Atatürkçü Düşünce İşgal Altında! (2)

Atatürkçü Düşünce İşgal Altında! (2)
Atatürkçü Düşüncenin işgal altında olduğunu anlatan bir yazı yazmıştım geçen hafta.
Numaracı Atatürkçüler, nasıl da celalleniverdiler.
Yarası olan gocunur derler ya, galiba öyle oldu.
Numaracı Atatürkçüler büyük bir panik içine girmiş olacaklar ki, dernekte yolsuzluk yapıldığını ileri sürerek, birlikte görev yaptığı arkadaşlarını suçladıktan sonra yönetim kurulu üyeliğinden istifa eden Hilmi Taşdemir’i de aralarına alıp objektiflerin karşısına geçiverdiler. Kırgınlıkları, küskünlükleri unutuverdiler. Yalan, yanlış ve çarpıtmalarla dolu “İnkarcılık Açıklaması” yaptılar.
Deneyimli dedikoducu Hilmi Taşdemir’i yeniden kazanmaları onları ilgilendirir. Ancak numaracı Atatürkçülerin geriye dönüp şöyle bir bakmalarını isterim. Kendilerinden önce ADD’de gruplaşma var mıydı? Yolsuzluk kokusu var mıydı? Şaibe var mıydı? Yoktu!
Öncelikle soralım: Hilmi Taşdemir’in istifasını zorunlu kılan gerçekleri açıklaya bilirmisiniz? Açıklayamazlar.
Ben anlatayım: İnkar edeceğini adım gibi bildiğim Hilmi Taşdemir, kapı kapı dolaşarak; “İşletmecilerden bir yıldır hesap alamıyorum. 5-6 milyar açık var. Bu yüzden istifa edeceğim” (Bu arada beni de unutmuyor. Yalnız yakaladığı yerlerde, “Bunlarla olmuyor. Bunlardan birşey olmaz. Galiba yanlış yaptık. Sen yine hazırlan” mesajları vermeyi ihmal etmiyor.) diye her ortamda yüksek sesle konuşan Hilmi Taşdemir değil miydi? Taşdemir sonunda istifa etmedi mi?
Sebahattin Soner neden istifa etti?
Taşdemir, ADD’nin para trafiğindeki soru işaretlerini beraberinde getiren konuşmaları yaptıktan sonra köprüler atılmadı mı?
Peki, Taşdemir istifa ederken, derneğin paralarını alamadığını söylediği işletmeci-yöneticiler kimlerdi?
Atatürkçü Düşünce Derneği’ni, “Arkadaşlara İş Ayarlama Derneği’ne kimler dönüştürdü?
Daha önceleri ADD’de bunlara izin verilmediği için sözde demokratik bir kongre yapıldı.
Kongreye gelmeden önce, düşmanımın düşmanı, dostumdur mantığı ile hazırlanan ahbap-çavuşların kuzu sarması “Basın Açıklaması’na bir bakalım:
Numaracı Atatürkçülerin başı Yusuf Karayün (Karanlık Yusuf); “Basın açıklaması”na, yazıyı dikkatle okuduğunu, insan aklına sığmayan iftiralarla dolu doluğunu söyleyerek başlıyor. Tabii ki oynuyor. Yalan söylüyor. Çünkü; tek bir satırda iftira yok. İftira olmadığı için de, “ADD Karacabey Şubesi’nin kurucu üyelerinin üyeliklerini iptal etmedik” diyebiliyor mu? Derneğin Gençlik Kollarını kapatmadıklarını, sportif etkinliklere son vermediklerini, bursları kaldırmadıklarını, ticari amaçlı meyhane açmadıklarını, Karacabey’deki Cumhuriyet Yürüyüşlerini sürdürdüklerini söyleyebiliyor mu?
Söyleyemezler! Yazdıklarımı çürütemezler.
Yazdıklarımın tümü doğru. Eksiği var, fazlası yok!
Numaracı Atatürkçülerin başı, tüzüğe bile aykırı olan utanç verici uygulamaları insan aklına sığdırabiliyor da, gerçeklerin yüksek sesle dillendirilmesini pek vicdani bulmuyor.
Her halde akıl tutulması yaşıyor.
Algılama özürlü müdür nedir? Atatürkçü Düşüncenin toplamı, tüfekle mi işgal edildiğini soruyor ve Atatürkçü Düşüncenin mahkum edilmek istendiğini ileri sürüyor.
Buna densizlik denir.
