esastır ve demokratlığın gereği de ona saygı duymaktır. Üstelik aynı irade ikinci kez de ezici çoğunlukla ortaya konmuş bulunuyor.
Anadolu’nun Bursa’dan temsilini sağlayan ve de Bursa’yı taşra olmaktan çıkaran ASGD’nin duruşunu selamlamak yerine kıskançlıkla hareket etmek yakışıyor mu Allah aşkına!..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.