Tüy dikmek üzerine

Tüy dikmek üzerine
Yaptığı birçok uygunsuz işten sonra, büyük bir uygunsuzluk yapanlar için söylenir: “Kasketine tüy diktin.”
AKP dört buçuk senedir, toplumun çeşitli kesimleri ve en önemlisi Anayasal kurumlar ile didişti durdu. Bazıları ile aleni, bazıları ile ise zımni olarak didişti. Çekindikleri kurumlar ile AB ve ABD’yi arkasına alarak mücadele etmeye çalıştı. Çekindikleri kurumların sabrını ölçtü. Çoğu kez de geri adım attı. Gerçi, bundan önce de Cumhurbaşkanı ile ters düşen siyasi partiler olmuştu.. Yanılmıyorsam 1970’li yılların ortalarındaydı. Zamanın Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk; “Pantürkizm”in hayal olduğunu ve gerçekleşmesinin mümkün olamayacağını savunmuştu. Turancılık ülküsünün takipçisi parti, mezkûr beyanata kırılsa da burulsa da nezaket kuralları içerisinde ruh halini açıklamamış, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ü rencide edecek eleştiri de bulunmamıştı. Ağızlarını ve saygılarını bozmamışlardı. Şimdi seçim kararı almış bir meclisin çoğunluğunu elinde tutan AKP; seçim kararından sonra bazı köklü yasal ve Anayasal değişiklikler yapmaya yeltenmektedir. Aslında yeltenmek kelimesi hafif kalmakta, muktedir olmaktadır. Yapmak istediği Anayasa değişikliği Çankaya’dan veto yedi. Zaten sinir sistemi hayli yıpranmış olan Bay Erdoğan, vakit geçirmeden Cumhurbaşkanı ile de didişmeye başladı. Böylece “Kasketine tüy dikti” dedirtmeyi başardı. Eski bir siyasinin deyimi ile Cumhurbaşkanı Çankaya noteri değildir. Önüne gönderilen her metni onamak zorunda değildir. Hele hele Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’ndan gelen bir Cumhurbaşkanı’nın; kanun çıkarma tekniğinin zayıf ve kadrolaşma ihtirası olan bir iktidarın gönderdiği her metni onaması ve her atamayı imzalaması düşünülemez. Bilindiği gibi ANAP 2002 seçimlerinde meclise girememiştir. Bay Erkan Mumcu ise, AKP’den meclise girmiş, önce Milli Eğitim Bakanlığı’na getirilmiş ve bilahare Kültür Bakanlığı’na kaydırılmıştır. YÖK ile didişmeyi Milli Eğitim Bakanı iken kendisi başlatmıştır. Sonra bilemediğimiz bir sebepten dolayı AKP’den istifa etmiş ve yine kendisi gibi AKP’den ayrılan arkadaşları ile ANAP’a dahil olmuş ve Meclis’te ANAP grubunu oluşturmuştur. Bu ANAP grubu AKP’ye payandalık yaparak, Anayasal değişim paketinin meclisten geçmesini sağlamıştır. Mumcu, Cumhurbaşkanı’nın vetosundan sonra, paketi Meclisten aynen geçirmek için AKP’ye yine payandalık yapacağını ilan etmiştir. Kamuoyunca bilinen bu gerçekleri niçin tekrarlıyorum? Hemen cevabını vereyim. DYP ile ANAP 22 Temmuz seçimleri öncesinde Demokrat Parti adı altında birleşme yolunda sonuca yaklaştı. TOBB’un Genel Kurulu’nda DYP Genel Başkanı Bay Mehmet AĞAR, AKP’ye çok sert eleştiriler getirdi. Hem de Bay Erdoğan’ın yüzüne karşı. Seçimlerde hesap soracağını kesin bir dille ifade etti. Öbür yanda da birleşme kararı aldıkları ANAP’ın meclis grubu ise, AKP’yi iflas eden Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda kuyudan çıkarmaya çalışmaktadır. Bu ne perhiz bu ne turşu? Anayasa değişikliği paketi, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından “Halk Oylaması”na götürülürse, referandum tarihinde realize olmuş DP, “Evet” mi “Hayır” mı kampanyasını yürütecek? Bay Mehmet Ağar bunu şimdi açıklamak durumundadır. ANAP’ın tabanını bilemem ama DYP’nin tabanı bunu en geç 22 Temmuz seçimlerinden önce öğrenmek istemektedir. Çünkü ANAP’ın bugünkü tutumu, 22 Temmuzdan sonra AKP’li koalisyon olasılığının düşünülmesine neden olmaktadır. Sis perdesinin bir an önce kaldırılması Bay Mehmet Ağar’a düşmektedir

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.