Atatürkçü Düşünce Derneği’nin son beş yılı ile önceki beş yılını yatıralım masaya, gerçeklerin anlaşılmasını kolaylaştıralım. İşgal de, mahkumiyette ortaya çıksın.
Bir yıl da 17 etkinlik yapabilme dinanizmi yakalayan ADD’de acaba son beş yılın tamamında bu sayıya ulaşılabildi mi? Ne gezer!
40 milyarın, 30 milyar olduğu savına bakalım: Burada da bilerek, ya da bilmeyerek rakamın 30 milyar olduğu söyleniyor ve aldatmaca yapılıyor.
Yineliyorum: 2004 yılındaki kongreden önce ADD’nin Akbank Karacabey Şubesi hesabında, faizdeki hesapla birlikte 40 milyar nakiti vardı. 30 milyar duyurusundaki yanlışlık açıkça görülüyor. Bunu aydınlatmak sanıyorum beş dakikayı geçmez.
Ayrıca, 30 milyarla 3 katlı lokal açıldığı söyleniyor. Lokalle birlikte meyhaneyi dile getirmeye çalışıyorlar herhalde.
Numaracı Atatürkçüler, 30 milyarı, lokal dedikleri 3 katlı tavuk kümesi gibi yere kiracı olurken harcadıklarını kendi ağızlarıyla duyuruyorlar. ADD’nin 6 yılda biriktirdiklerinin 6 ayda nasıl buharlaştığı şimdi daha iyi anlaşıldı. Buna savurganlık, buna hesapsızlık, buna “Bol Kepçe Lokantası” denmez de ne denir?
Gelelim demokratik yapıldığı söylenen kongreye.
ADD’nin 2004 yılında yaptığı kongre şaibelidir. Deneyimli dedikoducuya, yanlış olacağı, itiraz edilmesi halinde iptal yaşanabileceği söylenmesine karşın, üyelikleri onaylanmayanlara oy kullandırılmıştır. Tüzük ihlal edilmiş ve ADD’deki şaibeli süreç o gün başlamıştır. Demokratik seçimle iş başına geldiklerini söyleyenler, Derneğin Başkanı’na bile konuşma hakkı verilmemesi için antidemokratik tavırlar sergilenen kongre tutanaklarını çıkarsınlar ortaya da nasıl bir seçim yapıldığını herkes görsün.
Gerçeklerin aydınlatılması çok basit: 2004 yılı Akbank hesaplarına ve 2004 yılı kongre tutanaklarına bakmayla bir çok soru işareti kalkıverir.
Ne dersiniz?
“İnkarcılık Açıklaması”nda büyük bir pişkinlik gösterilerek, numaracı Atatürkçülerin isimleri soruluyor!
Açıklayalım: Başta yöneticiler olmak üzere, ADD’nin kurucularının üyeliklerinin silinmesini araştırmayan, 40 milyarın kafa karıştırmayacak şekilde netleşmemesini sorgulamayan, tüzüğün ihlal edilmesini görmezden gelen ve bu konularda gereğini yapmayanlar numaracı Atatürkçüdür.
Basının tarafsızlığı ele alınıyor! Bir kez daha hatırlatalım: Ben taraflıyım. Atatürkçülükten yana, çağdaş Türkiye’den yana, laik, demokratik, sosyal hukuk devletinden yana taraflıyım.
Cumhuriyet Mitingleri’ne Ç.Y.D.D. adına otobüs kaldırılması gündeme getiriliyor! Onu da yanıtlayayım: Otobüs kaldırılma organizasyonunu kimler kotardı hatırlamıyorum. Çok da önemli değil. Benden sponsor bulunması konusunda yardım istediler. Severek katkı vermeye çalıştım. Ç.Y.D.D. yazısının nereden çıktığını da doğrusu pek önemsemiyorum. Önemli olan kimin kaldırdığı değil, önemli olan aynı amaca hizmet eden otobüslerin çokluğudur.
Bunun sabotajcılıkla suçlanması, yöneticilik yetmezliğidir.
Yazının zamanlaması eleştiriliyor, içki servisi için iftira deniyor. Bir de Ç.Y.D.D.’ne iftira ve saldırılarda bulunulması konusunda yol gösteriliyor.
İşgalciler, biraz utansınlar da önce kendi yollarını bulsunlar. İçki servisinin neresi iftira? Yaparken iyi, ortaya çıkaran tu-ka-ka.
İftira attığımı kanıtlasınlar özür dilemeye hazırım.
Sizi gidi numaracı Atatürkçüler sizi…
ADD Genel Başkanı göz altına alınırken neredeydiniz?
Siz Atatürkçüyseniz, ben değilim!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.