Akrep
Akrep
Ergün Koç’un Belediye Başkanı olduğundan bu yana Karacabey de yaptıklarına şöyle bir göz atalım. Karacabey’e ne yararı olmuş veya bir yararı olmamış mı hep beraber irdeleyelim.
Karacabeyspor 3 sezondur 3.cü lig’e çıkarılmaya çalışılıyor. Durum ortada kocaman bir hüsran. Karacabey spor diğer takımlarla yaptığı karşılaşmalarda başarılı olduğunda, Belediye hoparlöründen şöyle anons yapılıyor: Karacabeyspor A sporu 3-0 yendi. Karacabeyspor Kulüp Başkanı Ergün Koç.
Yine aynı Karacabeyspor, yine başka bir karşılaşma, bu kez Karacabeyspor mağlup. Bu kez mağlubiyeti bildirme anonsu: Karacabeyspor B spora 3-0 mağlup oldu. Karacabeyspor Yönetim Kurulu.
Karacabeyspor maç kazandığında anons başkan Koç, maç kaybettiğinde anons Yönetim Kurulu. İlginç bir durum.
Koç, “bütün başarılı işler benim sayemde, başarısızlıklar ise başkasınındır” diyen bir zihniyete sahip herhalde.
Koç unutmamalıdır ki belediyeler sosyal hizmetlerin yapıldığı yerlerdir.
Duvarlara asılan yazılarda “Devlet eliyle cömertlik olmaz” diyorsunuz ancak, Karacabeylilerin verdiği vergilerle; Belediyenin önünü çok gereksiz araçlarla dolduruyorsunuz. Sahi, en son alınan 4 çekerli araçlarla ne yapıyorsunuz? Hangi dağa çıkıyorsunuz? Yoksa Karacabey de bizim bilmediğimiz safari alanlarımı var? Karacabey’in en yüksek yeri KARADAĞ, o da rakımı 780 metre. 4 çekerli araçlar niye alınmış hala anlamış değilim.
Karacabey yerleşim açısından çok dağınık da değil. Ancak, amiri memuru, sözleşmelisi araba tepesinden inmiyor.
Koç, sohbetlerinde “10 tane benzinliğim olsa bu belediye araçlarına yetiştiremem” diye espri yapıyor. Tuvalete bile araçla gidilirse benzinlik değil, Karadere yetmez.
Karacabey Belediyesi tarihinde bu kadar izin kullanan bir başkan da görmedi. Ara ki başkanı bulasın. Size helal olsun. Bulgaristan gezileri hariç 3.5 yıllık zaman zarfında 100 bin km. yapabildiniz mi acaba? Daha 1,5 sene var. Durmak yok Başkan, yola devam.
Meşhur Fransa maceralarını da unutmamak lazım. Bir dahaki seçimlerde yeniden Başkan olma hayaliniz yoksa benim size tavsiyem; Belediyede geçirdiğiniz zaman aralığını bir kitap haline getirin ve Karacabeylileri bu mutluluktan mahrum bırakmayın.
Karacabeylilere borcunuz var.30 gün içerisinde sizi Belediye başkanı seçen Karacabeylileri bu güzellikten mahrum etmezsiniz herhalde.
Meşhur sloganınız; “Karacabeyliler ilçeler arasında en ucuz suyu kullanıyor” Herhalde suya zam yapma nedeniniz bu olsa gerek. Sayın başkan bu millet kaldırır. Eğer yaptığınız su zamları gözünüze az geliyorsa devam edin.
Seçimler öncesi verdiğiniz sözler unutulmuyor: “5 bin kişiye iş alanı yaratacağım” demiştiniz. Karacabeyliler 3,5 yıldır bekliyor, Başkan haberiniz olsun.
“Karacabey’i Avrupa şehri yapacağım” demiştiniz. Sevgi yolu, Atatürk büstü değişimi ve bir park yapımı ile Avrupalı oldu isek gerisini siz düşünün. “Avrupa şehri yapacağım” derken kastınız: “Ben Bulgaristan’a, sık sık gezilere gideceğim” demek istediyseniz o başka.
Artık bu gezilerin Karacabey’e faydalarını bir dahaki seçimlerde size oy vereceklere anlatırsınız. Unutmadan size haksızlık etmeyelim. Uzay çatılı PAZARYERİ Projesi, bu projede kanayan bir yaradır. Aceleyle yapılmıştır, ancak Karacabey’in geleceği pek düşünülmeden projelendirilmesi açısından kanımca hoş olmamıştır.
Bu örnekleri daha çok çoğaltabiliriz.
Sayın Koç: 2007 yılında kaç öğrenciye burs verdiniz? Eğer vermediyseniz, nedenini bir açıklayın.(Daha önce burs alanların 2007 yılı için burs verilmeyecek dediklerini duyduğum için soruyorum)
Koç; basın açıklamalarında “Belediyeler para biriktirme yerleri değildir” diyor. Paraları savurma yeri de değildir. Zannedersem Koç bu söylemi önceki Belediye başkanını kast ederek konuştu. Ben kendi adıma söyleyeyim. PARANIN biriktirilmesi önceki dönemde beni pek rahatsız etmedi. Zaten paranın biriktirilmesine kimsenin itirazı olmaz. Boş yere harcanmasına kızar insanlar. Genelde pire için yorgan yakmanın ne gereği var. Yorganı ilaçlamak daha mantıklı değil mi?
