Anlatacak icraatı olmayanlar, laf ebeliğine soyunurlar”

Cumhuriyet Halk Partisi Karacabey İlçe Başkanı Murat Tanrıverdi, geçtiğimiz Cuma günü bir dizi açılışlar için ilçeye gelen Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu’nun açılışlar öncesi yaptığı konuşmalara ve bilhassa da CHP’yi işaret ederek “FETÖ’nün ağzı ile konuşuyor” açıklamalarına yanıt verdi.
Çavuşoğlu’nun anlatacak icraatı olmadığı için ‘laf ebeliği’ne soyunduğunu belirten CHP İlçe Başkanı Murat Tanrıverdi, yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Geçtiğimiz Cuma günü ilçemize gelerek birkaç açılışa katılan Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, laf ebeliğine soyunarak, kendi icraatlarını anlatmak yerine yine FETÖ’den, PKK’dan, DHKP-C’den dem vurmuş. Diğer taraftan, halka söz verilen saatte açılış yerlerinde olmak yerine, gırtlak derdine düşenlerin bu ayıbını, çilekeş halkımızın değerlendirip kendilerine gerekli notu vereceğine inanıyorum.
Şunu bütün samimiyetimle söylüyorum ki; keşke Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu Karacabey’imizde bırakalım 300-400 kişiyi, içinde şöyle 30-40 kişinin çalıştığı bir sanayi tesisini açmak için gelmiş olsaydı! Ama ne gezer? AKP halkımıza istihdam yaratmak yerine, faiz lobisine teslim olmuş, ülkemizin 2002 yılındaki toplam 150 milyar dolar olan dış borcunu bugün 500 milyar dolar seviyelerine çıkarmıştır. Üstüne bir de Cumhuriyetin bütün kazanımlarını sattıklarını, yani özelleştirmeleri de sayarsak varın beceriksizliğin, yağmanın, talanın boyutlarını siz düşünün. Bu kaynakların nereye gittiğini merak ederseniz, Körfez geçişini sağlayan Osmangazi Köprüsü’ne bakabilirsiniz. Yandaş müteahhit firmalara garanti edilen yıllık 14 milyon araç geçişi 6 milyon adette kalmış, geçmemiş olan 8 milyon aracın yükü de vatandaşın sırtına bindirilmiştir. İnsanlarımızda infial yaratan MTV zammının, yandaşın cebini doldurmak için kullanılacağı ortadadır.
Gelelim FETÖ ve PKK ağzı ile konuşanlara… Bu güne kadar biz yazmaktan, anlatmaktan usandık, onlar inkar etmekten usanmadı. Hakan Çavuşoğlu eğer FETÖ’cü arıyorsa bu sefer aynaya bakmasın, Ankara’ya döndüğü zaman Bekir Bozdağ’a bir baksın. Ne demişti Bozdağ: “Fetullah Gülen bu ülkenin yetiştirdiği değerli bir kıymettir. Seversiniz, sevmezsiniz ama değerli bir insandır, bilge bir insandır. Bu ülkenin milli ve manevi değerlerine bağlı nesillerin yetişmesi için hizmet yapıyor. Her şeyi de açık, devletin denetimi, gözetimi altında açık, her şeyi gözünün önünde olan.”
Evet bu lafları Bekir Bozdağ Meclis kürsüsünden söylüyor. Fetullah ile devleti işbirliği içinde hareket ettirdiklerini itiraf ediyor, ama Karacabey’e geldiklerinde suçu Cumhuriyet Halk Partisi’ne atıyorlar. Adama dönerler de ‘el insaf’ derler. Türk ordusuna Ergenekon-Balyoz kumpasını kuranlar, şimdi uluslararası kırmızı bültenle aradıkları Savcı Zekeriya Öz’ün altına zırhlı araçlar verenler kendileridir.
PKK’ya gelince; Habur’da teröristleri davul zurnayla karşılayıp, utanç verici çadır mahkemelerinde karşılayanlar da kendileridir. Bir hafta önce sözde bağımsızlık referandumu yapan Barzani’yi, AKP’nin Genel Kongresi’nde kürsüye çıkartarak, ‘Türkiye seninle gurur duyuyor’ diye tezahürat yapanlar yine kendileridir.
Hakan Çavuşoğlu, İmam Hatip Liseli olmakla övünüyor. Laf kalabalığı yaparak, tek parti iktidarının son günlerinden bahsediyor. Ben size işin doğrusunu söyleyeyim: Türkiye’de ilk İmam Hatip Okulları 1924 yılında açılmıştır. Ancak bugün üniversiteye giriş başarı oranları % 20’dir; yani sadece 5 öğrenciden biri. İşte İmam Hatip mezunları, İmam Hatipler’den böyle intikam almışlardır. Sadece İmam Hatip Liseleri’nden değil, bütün eğitim sisteminden intikam almaktadırlar. Uluslararası PİSA Sınavları’ndan çıkan sonuçlarda çocuklarımızın Türkçe okuduklarını bile anlamadıkları ortaya çıkmakta, 70 ülke arasında 50. sıralarda olduğumuz gözlenmektedir.
15 Temmuz meselesine gelecek olursak… TBMM’de kurulan araştırma komisyonundan her türlü bilgi kaçırılmıştır. 15 Temmuz günü saat 18’e kadar Genelkurmay Karargahı’nda olan MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın, mevcut ve bir önceki Genelkurmay Başkanları’nın komisyona sözlü ifade vermelerinin önü kesilmiştir. Gerçekler bir gün elbet ortaya çıkacaktır. Aynen Zafer Çağlayan’ın kolundaki saat, Muammer Güler’in oğlunun evindeki para sayma makineleri, Süleyman Aslan’ın ayakkabı kutularındaki milyon dolarlar gibi…”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.