Levent Ersöz neden yargılanıyor?

Türk hukuk tarihinin en komik davalarından birisi şu günlerde Ankara'da görülüyor.

Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı zehirletmekle suçlanıyor. İşin komik tarafı Ersöz, Turgut Özal'ı eşi Semra Özal'a zehirletmiş. İddianame böyle diyor. Ama zehirlettiği iddia edilen Levent Ersöz sanık durumunda iken, “zehirleyen” Semra Özal davaya müdahil durumda.

Hukuk dilinde Semra Özal'ın sanık, Levent Ersöz'ün ise azmettirici olması gerekiyor. Turgut Özal'ın ölümü sırasında Levent Ersöz Şırnakta görevli. Terörle savaşıyor. Aylarca Ankara'ya uğramamış. Ancak bu komik davada Ersöz sanık iken, iddia edilen cinayetin uygulayıcısı Semra Özal ise müdahil…

Peki bu nasıl bir dava?

Levent Ersöz 5 Ağustosta açıklanan “Ergenekon” davası kararları ile 22 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Kendisi ağır hasta ve kıpırdayacak durumda değil. Ama birileri Ersöz'den yeterince intikam alamamış olacak ki bu komik dava açılmış.

Levent Ersöz'e kim neden bu kadar kızgın?

Ersöz, Jandarma teşkilatının yetiştirdiği en parlak subaylardan biri. Başarılı geçmişi sırasında kimsenin gözünün yaşına bakmadan hakkıyla görev yapmış, bu nedenle pek çok kişinin şimşeklerini üzerine çekmiştir. 

Ersöz'ü hedefe koyan en büyük “suçları” ise şunlardır:

1.Görev yaptığı yerlerde PKK terörü ile tavizsiz mücadele etmiş, Bursa Gernizon Komutanlığı ve Jandarma Bölge Komutanlığı yaptığı sırada Öcalan'ın İmralı adasından örgütü yönetmesine asla izin vermemiştir.

2.Görev alanlarında yükselen irticai hareketlere asla taviz vermemiş yasaları uygulamıştır.

3.Görev yaptığı yerlerde kendi deyimi ile mütegallibe ile asla yüz göz olmamış, onların yasa dışı eylemlerine de göz açtırmamıştır.

4.Erken yaşta emekli edildikten sonra silah ticareti yapan bir firmada görev almış ancak bu firma ABD silahları değil Rus silahları satmıştır.

Ersöz'ün bilmediğimiz başka “suçları” da olabilir.

“Ergenekon” davası sırasında Öcalan'ı yurt dışından getiren, sorgulayan, İmralı adasının güvenliğini sağlayan herkesin yargılandığını biliyoruz. Apo'ya dokunan yanmıştır. Hurşit Tolon, Engin Alan, Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur bunların en başında gelmektedir.

Kamuoyunun az bildiği konu Levent Ersöz'ün gericilikle verdiği mücadele ve mütegallibe ile arasına koyduğu sınırdır. AKP döneminde mütegallibe bazen irtica odaklarının ta kendisi olurken bazen de işbirliği içinde olmuştur. Bu yüzden Levent Ersöz'den nefret etmişlerdir.

28 Şubat sonrası irtica odakları her yerde olduğu gibi Bursa'da da yer altına çekilmiştir. Ancak Bursa'da yer altı dediğimiz yerler yükseklerde, Uludağ'ın köylerindedir. Son yıllarda bazı zenginlerin hücumuna uğrayan Uludağ'da kaçak villalar yükselmektedir. Bu villaların bir kısmı da Arap şeyhlere kiraya verilmekte ya da muvazaalı şekilde Araplara aittir. İrtica yuvaları bu zengin gettoları arasında Arap şeyhleri ile izlerini kaybettirmekyedir. Okullar yaz tatiline girdiğinde çok küçük yaştaki çocuklar minibüslerle her gün Uludağ'daki bu tarikat villalarına taşınmakta ve beyinleri yıkanmaktadır.

AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılından sonra bu çalışmalar daha da hız kazanır. Uludağ köyleri Bursa Osmangazi Belediyesinin mücavir alanı içindedir ve AKP henüz belediyelerde iktidar değildir. Osmangazi Belediyesi o sıralarda DSP'li Hilmi Şensoy tarafından yönetilmektedir. Bursa Garnizon Komutanlığı ve Jandarma Bölge Komutanlığı görevini Levent Ersöz'ün devralmasından sonra Osmangazi Belediyesi kaçak tarikat villalarının yıkımı için aradığı desteği bulur. Tarikatlara ve bunların destekçilerine ait 261 villa için yıkım kararı çıkar. Bunlardan 116 tanesi Hüseyinalan Köyündedir. Kadirilerin, Nakşibendilerin ve İsmailağa Cemaatinin villalarının yıkımına Jandarma destek verir. Levent Ersöz yıkımı yerinde izler.

Bütün bu gelişmeleri Cumhuriyet gazetesinin 22 Mayıs 2003 tarihli manşet haberinde izleyebilirsiniz. Yıkımlar başlar ama, yavaş işlediği söylenen yargı hızla imdada yetişerek kodamanların villalarını ve bir kısım tarikat villasının yıkımını durdurur. Bu arada da Ankara'da AKP iktidarı boş durmaz. Bayındırlık Bakanlığı hızla Osmangazi Belediyesi Mücavir alanında bulunan ve villaların konumlandığı 11 köyü Osmangazi Belediyesi mücavir alanı dışına çıkartarak yıkım kararlarını geçersiz hale getirir. 19 Haziran 2003 tarihli Cumhuriyet gazetesi bu olayı geniş şekilde yansıtır.

3 Temmuz 2003 tarihinde toplanan Bursa Kent Konseyinde Uludağ'daki kaçak tarikat villaları tartışılarak mahkum edilir. Ben bu oturumda hava fotoğrafları ile Uludağ'daki vahşi tarikat yağmasını belgeledim. Bursa jandarması bu toplantıyı dikkatle izledi. 5 Temmuz 2003 tarihli Cumhuriyet gazetesine verdiğim demeç ile gelecekte Levent Ersöz'den sorulacak hesabın haberini “intikam operasyonuna” hazırlandıklarını bildirmişim.

Levent Ersöz bu olaydan sonra hedefe kondu. Bursa halkı tarafından çok sevilmesine rağmen hedefe kondu. Jandarma teşkilatı içinde Jandarma Genel Komutanlığına kadar yükselebileceği söyleniyordu. Bu nedenle Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığına getirildi. Ancak tuzağın ilmekleri ağır ağır örülüyordu.

Levent Ersöz'ü “Ergenekon” davasında mahkum edenler bununla yetinmedi. Başına bir çorap daha örerek “Özal Suikastı” adlı komik davayı açtılar. 

Dava komik. Ama Levent Ersöz'ün başına gelenler hiç komik değil. Şimdi Ersöz'ün avukatları Özal'ı Ersöz'ün talimatıyla zehirlediği söylenen Semra Hanımın da sanık olarak yargılanmasını ya da davanın düşürülmesini istiyorlar.

Benim başıma gelmez demeyin. Bir gizli tanık her şeyi halleder…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.