Gün, tehlikeye karşı birlik günüdür!
Mustafakemalpaşa eski Belediye Başkanı Hayri Öztetikler, Marzinç sürecini anlattı:
Mustafakemalpaşa eski Belediye Başkanı Hayri Öztetikler, Marzinç’le ilgili çarpıcı açıklamlarda yaptı. Başkanlık döneminde başlayan süreci değerlendiren Öztetikler, “Öncelikle şunu belirteyim ki; Mustafakemalpaşa’nın başına Marzinç gibi bir ‘Bela’nın sarılmasında doğrudan ya da dolaylı, bir payım olmuşsa tarih önünde herkesten özür dilerim” dedi.
Marzinç’in Mustafakemalpaşa üzerinde kara bir bulut gibi dolaşıyor olmasında makam imzasının da yer aldığı bir belgenin etkisi konusunda çok değişik spekülasyonlara maruz kaldığını belirten Hayri Öztetikler, “Şunun bilinmesini istiyorum ki, belirtilen belgede maalesef Mustafakemalpaşa halkının, çevre bilinci Tarkim’ın kuruluşu sırasında doğaya zarar veren tesisleri sevinçle karşılamaktan ibaretti” diye konuştu.
Hayri Öztetikler, Marzinç’le ilgili gelişen olayları ise şu şekilde anlattı:
Marzinç’i araştırdım!
“2008 yılı içinde, OSB Başkanı olan Sayın Kaymakamımız Adem Saçan, önümüzdeki toplantıya MARZİNÇ isimli firmanın yer talebiyle geleceğini söyledi. İlk olarak MARZİNÇ ismini o gün duydum. Söylenilen toplantıya Ankara’dan ve Bursa’dan Çevre Bakanlığı yetkililerinin de katılacağını söyledi. Toplantı gününden önce firma hakkında internetten yaptığım araştırma yaptım. Şirketin 5 demir çelik firmasının kurduğu geri kazanım şirketi olduğunu, daha önce Marmara Ereğlisi’nde yer talebinde bulunduğunu ve bununla ilgili ÇED başvurusu yaptığı ancak sürecin yarıda kaldığı, yine Kaynarca ilçesinde yer almak için başvuruda bulunulduğu, tartışmalar yaşandığı ve sonuçta yer alınamadığı bilgilerine ulaştım.
Söz konusu bilgilerden birer nüsha hazırlayarak toplantıya gittim. Toplantıda Marzinç ile Bursa Çevre Müdürlüğü’nden ve Bakanlıktan yetkililer vardı. Firma yetkililerinin yaptıkları sunumdan sonra sorulara geçildiğinde söz alıp kendilerine 3 soru yönelttim.
İlk olarak, Marmara Ereğlisi’ndeki ÇED sürecinin neden yarıda kaldığını, Kaynarca’da neden yer alamadıklarını, eğer kendilerine yer tahsis edersek OSB’deki arsalarımızın değerinin düşüp düşmeyeceğini sordum.
Sorularıma verdikleri yanıtlar şöyleydi; ‘Marmara Ereğlisi’ndeki arazi henüz Sanayi Parseli değil ve olma ihtimali de yok. Bu yüzden süreci durdurduk. Kaynarca’da almak istediğimi yeri de Belediye Başkanı çok istemesine karşın söz verdiği imar değişikliğini yapamadı. Yer fiyatları ise, neden düşsün? Daha da artması muhtemeldir. Çünkü Türkiye çapında önemli bir firma buraya geliyor’ dediler.
Hatta resmi yetkililere de konu ile ilgili konuşma yapıp isteyip istemedikleri sorulduğunda ‘resmi evrak ve belgeler önümüze gelmeden birşey söyleyemeyiz’ cevabını aldık.
Konu, yönetim toplantısında görüşüldüğünde firmanın söylediklerinin araştırılması için OSB Bölge Müdürümüz Fikret İlter ile Muhasebe Müdürümüz Kenan Beriş’i görevlendirerek Marmara Ereğlisi ve Kaynarca’ya gönderildi. Görevlendirdiğimiz arkadaşlar döndüklerinde firmanın anlattıklarını teyid eden sözlü bir rapor sundu. Bunun üzerine, 11.11.2008 tarihinde 122 nolu kararımızda, ‘T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan ÇED raporu ve 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgesi Kanunu ile OSB Uygulama Yönetmeliği’nce gerekli koşulları taşıması halinde’ firmaya yer tahsis yapılacağını belirten belgeyi imzaladık.
26 Şubat’ta 9 nolu bir kararla bir başka belgeye daha imza attık. Bu ikinci belgenin diğerinden farkı tesis adının, ‘Baca Tozu ve Tufal Geri Kazanım Tesisi’ olduğuna ilişkin ek bir bilginin yer almasıydı. Firmanın talebi üzerine imzaladık. Bize, ÇED başvurusunda istenen evraklarda kararın böyle yazılması gerektiğini söylediler.
Önemli bir siyasetçi para istedi!
Bu iki belge dışında yönetici sıfatıyla başka bir imzam olmadı. Daha sonra bu imzalarımı da geri çektim. Bu süreçte, çok söylenti duymaya başladım. Marzinç’in Kaymakam Adem Saçan ile OSB Başkanı Adnan Gültaş’a rüşvet verdiği dedikoduları üzerine konuyu firma yetkililerine sordum.
Marzinç firması bu söyletileri ilk kez duyduğunu belirterek kimseye para vermediklerini ancak, kendilerinden para isteyenlerin olduğunu söyledi. Bu rüşveti isteyenlerin ‘Kim’ olduklarını sorduğumda ise, ‘Önemli bir siyasetçi. İsmini şimdilik açıklamayacağız’ yanıtı verdiler.
