Hak aramak; hak savunmak eşkıyalık değildir

AHMET AYGÜN ATA KÖŞE YAZISI

Türkiye Cumhuriyeti Devleti sosyal, üniter hukuk devletidir. Türkiye Cumhuriyeti’nde; devleti oluşturan Ulusun hukuk çerçevesinde gösteri, direniş, grev, yürüyüş hakkı anayasası ile güvence altına alınmıştır. Dolayısıyla hak aramayı, hak savunmayı eşkıyalık görmek belli düşüncelere hizmet etmektir.
İlçemiz sanayisi ile işçi, toprağı ile çiftçi, hayvancılığı ile hayvancılık yapanın haklarının savunulması ve hak aranması en yoğun bölgelerden biridir, öyle de olmalıdır. Kitle örgütlerinin yöneticileri bu amaç doğrultusunda çalışmak için seçilmiştir. Sessizlikleri, suskunlukları, biatları ve belli merkezlere bağlanmaları temsil ettikleri kitleyi temsil etmekten uzaklaştırır. Düşünce ve eylem üretmek yerine poz vermek, bireysel anılarına eklemeler için içeriksiz görüşmeler yapmak temsil ettikleri kitleyi sırtından vurmaktır.
Devlete karşı gelmek dinci ve bölücü örgütlere üye olanlara; yataklık edenlere; destek olanlara; halkı ve devleti soranlara aittir. İşçi, köylü, çiftçi, memur, esnaf, zanaatkarın yapacağı, yaptığı ve yapması gereken protestolar eşkıyalık değil hak aramaktır. Protesto siyasi iktidarların sesi olanlar tarafından eşkıyalık olarak adlandırılabilir. Ancak oda, birlik, sendika, dernek gibi kitle örgütlerinin yöneticileri bu tanımı yapamaz. Söz konusu kesimlerin yaptığı yürüyüş, grev, direniş, gösteri gibi eylemler siyasi iktidarlaradır, devlete karşı değil. O iktidarlar ki; işçi haklarını budar, çiftçi ve köylünün ürününe destek vermek yerine ithalat yapar, memurların sosyal güvencelerini kuşa çevirmeye kalkar, esnaf ve zanaatkara adaletten uzak vergiler koyar… İşte o an tüm eylemler haktır; anasının ak sütü gibi beyaz, alın teri gibi dupdurudur. Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerinden uzaklaşmış; kapitalizmin üretici ve emekçinin alın yerine göz dikmesine ön ayak olmuş; esnaf ve zanaatkarın kısıtlı kazançlarından yüksek vergiler alıp faizci, tefeci ve mafyaya yol vermiş ise o iktidar her türlü protestoyu fazlasıyla hak etmiştir.
İlçemiz çiftçisini 850 milyon TL bankalara borçlandıran, tarımı bitiren, tarlalarını sattıran, köyünü terk ettiren, hayvancılığını bitiren, modern hayvancılık adlı kapitalist dayatmaya teslim ettiren, ekonomiyi bataklığa sürükleyen Akp ise en katmerlisinden hak etmektedir. Protestoların önüne set çekmeye çalışarak “Devletimizin yanındayız” demek Karacabey çiftçisine, üreticisine hakarettir. Çünkü; hakkını arayanlar devletin “anayasal düzenine” karşı gelenler değildir. Çünkü; hakkını arayanlar devletin kuruluş ilkelerini “dinci ve bölücü açılım uygulayarak ” yerle bir edenler değildir. Çünkü; hakkını arayanlar “milli devleti sarsarak, milliyetçiliği ayaklar altına” alanlar değildir. Çünkü; üretelim ve alınterimizin karşılığını alalım diyenler “borçlanma ekonomisinin emireri ” olup ülkeyi ekonomik bataklığa sürükleyenler değildir.
Ordu’da-Giresun’da fındık; Manisa’da üzüm; Çukurova’da pamuk; Adıyaman’da tütün; Trakya’da ayçiçek; Amasya’da elma; Akdeniz’de portakal-mandalina;Zonguldak’ta kömür; Karacabey’de domates-pancar-biber-soğan…Ülke için, ekmeği için üretenlerin yani emekçilerinin yaptığı, yapacağı her protesto haktır. Bunlardan herhangi birine karşı gelmek ülke geleceğini, ülke ekonomisini tehlikeye atmaktır. Bunun bedeli tarihte ödenir, borazan elinden alınır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.