Hayali kendinden güzel

Fırından yeni çıkmış ve buram buram kızarmış susam kokan simidin kokusu simitten güzeldir çok zaman.

Alıp yeseniz belki çıtır, belki değil…

Kahveci dükkanının önünden geçerken kokusuyla zihnimizde hoşluklar yaratan kavrulmuş kahve ona keza.

Oturup içseniz belki leziz, belki değil…

Denizin karayla buluştuğu sahillerin kokusunu düşünün. Kıyıya vurmuş yosunların çürümüşlüğü bir yana, kumdan iri, çakıldan küçük taşların ıslak kokusu bir başka cezbeder insanı. Ayağındakileri fırlatıp sahilde çıplak ayak yürümek, ayağının altında ezilen bütün o taşları, taşların arasına karışmış bütün o deniz kabuklarını teninde hissetmek ister insan.

Denizin kokusunu içine çeker, deniz de insanı içine çeker.

Soyunup girseniz içine belki temiz, belki değil…

Sahilin koku kralı taze tutulmuş balık, masanın koku kralıysa kızarmış balığa eşlik eden, kapağı açılıp da bardağa dökülünce belli belirsiz yayılan anason kokusuyla sarhoşluğa çapkınca davetiye çıkartan süt beyazı rakı.

Oturup içseniz fazlası belki âlâ, belki değil…

****

Kokular türlü çeşit.

El yüz yıkanınca ellerde kalan sabunun, duşun ardından saça sinen şampuanın yarattığı temizlik kokusu.

Annenin kızarmış köfteleri, çocukluğunun kavrulmuş kestaneleri.

İnsanın koku hafızası var malum. Eski zamanların kokusunu dahi hatırlıyor. Bir anda burnunun ucundan geçen bir kokuyla yıllar öncesine dönebiliyor.

Her evin kendine has bir kokusu var.

İçinde evin güvenini barındıran.

Sadece sana ait olan.

****

Kokusu kendinden güzel demiştik ya hani, bazen hayali de gerçeğinden güzeldir.

Özlemin hazzı kavuşmanın sıradanlığını ezer geçer mesela.

Hayaller daha güzeldir hep. Gerçeklerse ürkütür.

‘Ah bir zengin olsam’ derken hesapsız zengin olmaktan korkar insan.

‘Ah hiç ayrılmasam’ derken fazla yakınlıktan sıkılmaktan korkar.

‘Ben seni değil, seni özlemeyi sevdim’ der şair.

Ya da ‘Ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim’.

Hayallerle ihtimaller şarkılarda buluşup hüzne yelken açar.

Hüzün ruhu sardı mı bir kez, bırakmaz peşini alır diyar diyar dolaştırır.

Kâh dağlardan aşırır, kâh çöllerde susuz bırakır.

Bırakır ki bir damla suyun kadrini kıymetini bilsin.

****

Hayalini kaybetmekten korkar insan çok zaman. Belki de hayali gerçek olursa tutunacak bir dalı kalmamasından.

Korkularıyla gerçeklerden uzaklaşıp, hayalleriyle var ettiği dünyada yaşamayı seçer.

Bu arada koklamaya kıyamadığı manolyalar solup gider,

Gerçekleştiremediği hayalleri zihninde çürür, zamansız ölür.

Elde kalansa, bir avuç yaşanmamış zaman…

Hayal etmekten vazgeçmediğiniz, hayallerinizi gerçekleştirmekten ürkmediğiniz zamanlarınız olsun.

cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.