Uluabat tehdit altında
Uluabat tehdit altında
*Sulak alanlar, küresel ısınmaya bağlı olarak azalan yağışlar nedeniyle tehlike sinyalleri vermeye başladı.
Uluabat, sıkıntı yaşanan yöreler arasında yer alıyor. Türkiye genelinde mayıs sonu ve haziran ayının ilk haftasında etkili olan yağışların, sulak alanların beslenmesinde kayda değer bir katkı sağlayamadığı bildirildi.
WWF-Türkiye Su Kaynaklan Program Müdürü Buket Bahar Dıvrak, sulak alanlar ve yeraltı sularının temel olarak kışın düşen kar yağışları ve mevsimlere göre yayılan dengeli yağmurlarla beslendiklerini, ancak son dönemdeki sağanak yağışların yeraltı su kaynaklarını besleyemediğini ve sulak alanlar için de yeterli olmadığını söyledi. “ARTIŞ YOK” Dıvrak, WWF-Türkiye tarafından yapılan en son arazi çalışmaları sonucunda, sulak alanların yağışlardan yeterli yaran göremediğinin tespit edildiğini belirterek, “Gediz havzasına alman yağışların yüzeysel çiseleme şeklinde meydana geldiği, önümüzdeki günlerde kuraklığın kaçınılmaz olduğu göze çarpmaktadır. Tuz Gölü’nde yağışlar az miktarda ve beklenenden geç alınmıştır. Ereğli Sazlıkları, Uluabat, Manyas, Bafa ve Eğirdir, Sultansazlığı ve Tuzla Palas göllerinde yağışların kısa süreli ve az olduğu, su seviyesinde kayda değer bir artışa neden olmadığı gözlemlenmiştir” dedi. Türkiye gibi kurak-yarı kurak iklim kuşağındaki ülkelerde küresel ısınma ile ortaya çıkan en önemli sorunun kuraklık olacağını belirten Dıvrak, şunları söyledi: “Tüm Akdeniz havzasındaki 16 ülkede yağışlar son 25 yılda yüzde 20 azaldı. 2050’de, deniz seviyesinin Akdeniz’de 20-40 santimetre artması bekleniyor. Bu durumdan en çok zarar görecek ülkeler, Türkiye ve Cezayir ile deltaları olacak.” “HUBUBATTA KAYIP” Buket Bahar Dıvrak, bölgede sulak alanların sağladığı mikro klima etkisinin ortadan kalkması ile tarımsal üretimde ciddi kayıplar olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: “Bu yıl hububat açısından özellikle İç Anadolu’nun Konya ve Eskişehir ovalarında beklenen yağışların olmaması nedeniyle ciddi bir durum söz konusu. Bölgede haziran sonuna kadar düzenli yağış almadığı takdirde, hububat üretiminde yaşanacak kaybın yüzde 50 oranında olacağı öngörülmektedir. Sulak alanların kaybedilmesinde en büyük etken, yanlış tarımsal sulama yöntemleri, yer altı sularının kontrolsüz çekilmesi ve suyun akış yönünün değiştirilmesidir. Organize sanayi bölgelerinin yüzde 25’inde atık sular arıtılmadan doğal ortama verilmektedir. Türkiye’deki 3 bin 215 belediyenin ise sadece yüzde 8’inde arıtma tesisi vardır.”