Koç’un en büyük sözü hala yerine gelmedi. Neydi bu söz; “5 bin kişiye iş” Allah aşkına yönetime geldiğinizden bu yana kaç kişiye iş verdiniz? Söyleyin de merakımdan çatlamayayım. Hala aynı söylemi kullanıyorsunuz. Millet bu kadar unutkan değil, biraz insaf. Bu konuda sürekli mazeret ileri sürüyorsunuz. Eğer bu konuda sizin önünüzü kesen varsa, açıklayın da Karacabeyliler öğrensin.
Karacabey Belediyesi’ne kasasına yönetime geldiğinizden bu yana 60 trilyona yakın belki de daha fazla nakit para girişi var. Bu paraları; Sevgi yolu, Atatürk Parkı, Pazaryeri Projesi, İş hanı yapımı, Yeniköy güzelleştirme, ışıklandırma, su için kuyu açma, sağa sola ağaç dikimi gibi işlere mi harcadınız?
Bu soruyu sorma amacım; seçimler öncesi “Belediye başkanı olursam, her yönümle şeffaflık politikası izleyeceğim” demiştiniz de ondan. Yoksa bana ne Belediyenin aldığından veya verdiğinden. Gidiyorsa hepimizden gidiyor. Geliyorsa da hepimize geliyor. Ben Karacabey’de yaşayan birey olarak, yapılanların yararlılığına bakarım, o kadar.
Sayın Koç; kendinizi herkesin üzerinde görerek bir yere varamazsınız. Unutmayın ki
El elden üstündür. Eğer üstün nitelikli birisi olmak istiyorsanız kurallara uyacaksınız.
İsterseniz bu kurallara birlikte bakalım:
İman, fikir, çok yönlü bilgi, irfan ve faziletlere dayalı ne yaptığının ve yapacağının bilincinde sarsılmaz karakter ve ideal şahsiyet.
Halkın noksanlıklarını, Hakk’ın kemalini bilir. Gerçek insanlığın imana ve derin bilgiye dayalı fazilet değerlerinin bilincinde hareket etmek gerektiğini unutmaz.
Görev ve sorumluluk bilinci fazla gelişmiştir. Kendisini topluma borçlu, herkesi, her şeyden sorumlu sayar ve aldığından çok vermekle borçlarını ödemeye çalışır. İnsanları yüceltmeyi ideal edinmiştir. Engin insan sevgisiyle insanlara hizmeti ibadet sayar. Dünyayı bulduğundan daha güzel bırakmak ister.
Evrimi için yaratıcı benliğini kullanır.Evrim için kendini yenilemeyi ve aşmayı, fazla enerjiyle yeteneklerinin çok üstün işler başaracağını bilir, uygular..
Etkindir, etkilidir, girişkendir. Bulunduğu yere damgasını vurur. Sevk ve yönetimi, kaynakları bulma ve işletmeyi becerir.
Faziletin güzel değerleriyle doludur. Her şeyden önce insanlık meziyetleri yönünden zengin olmadan normal olamayacağının bilincindedir. İçindeki fazilet duyguları, yüceliği gereği insanı dinamizme itecek, sonuçta kendisini ve çevresini mümkün olan üst düzeye erişmeye götürecektir. Faziletlere uygun yaşamak insanın ilk ve son çaresidir. Özellikle alçakgönüllüdür ve öğünmez.
Yüksek şeref ve haysiyet duygusu fazlaca gelişmiştir. “Desinler”e kaçmadan, yalnızca yüce insanlığın şanına ve faziletiyle ne yakışıyorsa onun gereğini yapar.
Duyguları, düşünceleri, sözleri ve eylemleri öz kaynağa yönelir: derindir, engindir, yüksektir. “Her gün yeni doğarız, bizden kim usanası” diyebilen Yunus emre gibi evrimin sonsuz tatlılığına yönelmiştir.
Olanı değil olması gerekeni ve mükemmeli arar.
Sonuçta üstün insan; sevinç ve lezzeti ilim ve hikmete, güveni doğrulukta, zenginliği ve başarıyı çalışmada, şerefi iffette, barışı adalette, kalp huzurunu iyilik ve çömerlikte, pişman olmamayı öfkesizlikte ve başkanlığı öğütte, yüksekliği alçakgönüllülükte ve hoşgörüde, rahatlığı kanaatte, sağlığı temizlikte, bulur. Bunlar bizi, insanların çeşitli derecelerde olduğu gerçeğine ulaştırır.
Akrep gibi kendi kendini sokarak ölmenin hiç kimseye bir faydası yoktur.