Marzinç’in ÇED başvuru dosyası bana ulaştı. Rüşvet söylentileri ve daha önce attığım imzaların da sorumluluğu ile Yerel seçimlere 2 hafta kalmasına karşın, dosyayı ayrıntılarıyla incelemeye başladım.
İncelemelerimde çok ciddi bir çelişki ile karşılaştım. Firmanın ÇED Başvuru dosyasında yer seçimi bölümünde; ‘Bölgeyi kapsayan Bursa 2020 yılı 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı kararları ile uygulama hükümlerine tam bir uygunluk söz konusudur. Anılan ait notlarda (6.1.2.2.c. Maddesi) Mustafakemalpaşa OSB’de kirletici vasfa haiz tesislerin öncelikle kurulması öngörülmektedir.’ diyordu.
10 yıldır sürdürdüğüm Belediye Başkanlığı nedeniyle çok sık baktığımız, ‘1/100.000 Bursa 2020 Çevre Düzeni Planı’nda Mustafakemalpaşa’nın tarım ve hayvancılık bölgesi olması nedeniyle kirletici tesislere karşı koruma altında tutulması gerektiğini hatırlıyordum. Konuyu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ayhan Öztenekeci ile paylaştım. Kendisi de konunun önemli ve iyi araştırılması gereken bir durum yarattığını belirtti.
İmzamı geri çektim!
Bunun üzerine Belediye’den söz konusu Çevre Düzeni Planı’nı bularak, ilgi çeken maddedeki, ‘Kirletici sanayi türlerinin yer alması’ ifadesinin planın hem genel ruhuyla hem de daha önceki maddelerle çelişki yarattığını fark ettim. Daha sonra 12 Mart 2009 tarihinde durumu OSB yönetimine bildirdim. Konu, 14 Mart 2009 yazı ile Valiliğe aktarıldı. Valilikten seçim sonuçlanana kadar bir yanıt gelmedi. Seçimin ardından Belediye Başkanlığı ile OSB’deki görevimin bittiğinden dolayı Noter kanalıyla imzamı geri çektiğimi bildirdim.
Valilikten 22 Nisan 2009 tarihinde yazı gelmiş ve haklılığım teyid edilmiş oldu. Hukuki delilleri yeni yöneticilere ulaştırmanın verdiği rahatlıkla bir daha bu konuyla ilgilenmedim. Ta ki, 01 Ağustos’ta eczaneme gelen bir dostun uyarısıyla Bursa Çevre ve Orman Müdürlüğü’nün internet sitesine girinceye kadar..
İtiraz ettim!
01 Ağustos’ta ilgili sitede Marzinç’le ilgili ÇED Raporu’nun nihai kararına itirazın 3 iş günü kaldığını okudum. Bunun üzerine çevreyi arayarak yöneticilerimizin bilgi yada girişimlerinin olup olmadığını sordum. Kimsenin bilgi yada girişiminin olmadığını fark ettim. Derhal bir itiraz yazısı kaleme alarak 03 Ağustos 2009 Pazartesi günü yasal itirazımı yaptım.
01 Ağustos’taki uyarılarımız kentte yeterince ses getirmiş olacak ki bir çok değişik tüzel kimlikler de itirazlarını yapmışlar.
Bu arada ne yazık ki, MHP İlçe Başkanı Levent Burmalı ile CHP Bursa eski Milletvekilimiz Mehmet Küçükaşık’ın şahsımı hedef alan talihsiz açıklamaları basında yer aldı. Arkadaşlarımızın bu açıklamalarını, ‘iyi niyetli, bilgi eksikliğinden kaynaklanan’ eleştiriler olarak nitelendiriyorum.
Şunun çok iyi bilinmesini istiyorum ki, Bugün bütün kuruluşların Marzinç’e karşı en temel ve sağlam hukuki delili olan ‘1/100.000 Ölçekli Bursa 2020 Çevre Düzeni Planı’ndaki ekten kaynaklanan çelişkiyi bularak, Valiliğe resmi yazı yazılmasını sağlamanın ve bunun belge haline getirilmesinin huzuru içindeyim.
Marzinç’e itiraz süresinin 3 gün olduğunu fark ederek Mustafakemalpaşa’yı uyardım. Bu sürece karşı kapsamlı bir itiraz yazısı yazıp Çevre Orman Bölge Müdürlüğü’ne Mustafakemalpaşa’da ilk itiraz başvurusunu yaptım.
Kısır tartışmalara son verilmeli!
Bugün gelinen noktada ilçemizde çevre bilinci en yüksek düzeye ulaştı. Umarım bu bilince uygun sorumluluk ve görev anlayışı olan yöneticilere kavuşmamız yakındır. Bu konuda herkese önemli görevler düşmektedir. Gün, ‘dedi-demedi’ kısır tartışmalarıyla havanda su dövmek değil, tüm kent halkı olarak ayrılmaz bir birlik oluşturmanın günüdür. Çevremize, doğamıza ve hayatımıza yönelik saldırılara karşı başarılı bir savunma hattı kurmalıyız.”
Hayri Öztetikler, biraz da özeleştiri yaparak anlattığı konuşmasının son bölümünde Marzinç’le ilgili tehlikeye karşı tüm Mustafakemalpaşalıları zaman yitirmeden tek yürek olmaya çağırdı.
Öztetikler, “Marzinç, tehlikeli geri dönüşüm projesidir. Kurulmasıyla Mustafakemalpaşa’nın geleceği kararacaktır. Bu nedenle herkes bu tehlikeye karşı sorumludur” dedi.