Devlet ve Ata

Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,
Çatırtılar geliyor karanlık gökkubbemizden,
Çekiyor tebeşirle yekun hattını afet;
Alevler içinde bir ev, üst katında ziyafet,
Durum diye bir laf var, buyrun size durum,
Bu toprak çirkef oldu, bu gökyüzü bodrum!
N.F.KISAKÜREK

Vatan; üzerinden akan ırmaklarından, çağlayanlarından, ulu ağaçlarından, yemyeşil ovalarının bulunduğu toprak parçasından ibaret değildir. O Malazgirt’de Alparslan, Erzurum’da Nene Hatun, Maraş’da Sütçü İmam, Urfa’da Balıklı göl, İstanbul’da Fatih, Selimiye’de Mimar Sinan, Antep’de Gazi, Çanakkale’de geçilmez oldu.
O İzmir’de Hasan Tahsin, Kurtuluş Savaşı’nda Atatürk, Kocatepe’de Başkomutan’dır.
Millet sosyal bir yapıdır. Ona pozitivist ve ideolojik bir tanım yerine, sosyal ve subjektif bir tanım getirilir. Buna göre Millet; Ortak tarihi, ortak kültürü, ortak heyecanları olan, farklılıkları zenginlik diye algılayan, içinde ötekileri olmayan, kederde ve kıvançta bir arada bulunmaya and içen sosyal bir birliktir. Bu toplumu her türlü iç ve dış etkilere karşı koruyup, kollayacak olan kutsal saydığımız, kutsal da saymamız gereken binaya da “Devlet” diyoruz. Atalarımız “Dünyada mekan, Ahirette iman gerekir” demişler. Günlük hayatımızda da “Devlet binası, Devlet dairesi” gibi isimler kullanıyoruz.
Bu binanın temeli tarihi birikimdir. Zemini vatandır. Malzemesi millettir. Direkleri yasama, yürütme ve yargıdır. Hukuku; gelenek ve görenekleri, töresi ve ahlak yapısıdır. Koruyucusu Askeridir. Reisi, Devlet Reisidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Reisi de “Atatürk”tür.
Sözlük anlamı olarak Ata; Soyun büyüğü, soyun ulusudur. Etimolojik olarak baktığımızda;
Atâ : Verme, veriş, bağışlama, ihsan.
Âti : Gelecek, ilerisi manalarına gelir.
Orta Asya İslam Tasavvufu’nun başı olarak bilinen Hace Ahmet Yesevi döneminde ve birkaç kuşak devamında Tasavvuf büyüklerine “Ata” denmiştir.
-Mansur Ata : Hace Ata Yesevi’nin birinci halifeleridir. İrtihali H. 594(M.1197)
-Abdulmelik Ata : Mansur Ata’nın oğlu.
-Said Ata : Hace Ata Yesevi’nin ikinci halifesidir. İrtihali H.615(M.1218)
-Süleyman Ata : Hace Ata Yesevi’nin üçüncü halifesidir. İrtihali H.582(M.1186)
Ata sözcüğü Milli Kurtuluş Savaşı ve Genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşu esnasında; Milletin bilgesi, geleceği gören ve Milli istiklal ve bağımsızlık konusunda Türk milletine ışık tutan anlamlarını kazanmış, bu nedenle büyük önder Mustafa Kemal’e 21 Haziran 1934’de çıkarılan Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934 tarihinde Atatürk soyadı verilmiş, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de bir kanunla kabul edilmiştir.
Ruh bedenden ayrılırsa geriye ceset kalır. Yani ölüm gerçekleşir. “Ölümün yüzü soğuktur” diyor atalarımız. Gelin birbirimizi “Gönül sıcaklığı” ile kucaklayalım.
Maddeci felsefe düşüncelerinin hakim olduğu dünyamızda, dünya insanlığına bin yıldan beri örnek olan bu Millet, bugün ve gelecekte de örnek olmaya devam etsin. İşte gerçek medeniyet budur.
81 yıl önce 15.Ekim.1927’de Cumhuriyet Halk Fırkası’nın 2. Büyük Kongresi’nde 36 saat, 33 dakika süren nutk’unu, büyük önder Mustafa Kemal şu şekilde tamamlıyor:
Muhterem Efendiler, sizi günlerce yoran uzun ve teferruatlı nutkum, en nihayet mazi olmuş bir devrin hikayesidir. Bunda milletim için ve yarınki evlatlarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek bazı noktaları gösterebilmiş isem kendimi bahtiyar sayacağım.
Efendiler, bu nutkumla milli varlığı sona ermiş sanılan büyük bir milletin, istiklalini nasıl kazandığını, ilim ve tekniğin en son prensiplerine dayanan milli ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu ifadeye çalıştım. Bugün ulaştığımız netice, yüzyıllardan beri çekilen milli felaketlerin yarattığı uyanıklığın sonucu ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan şehit kanlarının bedelidir.
Bu neticeyi Türk gençliğine emanet ediyorum.
Mustafa Kemal ATATÜRK

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.