Çünkü, yasaklayacağım

 

4+4+4 bugün başladı.

Başbakan, 4+4+4'ün anlamını sembolik olarak vurgulayacak bir açılışta bugün.

Denizli'de İmam – Hatip Ortaokulu açıyor.

Başbakanın “dindar nesiller yetiştirme” hayalinin evrelerinden biri, böylece hayata geçiriliyor.

Nesil, Türk Dil Kurumunun sözlüğünde “Yaklaşık yirmi beş, otuz yıllık yaş kümelerini oluşturan bireyler öbeği” olarak tanımlanıyor.

Bu durumda, ikinci dindar neslin yetiştirilmesi süreci, en az 2037 yılını bulacak, gibi görünüyor.

Mustafa Kemal, “Muallimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr muallim ve mürebbileri, sizler yetiştireceksiniz. Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” derken Kemalist nesilleri yetiştirecek öznelerin, öğretmenler olacağını vurguluyordu.

Bugün, 25 yıl sonraki potansiyel dindar nesilleri yetiştirmesi beklenen ilk nesil, okula başladı.

İkinci nesli yetiştirecek bu ilk yetişmiş dindar nesil, okul sürecini de değerlendirecek olursak, en az 20 yıl sonra okullarda öğretmenliğe başlayabilecek.

Recep Tayyip Erdoğan, 58 yaşında.

Demek ki, dindar ikinci neslin devletin teşviki olmadan yetişmeye başladığını, yaklaşık 80 yaşında görebilecek.

-o-

Türkiye’de İslami hareket, devletin baskısı altında, zaman zaman devletin desteğini alsa da devletin dışında kendiliğinden gelişen bir hareket oldu.

Örneğin, Said-i Nursi, risalelerini bıkıp, usanmadan yıllar boyunca, iki üç kişiye el yazısı ile yazdırdı ve dağıttırdı. 

Bugün, İslamcı hareket, iktidara gelebilmesini de, devletin dışında gelişmesine, bir halk hareketi olabilmesine borçluydu.

Şimdi, muhafazakar ‘demokrat’ iktidar, toplumu yukarıdan aşağıya değiştirme işine soyunmuş görünüyor.

Avrupa aydınlanmasını taklit eden Avrupa dışı tüm siyasi hareketler, hep bu yolu denediler.

Denediler, çünkü, insan ömrü çok kısa.

Bu kısa ömüre, yukarıdan müdahil olmadan sol ya da sağ anlamda devrimsel bir dönüşümün sıkıştırılması mümkün görülmüyordu.

Ne yazık ki, (ya da ‘neyse ki’ mi demeli, bilmiyorum) Ekim Devrimi de ve Kemalist ‘devrim’ de, başarısız oldu.

-o-

İran İslam Devrimi öncesi ve sonrası dönemi işleyen “Persepolis” animasyon filminde, küçük kız Merjane, ninesine, manifestosunu okur:

“Ben, Marjane, geleceğin kadın peygamberi, karar verdim ki; bir, herkes iyi karakterli olmalı; iki, herkes iyi şeyler söylemeli, üç, herkes iyi bir şey yapmalı; dört, yoksullar her gün bir kızartılmış piliç yiyebilmeli; beş, hiç bir yaşlı kadın acı çekmemeli.”

Ninesi, Marjane'a “Eğer bu dediklerin olursa ilk müridin ben olurum.” diyor ve ekliyor “Onların bundan sonra hiç acı çektirmeyeceğinden, nasıl emin olabiliyorsun?”

Marjane'nın cevabı hazır; “Çünkü, yasaklayacağım”.

-o-

Toplumların, devletin / iktidarın dayatmaları ile değiştirilmesi yöntemi, 20. yüzyılda denendi ve sonuç hüsran.

Önlerinde, Kemalist deneyimin başarısızlığı tüm çıplaklığıyla dururken, aynı yanlış yola girmiş olması, Başbakanın ve çevresindekilerin öngörüsüzlüğünün açık bir göstergesi.

Devletin / iktidarların toplumsal dönüşüme sunabilecekleri bir tek katkı var.

Toplumun kendi kendisini geliştirebileceği demokratik kanalları açık tutmak ve bu kanallarda kendi meşrebince gelişmeye çalışan insanları, başka meşrebin insanlarının taciz ve tecavüzlerinden korumak.

Bunu sağlayabilen bir iktidar, bir başbakan; yeni neslin yetişmesini 25 yıl beklemek zorunda kalmaz.

Çünkü, bunu sağlamak, aslında beklemeyi ortadan kaldırmakla eşdeğer.

Çünkü, bu, iktidarın istediği gibi insanlardan oluşan toplumlar anlayışının Türkiye'de de sona ermesi anlamına geliyor.

-o-

Başbakan öfkeli, çünkü, başarmanın mümkün olmadığının farkında…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.