GÖKÇEK; YUSUF, YUSUF!

Recep Tayyip Erdoğan tarafından görevden el çektirilen Ankara eski Belediye Başkanı Melih Gökçek’i büyük bir korku sardı.

Gökçek, sanıyorum baskıya hazır durumdaki “SÜLÜK” adlı kitabın okuyucuyla buluşacak olmasından çok rahatsız.

Soygun dönemini karartan örtünün açılmasını pek istemiyor. Çünkü, buz dağının ardındaki pisliğin ortaya çıkmasından çok tırsıyor.

Bu yüzden de, ağzından salyalar akıtarak sağa, sola saldırıyor.

Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı, Trump ağzıyla tehdit ediyor.

Anlaşılan kitapta, “Parsel, parsel satışlar” yer alıyor.

Büyük bir olasılıkla Ankara’nın nasıl hortumlandığı anlatılıyor.

Demek ki, “SÜLÜK” etkisi, piyasaya çıkmadan panik yarattı.

Gökçek, Avukatı Enes Gül aracılığı ile yayının durdurulmasını ve kitabın toplatılmasını istedi.

Demokratikleşme, demokrasi hak getire.

İfade özgürlüğü yok sayılarak, henüz yayınlanmamış bir kitapla ilgili başlatılan “Toplatma istemi” başka neyle anlatılabilir ki?

BU NE BİÇİM ALGI?

CHP, 1950 yılından bu yana tek başına iktidara hiç gelmedi. Başka bir deyimle, sosyal demokratlara tek başına iktidar şansı hiç tanınmadı.

Anlayacağınız Türkiye’yi, darbecilerle birlikte 70 yıldır sağ iktidarlar yönetiyor.

Adnan Menderes: 10 yıl. Süleyman Demirel: 25 yıl. Turgut Özal: 15 yıl. Recep Tayyip Erdoğan: 19 yıl.

Öyle veya böyle, Ülkenin geleceğini 70 yıldır aynı kafalar şekillendiriyor.

İktidara gelen, miras haklarını başkalarına kaptırmamak için bir önceki partilerin devamı olduğunu kendileri açıkça söylüyor.

Aynı ağacın filizleri oldukları tartışılmaz!

İktidarlar aynı. Her gün biraz daha yoksullaşan aynı.

Düzenin ve düzülenin hiç değişmemesinin garipliği ortada.

Günahların faturasının neden hala muhalefete kesildiğini hiç düşündünüz mü?

Uçurumun eşiğine geldik.

Üretim yok. Enflasyon azdı. Döviz hortladı. İşsizlik tavan yaptı. İşçi-çiftçi-emekli-memur sürünüyor. 10 milyon işsiz açlıktan kırılıyor. Dış politikada iflas ettik.

En önemlisi, ekonomi tam anlamıyla komaya girdi. “Düyun-u Umumiye” sürecinde olduğumuzu söylersek yalan olmaz.

Öyleyse bu kötü gidişlerin sorumlusu sürekli neden CHP gösteriliyor?

Memleketi CHP mi yönetiyor? Hayır!

Bilinçli bir şekilde algı yaratılıyor. Memleket de algı politikalarıyla yönetiliyor!

Oysa, enkazın sorumlusu CHP gösterilirken, “Nasıl olsa anlamazlar” denilerek seçmen aptal yerine konuluyor.

Direksiyondaki sürücü arabayı deviriyor, polis arkadan gelip yolu açmaya çalışan otobüse ceza kesiyor.

Verdikleri oylarla, ülkenin gidişatını belirleyen seçmenler ise aval aval bakıyor.

Anlayan var mı?

Oy vermeye devam mı?

***

ERKEN SEÇİME HAZIR OLUN!

AKP’nin üç “Y” Yolsuzluk-Yoksulluk-Yasaklar dönemi yıllar önce iflas etti. Yerine, “Uçacağız” söylemleriyle “Tek adamlık rejimi” getirildi.

İyi de, o da tutmadı. Üç yılda tepetaklak olduk, iyice battık.

Sistemsizlik sistemi iyice tıkandı.

En çok dillendirdikleri istikrarda, istikrarsızlık egemen oldu.

Çevrenizde mutlu olduğunu söyleyene rastlayabiliyor musunuz?

Ne gezer!

Kiminle konuşsanız, yoksulluk sıkıntısıyla başlıyor, işsizlikle, aşsızlıkla noktalıyor sohbeti.

Ekonomik kriz dayanılmaz boyutlarda. İçeride ve dışarıda esen yalnızlık rüzgarları fırtınaya dönüştü.

Tsunaminin ayak sesleri duyulmaya başladı.

Toplumun büyük bölümünü etkisi altına alan ekonomik krizin daha fazla ötelenemeyeceği ortada. Üstüne üstlük, Korona denilen salgının tuz-biber ektiğini unutmayalım..

Geldiğimiz yer, uçurumun eşiğidir.

Anlayacağınız, erken seçim kapı önünde.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile küçük ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli her ne kadar “2023’den önce seçim olmayacak” diyorsa da, bilesiniz ki, 2021’de sandık önümüzde.

Siz, bu ikilinin bu güne değin söyledikleriyle uyuşan bir uygulama sergilediğini gördünüz mü hiç?

Görmediniz, göremezsiniz, çünkü yok!

Hiç kuşkunuz olmasın, görünen o ki, AKP, 2021’de kesinlikle erken seçime gidecek.

Belki de erken seçim duyurusunu küçük ortağı Devlet Bahçeli açıklayacak.

“İktidar değişir mi” diye soruyorsanız? AKP, demokrasiyi sindirebilirse değişir..